25 Mart 2011 Basın Özeti
Abone olİngiltere gazetelerinde bu sabah: Türkiye'den Libya konusunda arabuluculuk önerisi, İngiltere eski dışişleri bakanı Straw'un Türkiye ve Libya yorumları, meme kanseriyle mücadelede son gelişme.
"İsyancıların ilerleyişi sürerken, Türkiye, Libya'da ateşkes
için arabuluculuk teklif etti."
Guardian gazetesi, Seamus Milne imzalı haberinde Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'la özel bir mülakata yer veriyor.
Gazeteye göre Erdoğan, çatışmaların devam ettirilmesinin, Libya'nın "ikinci bir Irak ya da ikinci bir Afganistan" olmasıyla sonuçlanabileceğine dikkat çekiyor. Erdoğan'a göre 'bunun hem Libya hem de askeri müdahaleye önderlik eden NATO devletleri için yıkıcı sonuçları olabilir.'
"Erdoğan, Kaddafi hükümeti ve geçici Ulusal Konsey'le görüşmelerin hala devam etmekte olduğunu söyledi. Erdoğan ayrıca Türkiye'nin, NATO'yla varılan anlaşma çerçevesinde, insanı yardımları kolaylaştırmak amacıyla, isyancıların kontrolündeki Bingazi limanı ve havaalanının idaresini devralmaya hazırlandığını açıkladı."
"Haftasonunda İstanbul'da konuşan Erdoğan, ateşkese doğru bir
ilerleme sağlanabilmesi için Kaddafi'nin "NATO güçlerine hemen
şimdi güven temin etmesi gerektiğini" söyledi."
Guardian, Türkiye'nin bölgesel rolünün giderek artmakta olduğuna ve NATO içindeki en büyük ikinci orduya sahip ülke olduğuna dikkat çekiyor. Guardian, Türkiye hükümetinin, Libya konusunda ittifak içindeki tartışmaların da odağında yer aldığını, Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy'le alenen ters düştüğünü yazıyor.
BM yükümlülükleri
Gazete, Türkiye'nin daha başlamadan önce askeri bir dış müdahaleye karşı çıktığını, ancak şimdi muharip olmayan bir rol oynamayı kabul ettiğini hatırlatıyor.
Erdoğan Guardian'a verdiği mülakatta, hükümetinin Birleşmiş Milletler kararları gereği yükümlülüklerini yerine getireceğini söylerken " Ama Türkiye açısından, Libya halkına ateş açmak ya da üzerilerine bomba yağdırmak söz konusu olamaz" diye konuştu. Gazete, Erdoğan'ın bu ifadeleri, yeni yeni gelişen "sürüşe yasak bölge" politikasını kastederek kullandığını yazıyor.
Bu politikayla sahil yollarına yönelik hava saldırıları yoluyla, Kaddafi'ye bağlı birliklerin kara hareketinin belli alanlarda sınırlanması amaçlanıyor.
Guardian, Başbakan Erdoğan'ın "Türkiye'nin rolü Libya'dan mümkün olan en kısa sürede çekilmek, halkın demokratik taleplerine dayalı biçimde ülkenin birlik ve beraberliğini korumak olacaktır" dediğini aktarıyor.
Erdoğan, "Batılı güçler, yaklaşık 10 yıl önce Afganistan'a girdiklerinde insanlar bunun bir kaç gün içinde sona ereceğini söylemişlerdi, aynısı Irak için de söylenmişti. Ama bir milyon öldü ve bir uygarlık neredeyse çöktü. Benzer tabloyu Libya'da görmek istemiyoruz" diye konuştu.
Erdoğan, her iki tarafla da temasın sürmesinin kritik önem taşıdığına dikkat çekerken "Kaddafi ateşkes istiyor, başbakanla konuştuğum sırada bu gündeme geldi ama bunun için gerekli koşulların oluşması da önemlidir. Ateşkes talep ederken ateş açmaya devam etmek, tutarlı olmayacaktır" dedi.
Türkiye Başbakanı eğer çatışmanın her iki tarafı da Türkiye'nin arabulucu rol oynamasını talep ederse, "NATO, Arap Birliği ve Afrika Birliği çerçevesinde bunu gerçekleştirmek için gereken adımları atacağız" diye konuştu.
Türkiye yarın Londra'da yapılacak konferansa davet edildi.
İngiltere Dışişleri Bakanı William Hague'in 40'a yakın ülkeden temsilcileri ağırlayacağı konferansta Libya'da izlenecek strateji tartışılacak.
Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun bu konferansa katılmaları bekleniyor.
Kritik müttefik Türkiye
Times gazetesi İngiltere'nin eski dışişleri bakanı
Jack Straw'un makalesine yer veriyor.
Straw, "Türkiye, kritik bir müttefik. Bunu hiçe saymak, tam bir aptallık olur" başlıklı makalesinde, uluslararası koalisyonun, Libya operasyonu üzerinde değerlendirmelerde bulunurken, Ankara'nın giderek artan nüfuzunu da kullanması gerektiği görüşünü savunuyor.
"Türkler ilgisizlikten hoşlanmazlar" diyen Straw, Libya meselesi konusunda Fransa'nın Türkiye'ye yönelik tutumunu eleştiriyor.
Straw, "Fransa, geçen hafta Libya'ya yönelik askeri müdahalenin önünü açan zirveye Türkiye'yi kendi ifadesiyle çağırmayı unutmuş, bunu "Türkiye'nin varlığının bir anlaşmanın çıkmasını daha da güçleştireceği" görüşüyle açıklamıştı.
"Ama Fransızlar zirve günü Türk gazetelerine şöyle bir baksalardı, Türkiye'nin askeri bir koalisyona karşı çıkmak şöyle dursun, bu koalisyonda yer almaya hazır olduğunu göreceklerdi. Türkiye ile iyi ilişkiler uzun yıllar İngiltere'nin önceliğiydi. neyse ki Dışişleri Bakanlığı hafıza kaybına uğramamış. Türkiye yarın Londra'daki Libya zirvesine davet edildi." diyor.
Jack Straw Türkiye'nin bölgesel bir güç haline geldiğine, son on yılda çift haneli büyüme rakamlarından yararlandığına ve Arap dünyasında da herhangi bir Avrupa gücü ya da Amerika'dan çok daha fazla nüfuza sahip olduğuna dikkat çekiyor.
İngiltere'de kesintilere protesto
İngiltere'de haftasonunda koalisyon hükümetinin kamu sektöründe geniş çaplı kesintiye gitme planlarına yönelik protestolara ilişkin haber ve yorumlar, bugünkü gazetelerde geniş yer buluyor.
Toplumun her kesiminden 250 bini aşkın insanın katıldığı eylem genelde barışçı bir havada geçmiş, ancak azınlıkta bazı gruplar, alışveriş merkezi Oxford Caddesi ve çevresinde vergi kaçakçılığı yaptığına dikkat çektikleri kimi mağazalara saldırmıştı.
Olaylarda polis 200 kişiyi gözaltına aldı, olayların ardından temizlik çalışmaları için ise 50 bin sterlin harcandığı belirtiliyor.
Oxford Caddesi'nde olaylar sırasında adı geçen gruplardan "UK Uncut", kesintilere dikkati çekmek ve ülkedeki vergi kaçakçılığını protesto etmek amacıyla geçen Ekim ayından bu yana faaliyet gösteriyor.
İngiltere Maliye Bakanı George Osbone, o tarihte ülkede onlarca yıldır ilk kez dev bir kamu kesintisine gidileceğini ilan etmişti.
Bu grup da vergi kaçırdığına inanılan şirketlerin mağazalarını işgal eylemleri düzenlemeye başlamıştı.
Guardian'a yazan grubun bir üyesi, refahın simgesi olarak görülen ve vergi kaçakçılığı yaptığını söyledikleri Fortnum and Mason mağazasında "yaratıcı oturma eylemi" dedikleri işgal sırasında sırada, kitap okuduklarını ve gitar çaldıklarını, kimi yayın organlarında söylendiği gibi şiddet yanlısı olmadıklarını anlatıyor ve ekliyor:
"Bu mağazanın sahibi olan şirket, Lüksemburg'a para aktarmakta ve yılda 10 milyon sterlin vergi kaçırmaktadır. Bu para, yılda 500 hemşirenin maaşını öder."
İngiltere'de Muhafazakar-Liberal Demokrat koalisyonunun yeni bütçe taslağı geçtiğimiz günlerde Avam Kamarası'na sunuldu. İngiltere'de hükümet yeni bütçesini açıklarken, büyüme tahminlerini aşağıya çekti.
Sağ çizgideki Daily Telegraph gazetesi, anarşist
grupların, hükümetin ekonomik önlem planlarına yönelik protestoları
kapsamında Kraliyet düğününü hedef almayı planladıklarını
yazıyor.
Gazete Londra Emniyet Müdürlüğü Scotland Yard'ın istihbaratına dayandırdığı haberinde, polis yetkililerinin, Cumartesi günkü olaylarda aşırılık yanlısı kişileri belirlemeye çalıştıklarını aktarıyor.
Meme kanseriyle mücadele
Son olarak Independent gazetesinden bir haber:
Meme kanseri vakaları önleyici bir ilaç tedavisiyle
azaltılabilir
Bilimadamlarına göre meme kanseri riski altındaki her 10 kadından biri bu uygulamadan yarar sağlayabilir.
Uluslararası alanda ün kazanmış 12 uzman, geçen sene İsviçre'de buluşarak son bulguları değerlendirmişti ve bugün de tıp dergisi Lancet'ta bu konudaki değerlendirmelerin sonuçlarını yayımlandı.
Uzmanlar paneli, kalp rahatsızlığı riski olanların kolesterolünü düşürmek için olduğu gibi bir önleyici tedavi uygulanırsa, İngiltere'de giderek artan meme kanseri vakalarının azaltılabileceği sonucuna vardı.