26 yıl sonra büyük tesadüf! Yiğit Kemal ve İlknur'un hikayesi aşk filmi gibi
Abone ol26 yıl önce Çanakkale'de astsubay olan iki arkadaşın paylaştığı bir evde Yiğit ve İlknur isimli bebekler dünyaya geldi. 26 yıl sonra yolları kesişen ve artık yetişkin olan Yiğit ve İlknur film gibi aşk hikayesinin başrollerini paylaştı. İşte o hikaye...
Ali Ağaç, Çanakkale'de genç bir astsubay olarak görev
yaparken ekonomik sebeplerden dolayı evini bir arkadaşıyla
paylaşmak ister. Seçtiği kişi kendisi gibi astsubay olan çocukluk
arkadaşı Ramazan Acar'dır. 4 yıl aynı evde yaşarlar.
Ramazan Acar, o sıralarda gönlünü Ayşegül Acar'a kaptırır. Kısa süre sonra evlenirler. Evde yalnız kalan Ali Ağaç da "Benim de evlenme vaktim geldi" diyerek Serap Ağaç'la dünya evine girer.
Hayatlarına kendi yuvalarında devam eden bu iki arkadaş, artık eşleriyle birlikte çok sık görüşür olur. Önce Serap Ağaç hamile kalır, 4 ay sonra da Ayşegül Acar. Serap Ağaç Yiğit Kemal'i, Ayşegül Acar da İlknur'u dünyaya getirir.
Bebekler 1 yaşına geldiğinde Ali Ağaç, Van'a, Ramazan Acar ise Diyarbakır'a tayin edilir. Ailelerin irtibatı kesilir. Yıllar sonra her ikisi de Ankara'ya döner. Yeniden bir araya gelirler.
Sosyal medya etkisi
Ankara günlerinde Yiğit ile İlknur birbirleriyle arkadaşlık
eder. Ancak iki aile tayin nedeniyle bir kez daha ayrılır. Aradan
yıllar geçer. İlknur ile Yiğit Kemal 2019'da birbirlerini sosyal
medyadan bulur. Yeniden buluşurlar ve aşkları başlar. 24 yaşındaki
bu çift şimdi evlilik hazırlıkları yapıyor. Gelecek yıl haziranda
evlenecekler. Her ikisi de "Bu bizim kaderimiz, bebekken
birbirimize yazılmışız" diyor.
İsteme şakası gerçek oldu
Yiğit Kemal çocukken yaşadıkları bir olayı şöyle anlatıyor: "Bir akşam İlknur'lara misafirliğe gitmişiz. Annem beni giydirmiş, süslemiş. Arabaya binerken minik bir metal halka bulmuş annem. Eve ulaştığımızda da İlknur'un anne-babasına bu metal halkayı gösterip 'Kızınızı istemeye geldik' demiş. Onlar da 'Verdik gitti' deyince epey gülmüşler. Yıllar önce yaşanan bir şakanın bugün gerçek olacağı kimin aklına gelirdi ki..."
Kaynak: Posta (Alev Gürsoy Cimin)