25 Aralık soruşturmalarına takipsizlik kararı!
Abone olİstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, aralarında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın oğlu Bilal Erdoğan'ın da bulunduğu rüşvet ve yolsuzluk soruşturması kapsamındaki 96 şüpheli hakkında takipsizlik kararı verdi.
Paralel Yapı operasyonunun 3.
dalgasının başladığı gün İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan
gelen 25 Aralık kararı büyük tartışma
yaratacak.
Bilal Erdoğan'ın da içinde olduğu
rüşvet ve yolsuzluk soruşturması kapsamındaki 96 şüpheli hakkında
takipsizlik kararı çıktı.
SAVCILARDAN 'DARBE'
VURGUSU
İstanbul Cumhuriyet Savcıları İsmail Uçar, İrfan Fidan ve Fuzuli
Aydoğan şu ifadeleri kullandı: "Türkiye Cumhuriyet Başbakanı'nın
örgüt lideri olarak gösterilmesi ve 'Dönemin Başbakanı' ibaresi
kullanmak suretiyle, fezleke düzenlenmesi, soruşturmayı
hazırlayanların hukuki bir soruşturma görünümü altında Türkiye
Cumhuriyeti hükümetini cebren ortadan kaldırmaya veya görevlerini
yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs ettiklerini
ortaya koymaktadır."
ÜNLÜ İSİMLER VARDI
25 Aralık soruşturması kapsamında Bilal Erdoğan'ın yanı sıra Yasin
El Kadı, oğlu Muaz Kadı Mehmet Cengiz, Fatih Saraç, İbrahim Çeçen,
Ahmet Nazif Zorlu, Abdullah Tivnikli, İbrahim Çeçen ve Latif
Topbaş'ın da aralarında bulunduğu çok sayıda isim ifade
vermişti.
25 Aralık soruşturması kapsamındaki 96 şüpheli ‘suç işlemek
amacıyla örgüt kurmak, yönetmek, üye olmak, örgüte bilerek ve
isteyerek yardım etmek, rüşvet vermek, almak, aracılık etmek, resmi
belgede sahtecilik, ihaleye fesat karıştırmak, irtikap, imar
kirliliğine neden olmak, pasaport kanununa muhalefet ve suçtan
kaynaklanan mal varlığını aklama’ suçlamaları ile karşı
karşıyaydı.
İşte o takipsizlik kararından çarpıcı
detaylar:
Savcıların ilk dikkat çektiği nokta dinleme ve teknik takip
kararlarında hep aynı hakimlerin imzasının
bulunması oldu. Yapılan incelemede 25 Aralık soruşturmasını yapan
polislerin nöbetçi hakimleri es geçerek sürekli hakim Süleyman
Karaçöl ve Menekşe Uyar’dan izleme ve dinleme kararları aldıkları
tespit edildi. Bu takipsizlik kararına şu ifadelerle yansıdı,
* Dosyanın başlangıç aşamasından fezlekenin düzenlendiği 15
Aralık 2013 tarihine kadar alınan tüm fiziki teknik takip ve
iletişimin tespiti ve kayda alınmasına dair kararların görevsiz
mahkemelerce verildiği
* Yaklaşık 1,5 yıllık soruşturma sürecinde yetkili 3 hakim
bulunmasına rağmen Hakim Osman Burhanettin Toprak’ın ve Yakup
Kaya’nın nöbetlerinde dahi kararların hakim Süleyman Karaçöl
tarafından verildiği
* Hakimlerden Bekir Altun’un nöbetine riayet edilmeyerek kararların
sürekli Süleyman Karaçöl ve Menekşe Uyar’dan alındığı
KAMU İMKANI İLE PUSU
KURULDU
* Kamu imkanlarını kullanan soruşturma görevlilerinin kişilere
pusu kurma hak ve görevlerinin olmadığı. Suç işleme ihtimaline
karşı tespit kararı alınarak 2-3 yıl gibi sürelerle dinleme
yapılmaması gerektiği. Hal böyleyken dosyada bulunan bir çok
şüphelinin ne sebeple dinlemeye başlandığının anlaşılamadığı
* Bazı şüphelilerin hakkında yapılan dinlemelerin tape haline
getirilmediği, bazılarının tape haline getirilmekle birlikte
fezlekeye dahil edilmediği, kimi şüphelilerin de hem dinlenildiği
hem de fezlekede ismi geçtiği halde 25 Aralık 2013 tarihinde arama
ve gözaltı talimatlarında isimlerinin bulunmadığı
* Bir kısım şüphelilerin iletişimleri tespit edilirken, 3.kişi
sıfatıyla yasal olmayan bir şekilde iletişimleri tespit edilen
Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Bakanlar
Binali Yıldırım, Ömer Çelik ve Muammer Güler haklarında hiç bir
dinleme kararı olmaksızın uzun süre dinlemeler yapıldığı,
görüşmelerinin haklarında hiç bir dinleme kararı olmaksızın tape
haline getirildiği
'BERAT ALBAYRAK İÇİN HAKİM KARARI
YOK'
* Bilal Erdoğan ve Berat Albayrak hakkında dinlenmelerine ilişkin
hakim kararı bulunmadığı halde, diğer şüphelilerle yaptıkları
iletişimin aylarca tespit edildiği, CMK 138/2 maddesindeki
hükümlerin uygulanmadığı. Suç işlediklerine dair şüphe var ise,
derhal onların hakkında da iletişimi tespit kararı alınması
gerekirken, buna tevessül edilmeyerek uzunca bir süre
iletişimlerinin tespit edildiği
* Soruşturmayı yürüten görevlilerin kasten bütün dinledikleri
şüphelileri örgüt lideri gibi göstermek suretiyle kanundaki en uzun
dinlenme süresi olan 6 ay sınırını aştıkları.
* Usulsüz olarak yapılan dinlemeler esnasında,iş adamlarının ve
diğer şüphelilerin suç teşkil etmeyen günlük konuşmalarının, eşleri
ile yaptıkları sıradan görüşmelerin dahi kayıt altına alındığı
tespit edildiği.
* Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’nın telefon görüşmelerinin defaten
kayıt altına alındığı, hakkında herhangi bir hakim kararı
bulunmadığı halde, CMK 138/2 usullerine riayet edilmeden dinlemeler
yapıldığı