2 bin 500 yıllık geçmişiyle dünyanın en eski yaşayan kentlerinden biri olarak kabul edilen Yemen'in başkenti Sana, tarihi, kültürü ve dünyada benzeri olmayan geleneksel mimarisiyle insanları büyülemeye devam ediyor. M.Ö. 6 yüzyılda Gumdan isimli doğal bir tepeye kurulan Sana, geçiş ve ticaret yolları üzerinde bulunması, tarihi ve kültürel zenginliği, denizden 2 bin 400 metre yüksekliğine rağmen, yaz kış ılıman iklimi ve kendine özgü kent mimarisiyle bölgedeki en önemli cazibe merkezlerinden biri. Nüfusu 24 milyon olan Yemen'in yönetim merkezi Sana, son yıllarda önemli gelişme ve ilerleme kaydetmiş. Geleneksel dokusuyla birlikte modern görünümüyle de ön plana çıkan kentin nüfusu, 1950'lere kadar yüz bini geçmezken bugün 2 milyonu aşmış. Geçmişi yüz yıllar öncesine uzanan, işlenmiş taşlardan yapılış çok katlı evleri, ticarethaneleri, camileri ve dar sokaklarıyla dünyada benzeri olmayan Sana, 1986'da Birleşmiş Milletler tarafından Dünya Mirası Listesi'ne alınmış, 2004 yılında da Arap Kültür Başkenti ilan edilmiş. Etrafı 12 metrelik surlarla çevrilmiş tarihi kente ünlü Yemen Kapısı'ndan giriliyor. Halk arasında "Eski Sana" denilen kentin surları içinde 6 bin 500 ev, 100 cami, 30'dan fazla hamam ve fırın bulunuyor. Elle işlenmiş taşlar ve kırmızı tuğlalardan inşa edilen kentteki yapıların kapı, pencere ve camlarındaki süslemeler dikkat çekiyor. Bin yaşının üzerinde yüzlerce yapının bulunduğu tarihi kentin eski evlerinde yüzlerce yıldan beri hayat devam ediyor. Bugün kentin eski surlarından çıkarak geniş bir alana yayılmış Sana'da, geleneksel mimariyle modern mimari iç içe geçmiş durumda. Son yıllarda hızlı gelişme gösteren şehirde geniş caddeler, alışveriş merkezleri, büyük camiler ve oteller göze çarpıyor. Trafik sorunun bulunmadığı kentte toplu ulaşım, halkın "dabbabs" dediği 10 kişilik minibüslerle sağlanıyor. Kentin modern yüzünü gösteren en önemli yapı ise Devlet Başkanı Ali Abdullah Salih'in kendi adına yaptırdığı cami. İhtişamıyla kentin her noktasından görünebilen cami, Arap mimarisinin özelliklerini taşıyor. İçi altın varaklarla süslenmiş camide 44 bin kişi aynı anda ibadet edebiliyor. 60 milyon dolara mal olan Salih Camisi, 2008 yılında tamamlanarak ibadete açılmış. İslam tarihi açısından da önemli konumu olan Sana, Hz. Muhammed hayattayken Müslümanlaşmaya başlamış. 4. Halife Hz. Ali tarafından fethedilen Sana'da, Hz. Ali tarafından yaptırılan ve hala ibadet edilen Büyük Cami bulunuyor. İslam dininin ilk dört camisinden biri olarak kabul edilen mabet, her gün yerli yabancı binlerce kişi tarafından ziyaret ediliyor. 4 ASIRLIK OSMANLI HAKİMİYETİ VE TÜRK İZLERİ- 9. Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim'in 1517'de Mısır'da hüküm süren Memlüklerin varlığına son vermesiyle Osmanlıların kontrolü altına giren Yemen, 1918'e kadar Osmanlı Devleti tarafından yönetilmiş. İslam dininin doğduğu ve Müslümanların haç merkezi Kabe'nin bulunduğu Mekke ile Hz. Muhammed'in mezarının bulunduğu Medine kentlerini deniz yoluyla gelecek saldırılardan korumak için stratejik önemi olan Yemen'de, Osmanlı Devleti asker bulundurmuş. Osmanlı ordusu, 7. Kolordu Komutanlığının karargahını Sana'da konuşlandırmış. Osmanlıların Sana kentinin surlarının dışında inşa ettirdiği ordu karargahı, bugün Yemen Genelkurmay Başkanlığı binası olarak kullanılıyor. Kentin Osmanlı hakimiyetine girmesinden kısa süre sonra Türk mimarisi tazında inşa edilen Bekri Paşa Camisi, kentin tarihi ve turistlik mekanlarından. Ayrıca Osmanlıların belediye binası olarak kullandığı yapı, kentin surları içinde hala ayakta. Türk askerlerinin ekmek ihtiyacını karşılamak amacıyla yaptırılan onlarca fırın ve hamam, hala kullanılmaya devam ediyor. Yemenlilerin bugün severek yedikleri "Kudem" isimli ekmek, Osmanlı askerleri tarafından yerli halka öğretilmiş. asırlık Osmanlı hakimiyeti süresinde Arabistan yarımadasında can veren 300 bin şehidin anısına inşa edilen ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün ocak ayındaki Yemen ziyareti sırasında açılışının yapılan Şehitler Anıtı da Sana'da bulunuyor. Türkiye'nin 2. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün 1910-1913 yılları arasında Osmanlı ordusunda yüzbaşı rütbesinde görev yaptığı sırada kullandığı karargah, bugün Yemen istihbarat servisinin merkezi olarak kullanılıyor. GÜNLÜK HAYATIN VAZGEÇİLMEZİ "GAT"- Yemen'de halkın yüzde en az 40'ından fazlası tarafından ağızda çiğnenerek tüketilen edilen "gat" bitkisi nedeniyle, öğle saatlerinde hayat durma noktasına geliyor. Yılın her ayı yetiştirilebilen gat bitkisi, kadın-erkek, küçük-büyük bütün halk tarafından çiğneniyor. Diğer Arap ülkelerinde uyuşturucu olarak kabul edilen ve kullanımı yasak olan gat, ülke ekonomisinde petrolden sonra ikinci sırada yer alıyor. Günlük tüketilmesi gereken gat filizi, 300- 400 gramlık poşetler içinde satılıyor. Kalitesine göre bir poşeti 300 riyalden (2 TL) başlıyor, 10 bin riyale kadar (60 TL) çıkıyor. Yemen'de 8 ila 10 milyon kişi tarafından tüketildiği sanılan gat bitkisi için bir günde dönen paranın, 30 milyon dolar (yaklaşık 50 milyon TL) olduğu, 5 milyon kişinin gattan para kazandığı ifade ediliyor. Ekonomik değerinin dünyaca ünlü Yemen kahvesinin önüne geçmesi nedeniyle kahve bahçelerinin yerine son yıllarda gat dikmeye başlanmış. Yetişirken çok fazla miktarda suya ihtiyaç duyan bitki, ülkenin su kaynaklarını da tehdit etmeye başlamış. Bu konuda yayımlanan bilimsel raporlarda, ülkede zaten yetersiz olan yer altı sularının 10 yıl sonra tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olduğu belirtiliyor. Sana'da ve ülkenin diğer kentlerinde bizdeki çay ocakları veya kahvehanelerin benzeri gat çiğneme evleri var. Hayatı saat 12.00-16.00 arasında durma noktasına getiren gat için, bu evlerde yüzlerce kişi toplanıyor. Gatın ağzın sağ tarafında çiğnenmesi nedeniyle sağ yanakları şişmiş ve sarkmış insanlar dikkat çekiyor. Yemen'deki gatın yüzde 60'ı, ülkenin en büyük kabilesi Ammar aşireti tarafından üretiliyor. Yemen'de 32 yıldır devlet başkanlığı koltuğunda oturan ve son aylarda görevini bırakması için geniş çaplı protestoların hedefinde olan Salih de Ammar aşireti üyesi. Ülkedeki muhalifler, Salih'in aşiretinin gattan yüksek ekonomik kazanç sağladığını, bu yüzden gatın yasaklanmadığını, hatta teşvik edildiğini ileri sürerek halkın uyuşturulduğunu savunuyor.