23 Nisan'ın uğramadığı hayatlar!
Abone olKasım 2010 verilerine göre, 479 çocuk, anneleriyle birlikte hapse 'mahkum'.
23 Nisan'ın bir diğer yüzü cezaevlerindeki minikler...
Kasım 2010 verilerine göre, 479 çocuk, anneleriyle birlikte hapse
'mahkum'. Uzmanlar 'Bu çocuklar, dışarı çıktıklarında yaşamdan
korkuyor, hapse bile dönmek istiyor' diyor.
Hüküm giyen anne kucağında hapiste büyüyen çocukların yaşamı
belgesele çekildi, ortaya düşündürücü bir tablo çıktı.
Araştırmalara göre, Türkiye'deki 120 bin mahkumdan 2 bin 500'ü
kadın. Birçoğu ekonomik yetersizlik nedeniyle cezasını çocuğuyla
çekiyor. Kasım 2010 verilerine göre bu durumda 479 çocuk var.
Cezaevinde doğan ya da 6 yaşına kadar anne yanında büyüyen
çocuklar, süre dolunca parmaklıklar dışındaki hayattan korkuyor.
Kimi cezaevinden gitmek istemiyor, kimi geri dönmek için suç
işlemeyi bile göz alıyor.
Belgeselde de bu miniklerin durumu masaya yatırıldı. Denizli
Bozkurt Kadın Kapalı Cezaevi, Ankara Sincan Kadın Kapalı Cezaevi,
İstanbul Üsküdar Paşa Kapısı Kapalı Kadın Cezaevi örnekleri
irdelendi. Belgeselde 'Bu çocuklar için toplum ne
yapmalı' sorusuna, cezaevi müdürleri, infaz koruma
memurları, cezaevi psikologları, sosyologlar ve mahkum anneler
cevap verdi. Akşam'ın haberine göre, Yönetmen Funda Tan
Arman, 'Bakış açımızı bilimsel bir düzleme taşıdığı için
ajitasyondan uzak, çözüm önerilerinde bulunan bir film yapabildik.
Filmi ilk kez Denizli Bozkurt Kadın Kapalı Cezaevi'ndeki
mahkumlarla beraber izledik' diyor. Belgeselde uzmanlar bu
çocukların karşılaştıkları durumu anlatıyor.
YA ANNE YA ÖZGÜRLÜK: Filmde bu çocuklar için 'en doğru' tartışılıyor. Anne yanında her türlü ihtiyaçtan yoksun bir yaşam mı? Anneden uzak ihtiyaçlarının karşılandığı bir hayat mı? Çünkü onlar için özgürlük annesizlik, anneyle olmak hapis demek.
ÇİMENİ BATTANİYE SANIYORLAR: Uzmanlara göre, çocuklar, dışarı ilk çıkışta topu, çimeni, erkekleri, insanları, araçları görünce ürküyor. İlk kez gördüğü çimeni battaniye sanan, elektrik süpürgesi ve çamaşır makinesinden korkanlar var.
SUÇA İTEN ERKEK: Kadınların çoğu ya tecavüze
uğramış, ya eşinden dayak yemiş ya da suça itilmiş. Mahkum
kadınların hikayelerinde hep bir erkeğin parmak izi var.
İstatistiklere göre kadınlar zorda kalınca suç işliyor. Önemli
oranda kadın hamileyken tutuklanıyor ve cezaevinde doğum yapıyor.
Çocuklar ise her koşulda ceza çeken taraf. Çocukların haksız
mahkumiyeti ise Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin, 'her tür işlemde
çocuğun üstün yararının gözetilmesi gerektiği' ilkesine ters
düşüyor.
YÜRÜMEKTE ZORLANIYORLAR
Bazı cezaevlerinde 3-6 yaş arasındaki çocuklara kreş imkanı
sağlanıyor. Onlar eğitim alabiliyor, oyuncak ve diğer çocuklarla
oynayabiliyor. Ama küçükler günü koğuşta geçirmek zorunda. Emekleme
çağında, anne kucağından başka alan olmadığı için fiziksel gelişimi
tamamlanmıyor. Emekleyemeden büyüdükleri için 3 yaşında yürümekte
bile zorlanıyorlar.
OYUNCAK YASAK: Çoğu cezaevinde koğuşa oyuncak
sokmak yasak. Çocuklar ancak tahta oyuncaklarla oynayabiliyor. Kimi
minikler lazımlıkla bile tanışamıyor. Cezaevi yönetimleri bu
ihtiyaçları kendi olanaklarıyla sağlamaya çalışıyor.
CİNSEL KİMLİK BUNALIMI: Cezaevindeki erkek çocuklar hemcinslerinden uzak. Kadınlar arasında yaşayan çocuklar, onları taklit etmeye başlıyor. Erkek çocukları, ağda, makyaj gibi eylemlere eğilim gösterebiliyor. Uzmanlara göre bu, cinselliğin keşfedildiği bu dönemde cinsel kimlik bunalımı yaşamalarına neden oluyor. Mahkum anneler de endişeli.
ŞARTLAR İYİLEŞSİN: Uzmanlar şu görüşte: Bu çocukları anneden ayırmak mümkün değil. Bu yüzden cezaevlerinde bu çocukların mahkum gibi değil diğer çocuklar gibi yaşaması sağlanmalı.
BAKIŞLARINI UNUTAMIYORUM
Yönetmen Arman, cezaevlerinde yaşadıklarını unutamadığını söylüyor:
Çocuklar sevgiye aç. Kucağınızdan inmek istemiyorlar, sevmeniz için
uğraşıyorlar. Çekimler sonrası cezaevinden ayrılırken Rabia adında
bir çocuk yanımıza yaklaştı, nereye gittiğimizi sordu. Çekimlerde
çok neşeliydi. Gideceğimiz zaman ise durgunlaştı. 'Tekrar
geleceğiz' diye söz verdiğimiz anki bakışlarını
unutamıyorum.