27 Mayısçının itirafları
Abone olİhtilalciler olarak üniversite öğrencilerini ‘kullandıklarını’ bizzat itiraf eden Soyuyüce, inanılmaz şeyler söyledi.
27 Mayıs’ta öğrenci hareketlerini biz organize ettik 27 Mayıs
ihtilalinde harekatın İstanbul ayağını planlayan Kurmay Binbaşı
Şefik Soyuyüce, darbe sonrası öğrenci eylemlerinin bizzat kendileri
tarafından organize edildiğini açıkladı. Haftalık haber dergisi
Aksiyon’a konuşan Şefik Soyuyüce, özellikle 28 Nisan 1960’tan
sonraki öğrenci eylemlerinin kendi kontrollerinde yapıldığını
söyleyerek, “Öğrencileri 4–5 kamyona bindirip bir yerde bırakıyor
ve ‘şurada gösteri yapsınlar’ diyorduk.” şeklinde konuştu.
Anılarını yazmaya başlayan Soyuyüce, ihtilal öncesinde İstanbul
Üniversitesi Mediko Sosyal’de iki doktor vasıtasıyla öğrencilerle
temas kurduklarını belirtti. Soyuyüce, “Öğrencilerle bizim
diyaloğumuzu onlar sağlıyordu. Onlar benim arkadaşlarımdı.
Karargâhı da oraya kurmuştuk.” dedi. Öğrencilere yiyecekleri bile
kendilerinin getirdiklerini anlatan Soyuyüce, “Tümenden üç kamyon
dolusu helva, peynir, ekmek getirdim, üniversitenin arka kapısından
içeriye soktum, çocuklara dağıttık. Ondan sonra, bütün 28 Nisan’dan
sonraki hareketler bizim kontrolümüzde yapıldı.” şeklinde
konuşuyor. İhtilalciler olarak üniversite öğrencilerini ‘bizzat
kullandıklarını’ itiraf eden Şefik Soyuyüce, 27 Mayıs gecesi 67
ciple bütün İstanbul’u uyandırdıklarını ve sokağa çıkma yasağı ilan
ettiklerini söyledi. İhtilalciler olarak üniversite öğrencilerini
‘kullandıklarını’ bizzat itiraf eden Soyuyüce, 27 Mayıs gecesi 67
ciple bütün İstanbul’u uyandırarak sokağa çıkma yasağı koyduklarını
söylüyor. Soyuyüce şöyle devam ediyor: “İstanbul o zaman 4–5 milyon
nüfuslu bir şehirdi. Halk sokağa döküldü mü, bir daha onları
toplamak mümkün olmayabilirdi. Onun için geceden halkın
uyandırılması lazımdı. 67 tane ciple bütün İstanbul’u uyandırdık.
Sokağa çıkma yasağı koyduk. ‘İhtilal oldu, sokağa çıkmayacaksınız.’
dedik. Yani ihtilal İstanbul’da erken saatte gece 01.30’da başlamış
oldu.” Şefik Soyuyüce o dönemde tutuklanan devlet adamlarını
yurtdışına gönderme fikrini öne sürmüş. Soyuyüce, teklifini şöyle
dile getiriyor: “Ben Türkiye Cumhuriyeti’nde cumhurbaşkanı,
başbakan, milletvekili olan kişileri Münih, Zürih sokaklarında
çöpçü onbaşısı yapamam. Onun için bunları, tespit edilen kişileri
yurtdışına çıkaralım, sefaretlere gidip her ay ikişer bin dolar
paralarını alsınlar; ama belli bir müddet Türkiye’ye gelmesinler.
Biz de geri kalanlarının üstüne, bir kum sandığını düzeltir gibi
süngeri çekelim. Kabahatli başka kimse yoktur. Türkiye’nin
kalkınmasına bakacağız deyip, gerekli reformları yaparak Türkiye’yi
kurtarmaya bakalım dedim.” ‘Niye yaptık ki bu darbeyi?’ Bu
teklifinin üniversite hocalarının, “Demokrat Partili yöneticiler
eğer yargılanmazsa ileride 27 Mayıs’ın meşruiyetine gölge düşer,
yasal zemine oturamazsınız.” sözleri ile kabul edilmediğini aktaran
Şefik Soyuyüce, Aksiyon’daki röportajında şunları kaydetti: “Ama
biz, birbirine küsmüş, mezarlıklarını, kahvelerini, camilerini
ayırmış halkı, ay–yıldızlı bayrağın altında milleti toplamak
istiyorduk. 27 Mayıs’ın hedefe ulaşıp ulaşmadığına gelince, hayır,
hedefine ulaşmadı. Ulaşsa ülke bugün bu halde kalır mıydı? Bugün
hâlâ 27 Mayıs evvelinden daha kötüyüz. Biz ülkeyi Atatürk’ün
bıraktığı yerden belli bir yere götüremedikten sonra niye yaptım ki
ben o darbeyi?”