27 Nisan'ın bilinmeyenlerini anlattı...
Abone olHürriyet'in Ankara Temsilcisi olan Metehan Demir, 27 Nisan bildirisinin bilinlmeyenleri Best FM'de anlattı...
İNTERNETHABER.COM
Best FM’de hafta içi her gün yayınlanan
ve Cem Arslan ile Tufan
Yakar’ın sunduğu “Konuşan
Türkiye” programına katılan
gazeteci Metehan Demir,
“eski Genelkurmay Başkanı Emekli Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın
Başbakanlık’tan aranmadığı” ifadesinin doğru olmadığını
söyledi ve o gece yaşananların bizzat şahidi olduğunu
belirterek, bugüne kadar hiç anlatmadığı bir olayı paylaştı.
Hürriyet'in Ankara Temsilcisi olan Metehan
Demir, 27 Nisan bildirisinin Yaşar
Büyükanıt'ın kişisel tasarrufu olduğunu diğer komutanların
da kendisine bu nedenle serzenişte bulunduğu söyledi.
BÜYÜKANIT KOMİSYONA DOĞRU MU SÖYLEDİ?
TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu’nun karşısına çıkan eski Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’a 27 Nisan ve Dolmabahçe görüşmesi soruldu. “27 Nisan bildirisi muhtıra değildir” diyen ve bunu bizzat Başbakan’ın da söylediğini belirten Büyükanıt, “27 Nisan gecesi Başbakanlık’tan arandığım doğru değil” şeklinde bir açıklamada da bulunmuştu.
Best FM’de hafta içi her gün yayınlanan ve Cem Arslan ile Tufan
Yakar’ın sunduğu Konuşan
Türkiye programına katılan Metehan Demir de bu konuyu gündeme
getirdi. Büyükanıt’ın Başbakanlık’tan aranmadığı ifadesinin
doğru olmadığını söyleyen Metehan Demir, o gece yaşananların
bizzat şahidi olduğunu belirterek, bugüne kadar hiç anlatmadığı bir
olayı paylaştı:
MUHTIRAYI ÖMER ÇELİK'İN YAYNIDAYKEN
ÖĞRENDİM
“Şu an bunu ilk kez söyleyeyim. Karşında 27 Nisan bildirisini
ilk duyan üç dört kişiden biri var. O nedenle o gece Yaşar
Büyükanıt’ın, Başbakanlık’tan aranmadığı ifadesinin ya da
şöyle düzelteyim isimlerin açıklanmasını istemedikleri için
sadece şöyle birinin adını vereceğim, üç kişi vardı o gece;
ben Ankara’da Kavaklıdere’de bir restoranda saat 22.05’de
otururken, artık yemeğin sonlarına doğru yaklaşırken, yanımda
şu an AK Parti Genel Başkan Yardımcısı olan Ömer Çelik ve
onunla birlikte, ondan Başbakan’a daha da yakın iki kişi de dâhil
olmak üzere, (büyük ihtimalle şu an bir tanesi bizi dinliyor)
üçümüz oturuyorken bir anda bir telefon geldi.
ÇOK ÜST DÜZEY BİR PAŞA ARAYIP BİLDİRİYİ
ANLATTI
O telefona da Genelkurmay’ın böyle bir hazırlığı tamamladığı, gece
saati olduğu için gazetelerin baskıya yetişmeleri anlamında
gazetecilere haber vermeye başladıklarını ve bana da
söylediklerini söylediler. Bunu söyleyen çok üst düzeyde bir
paşaydı, çok üst düzey. Yaşar Büyükanıt değildi ama nerdeyse
Yaşar Büyükanıt. Ondan sonra ben yayına
bağlandım; Habertürk’te Saynur vardı o zaman ama bana DSP ile
ilgili sorular sorarken yani DSP falan o zaman bir kriz vardı,
bir şey vardı. 27 Nisan gecesi saat 22.05’ten bahsediyorum. Sonra
bunu ben canlı yayında söyledim ve geldim. Dışarıda balkona
çıkıp konuşmuştum canlı yayına onların yanında değil. Sonra
döndüğümde telefonları zarıl zarıl çalmaya başladı. Çünkü
ben canlı yayında dedim ki; ‘Biraz sonra Türkiye’nin akışını
değiştirecek bir gelişme olacak, bir kurum önemli bir yazılı
açıklama yapacak’. Bunun üzerine bana inanmak
istemediler, kabullenmek istemediler. Ben de bunu ispat etmek
için o bildirinin beni arayan manipüle etmesin diye arayan
kişiden bana bunun orijinalini gönderirseniz inanabilirim demiştim
ama orijinalini istemiştim.
ÖMER ÇELİK BENİM YANIMDA GENELKURMAY'I ARADI
Bunu onlara gösterdim. Bunun üzerine benim yanımda,
Genelkurmay Başkanı’nın evini aradılar. Arayan kişi Ömer
Çelik’tir. Ömer Çelik aradı ve biraz sonra tekrar geldi dedi
ki: ‘ya biraz istirahata çekilmiş, yarın sabah erken saatte
İstanbul’a gideceğini söylediği için’… Hâlbuki biz Başbakan
aradığını kendisine söylemiştik. Çünkü bu talimatı da Ömer
Çelik hani Ömer Çelik arıyor diye değil bizzat Başbakan’dan o
talimatı aldığı için Genelkurmay Başkanı bu telefon
görüşmesini gerçekleştirmek istedi. Yani resim bu kadar
net…
YAŞAR BÜYÜKANIT BİLDİRİYİ TEK BAŞINA YAZDI
Ama şunu da söyleyeyim: ‘Yok Yaşar Büyükanıt gizli bir ekip
ile beraber hazırladı, yok bazı akademisyenler vardı, yok
bilmem kim vardı.’ Bir sürü komplo teorisi var. O günü ben o kadar
net biliyorum ve o kadar net şahitleriyle konuştum ki o gün
Yaşar Büyükanıt’ın tek başına yazdığını söyleyebileceğimiz bir
27 Nisan bildirisiydi. Tamamen duygusal bir tepki, tamamen
bir komutanın sorumluluğunda olmaması gereken bir tepkiyle
yazılmış. Hatta daha sonrasında bir Genelkurmay Başkanlığı
koltuğuna oturmuş bir komutan bile, ‘Paşam keşke
bize söyleseydiniz’ serzenişinde bulunduğu bir süreçtir. Yaşar
Büyükanıt’ın o gün onu, bir cümle var, bunu yıllarca
söylemeyeceğim, çok yıllar sonra söyleyeceğim, neden yazdığını
ben biliyorum ama bir başka hem de tahmin ettiğimizden çok
daha enteresan bir sebebi var; Bana kalırsa şimdi
konuşmalardan onu görüyorum. Ama Türkiye’nin krizleri tahmin
ettiğimizden çok daha basit nedenlere dayanıyor. Bu planlanmış
falan filan değil. O Yaşar Büyükanıt evine geldikten, o
bildiriyi tamamladığı saat 21.00- 21.30’a kadar geçen süre içinde
ki yaşadığı 3-3,5 saatlik bir olay o kadar, başka bir şey
değil.”