27 Eylül 2011 Basın Özeti

Financial Times'ta Quentin Peel imzalı yorum, ''Merkel Euro'nun kurtarıcısı olabilecek mi'' sorusuna yanıt arıyor.

Alman Parlamentosu'nun perşembe günü kurtarma fonunun hacminin arttırılması önerisine ilişkin yapacağı oylamanın Almanya Başbakanı'nın en zorlu sınavı olacağını kaydeden Peel, Merkel'in kamuoyundaki ortak para birimine yönelik kuşkulara karşın euroyu kurtarma çabası içinde olduğunun altını çiziyor.

Financial Times yazarına göre, Almanlar kamu borçlanmasının artması ve enflasyondan kaygılı.

1920 ve 40'ların aşırı yüksek enflasyonuna ilişkin analizlerin güncel euro tartışmalarında sıkça gündeme geldiğine dikkat çeken Peel, Merkel'in de hem partisi hem de koalisyon ortağını euro bölgesini kurtarma planları konusunda ikna etmekte zorlandığını kaydediyor.

Peel, ülkede euro bölgesinin ekonomik ve mali açıdan daha sıkı entegrasyonunu sağlama önerilerinin canlandığına dikkat çekerken, bunun için vergi mevzuatını daha uyumlu hale getirecek, bütçe disiplinini sıkılaştıracak adımların atılmasının öngörüldüğünü, böylece yeni borç krizlerinin yaşanmasının engellenebileceği yaklaşımının yeniden gündeme geldiğini aktarıyor.

Ama bütün bu düzenlemelerin euro bölgesi anlaşmasının gözden geçirilmesini gerektirdiğini anımsatan Peel, Avrupa Birliği'nde yeni anlaşmaların hazırlanması ve kabul edilmesinin zorluğuna işaret ediyor.

Dahası, bazı üyeler de bunun gerekli olmadığı görüşünde, ayrıca hazırlanacak anlaşmada Almanya'nın mali ağırlığının olması olasılığı da yaygın olarak duyulan endişeler arasında Financial Times yazarına göre.

İngiltere'nin Libya'da yatırım arayışları

Guardian, İngiltere'nin Libya'ya ticaret çıkarmasını haberleştiriyor bu sabah.

Gazetenin İngiliz hükümetinin, Muammer Kaddafi'nin devrilmesine katkısı nedeniyle oluşan olumlu havayı yatırımları arttırabilmek için fırsat hamlesi olarak değerlendirdiği geziye petrol devleri BP ve Shell'den yetkililer de katılıyor.

Heyetin başkanı olan ticaret ve yatırım bakan yardımcısı Lord Green, temaslarının ihalelerle ilgili olmadığını savunarak, ''Libya'nın ekonomik kalkınma ve yeniden inşaası konusunda önceliklerini anlamak için bir diyalog çabası'' olarak niteliyor geziyi.

Libya Ulusal Geçiş Konseyi, uzun dönemli yatırım sözleşmelerinin ülkenin tamamının özgürleştirilmesi ve geçici hükümetin kurulmasını bekleyeceğini açıklamıştı.

Guardian, Şubat'ta başlayan ayaklanmadan önce İngiltere'nin bu ülkedeki yatırım hacminin, yoğun biçimde petrol sektöründe olmak üzere, yaklaşık 2.5 milyar dolar civarında olduğunu aktarıyor.

Gazete, Libya'daki yatırım potansiyelinin ise, önümüzdeki 10 yılda 200 milyar dolar olarak tahmin edildiğine dikkat çekerken, bundan pay kapmak için yarışa girenlerin sadece İngiliz şirketleri olmadığını, ülkenin yeniden inşaasının yaratacağı fırsatları değerlendirmek isteyen işadamlarının Trablus ve Bingazi'ye akın ettiklerini kaydediyor.

Independent gazetesine göre de, bu konuda zaman geçirmeyen şirketlerden biri de İtalyan petrol devi Eni.

Kaddafi döneminde ülkedeki en büyük yabancı petrol yatırımcısı olan şirket, günde 32 bin varil petrol üretimine başlandığını açıkladı. Fransız petrol devi Total de dün bir açıklama yaparak 23 Eylül'de üretim çalışmalarına yeniden başladığını duyurdu.

60 yıl sonra bulunan hazine

Daily Telegraph'ın birinci sayfasında, 60 yıl önce bir Alman denizaltısı tarafından batırılan bir İngiliz gemisinin enkazının bulunduğuna ilişkin bir haber var.

Haberi daha da çarpıcı kılan, kargo gemisinin yaklaşık 200 milyon dolar değerindeki değerli metal taşırken batırılmış olması.

Yaklaşık beş kilometre derinde bulunan enkazdan çıkarılacak hazinenin büyük bölümünü gümüş oluşturuyor.

Keşfi yapan Florida merkezli şirket, eğer hazineyi çıkarabilirse, elde edeceği gelirin yüzde 20'sini İngiliz hükümetine ödeyecek.

Gairsoppa adlı kargo gemisi, Hindistan'dan yüklenen 240 ton gümüş, demir ve çayla Liverpool'a doğru seferine başlamış, yolculuğunun sonuna yaklaştığı sırada, İrlanda açıklarında Alman donanmasına ait bir denizaltının saldırısına uğramıştı.

Ferguson: Futbol ruhunu şeytana sattı

Manchester United Teknik Direktörü Alex Ferguson'un dün BBC'ye verdiği mülakat da bu sabah gazetelerin spor sayfalarının manşetinde.

Guardian, ''Ferguson, futbolun ruhunu televizyon şeytanına sattığını iddia ediyor'' derken; Independent de, 'Ferguson 'televizyon tanrılaştırıldı, bizler de bedelini ödüyoruz diyor'' başlığıyla duyuruyor İskoç teknik adamın sözlerini.

Ferguson, ''televizyon'' derken de, İngiliz futbol liginin yayıncı kuruluşlarını hedef alıyor.

Televizyonların İngiliz futbolu üzerinde çok fazla nüfuza sahip olduklarını altını çizen United'ın hocası, özellikle fikstürlerin maç yayınlarını elverişli hale getirecek şekilde düzenlenmesinden şikayetçi.

Örneğin, çarşamba akşamı Avrupa kupalarında mücadele ettikten sonra cumartesi günü öğle saatlerinde lig maçına çıkması gibi kendi ifadesiyle ''saçma sapan'' durumlarla karşı karşıya kaldıklarını kaydeden Ferguson, hiçbir teknik adamın bunu tercih etmeyeceğinin altını çiziyor.

İskoç teknik adam, ayrıca kulüplerin ülke dışına maç yayını satışından da pay almaları gerektiğini söylüyor.

Premier Lig'in yayın hakları, gelecek yıl sezon sonuna kadar üç yıllığına yaklaşık 3 milyar dolara BskyB ve ESPN tarafından satın alınmıştı.

Premier Lig, yayınların ülke dışına satışından ise 2 milyar dolara yakın gelir elde ediyor.

Guardian, Ferguson televizyon yayınlarından şikayet ederken, yayın haklarından en fazla kazanç sağlayan kulübün de Manchester United olduğuna dikkat çekiyor.

Geçen yılın şampiyonu sadece ülke içinde yayın haklarından 100 milyon dolar civarında gelir elde etmiş.