23 Haziran 2011 Basın Özeti
Abone olİngiliz gazetelerinde bu sabah: Çinli muhalif sanatçının serbest kalmasının doğurduğu tartışmalar, Nick Clegg'in İngiltere bankaları için planları, Yunanistan'ın borç krizi, kentte yaşayanların beyinleri farklı çalışıyor
İngiltere gazetelerinin hemen tümünün manşetinde Çinli muhalif sanatçı Ai Weiwei'nin iki aydır bilinmeyen bir yerde gözaltında tutulduktan sonra kefaletle serbest bırakılmasına ilişkin haberler öne çıkıyor.
Destekçilerine göre sanatçı, insan hakları sicili nedeniyle tutuklandı, Çin hükümeti ise Ai Weiwei'nin vergi kaçakçılığını suçunu itiraf ettiğini savunuyor. Independent gazetesinin manşeti:
Özgür ama bir bedeli var. Independent, sanatçının "suçunu itiraf ettiğini" yazarken, serbest kalmasının Çin Başbakanı Wen Jiabao'nun, Avrupa turu kapsamında İngiltere'ye seyahatinin hemen öncesine rastladığına dikkat çekiyor. Guardian da sanatçının serbest kalır kalmaz söylediği "İyiyim. Kefaletle serbest bırakıldım. Lütfen anlayın" demesini haberin başlığına taşımış.
Times gazetesi, Çin'e yönelik uluslararası baskıların, muhalif sanatçının serbest bırakılmasıyla sonuçlandığını yazıyor. Hint asıllı İngiliz heykeltıraş Anish Kapoor, Çinli muhalifin kefaletle serbest kaldığını, ancak Pekin yönetimine yönelik baskının tam olarak özgürlüğünü elde edene dek bırakılmaması gerektiğini vurguluyor.
Nick Clegg'in planları
Manşetlerde dikkat çeken bir diğer haber, İngiltere'de koalisyon hükümetinin küçük ortağı Liberal Demokratların lideri Nick Clegg'den gelen öneri. Times'ın manşeti "Her yetişkine Halk Bankası'nda hisse planları".
Clegg dün Hazine Bakanlığı'nın yeni bir bankacılık sistemini değerlendirmekte olduğunu ilan ederken, bu şekilde İngiltere'deki her seçmene, RBS ve Lloyds bankalarında yüzlerce sterlinlik hisse dağıtılacağını anlattı.
Liberal Demokrat lider, İngiltere'de bankacılığın bu iki devinin hisselerini kolektif mülkiyete açarak yarı özelleştirilmiş durumdaki bankalara küresel mali krizin zirvesindeyken yapılan mali yardımların geri ödemesinin sağlanabileceğine inanıyor.
Ancak Times, bu planların İngiltere hükümeti ve milletvekilleri arasında tartışma yaratacağına kesin gözüyle bakıyor. Haber Financial Times ve Daily Telegraph gazetelerinin de ilk sayfasında yer buluyor. Financial Times, planların Hazine'de destek görmeyeceği görüşünü aktarıyor. Gazeteye göre Clegg, halk bankası yöntemiyle, İngiltere seçimleri sonrası yıpranan imajını yenilemeye çalışıyor.
ABD'nin Afganistan'dan çekilme takvimi
"10 bin Amerikan askeri bu sene, 23 bin asker ise gelecek Eylül'de evlerine dönüyor." Amerikan Başkanı Barack Obama'nın Afganistan'dan çıkış takvimi İngiltere gazetelerinin erken baskılarına yetişmese de kimi yorumlar göze çarpıyor.
Guardian gazetesi, ilk sayfadan yer verdiği haberde Obama'nın Afganistan'dan çekilme planlarıyla kumar oynadığı görüşünde. Gazetenin yazarlarından Ewan MacAskill, Obama'nın gelecek yılki başkanlık seçimlerinde kaderinin, kısmen de olsa Afganistan'daki Amerikan askerlerinin azalmasına verilecek tepkiye bağlı olduğu yorumunu yapıyor. Yazara göre Amerikan halkı, buradaki savaşa kesin dille karşı çıkmaya başladı çünkü.
"Amerika Birleşik Devletleri'nin tarihindeki en uzun savaş, Afganistan'da olsa da halk, Irak'takinden farklı olarak bu savaşa destek vermişti. Ama El Kaide lideri Usame bin Ladin'in öldürülmesinden bu yana halk, yavaş yavaş Amerikan ordusunun bu ülkedeki varlığına olan ihtiyacı sorgulamaya başladı." diyor MacAskill.
Yunanistan'ın borç krizi
Financial Times, Yunanistan'da muhalefetin hükümetin kemer sıkma önlemlerine destek vermeyeceği yolundaki görüşlerini aktarıyor ve borç krizinin aşılması için, ikinci bir uluslararası mali destekte siyasi uzlaşma ortamının yeterli olup olmadığı konusunda şüphelerin doğduğunu aktarıyor.
AB ve IMF, ikinci kurtarma paketi ve bir önceki paketin 12 milyar euroluk son dilimini serbest bırakmak için önkoşul olarak daha fazla tasarruf önleminin uygulanmasını şart koşmuştu. Yunan hükümeti parlamentodan güvenoyu alsa da gelecek hafta bu planlara yine parlamentoda destek arayacak.
Financial Times, bono yatırımcılarının şimdiden borçlarını ödeyemez hale gelmiş gibi hareket ederek Yunan hükümetinin borçlarını hesaplamaya başladığını yazıyor. Harvard profesörlerinden Martin Feldstein gazetede bugün yayımlanan makalesinde "Yunanistan'ın iflasının kaçınılmaz olduğunu yazarken" Financial Times da bu görüşün büyük destek gördüğünü aktarıyor.
Feldstein şöyle diyor yazısında:
"Yunan parlamentosu Salı günü güvenoyu ile hükümete biraz nefes aldırmış olsa da, Yunanistan'ın iflası kaçınılmazdır. Gayrı safi milli hasılaya oranı yüzde 150'yi aşan kamu borcu, dev yıllık açıkları ve faiz oranlarının yüzde 25'i aştığı ülkede tek soru, iflasın ne zaman yaşanacağıdır. Mevcut müzakereler, aslında kaçınılmaz iflası ertelemeye yöneliktir."
"Yunanistan borcunu ödeyemeyen tek Avrupa ülkesi olsaydı, şimdi iflas etmesi en iyisi olacaktı. Ama yalnız değil ve Atina'nın iflası, Portekiz, İrlanda ve büyük olasılıkla İspanya'nın da iflasını tetikleyebilir. Oluşan kayıplar Almanya, Fransa ve diğer ülkelerdeki bankalar ve diğer alacaklıların sermayelerini büyük miktarda yok edecektir. Avrupa'daki işletmeler için mevcut kredi kuruyabilir ve büyük Avrupa bankalarının çöküşü söz konusu olabilir."
Martin Feldstein, Avrupa Merkez Bankası'nın şu aşamada Yunanistan'ın iflasını önlemeye çalışmasının sebebini de bu kaçınılmaz salgın ve Avrupa mali sistemi üzerindeki olası sonuçları olarak açıklıyor.
Feldstein'a göre "bu nedenle asıl zorluk, Yunanistan, Portekiz ve İrlanda'nın aynı anda borçlarını ödeyemez hale gelirse, alacaklıların dayanabilmeleri için iflasları yeterince uzun süre erteleyecek bir yol bulmakta" yatıyor.
Kentlilerin beyni farklı
ve son olarak Guardian gazetesinden bir haber:
Araştırmalar, kentlerde yaşayanların beyninin kırsal yerlerde yaşayanlara göre farklı işlediğini gösterdi.
Bilim adamlarının yaptıkları beyin taramalarına göre, beyinde duygu ve kaygıyı düzenleyen, tehlikeyi algılayan iki bölge, stres altındaki kentli insanda aşırı faal hale geliyor.
Uzmanlar, bu farklılıkların ruh sağlığı bozukluklarının kentlerde daha sık görülmesini de açıklayabileceği görüşünde.
Önceki araştırmalar, kentlerde yaşayanlarda kaygı bozukluğu riskinin yüzde 21, duygu durum bozukluğu riskinin ise yüzde 39 oranında arttığını gösteriyordu.
Buna ek olarak şizofreni vakalarının, kentlilerde ya da kentlerde büyümüş insanlarda ikiye katlandığı biliniyor.
Almanya'daki Heidelberg üniversitesinde yürütülen yeni araştırmaya kentler ve köylerden 50'yi aşkın sağlıklı denek katıldı. Deneyler, katılımcıların performansları konusunda kaygılanmaları üzerine tasarlandı.
Araştırmanın sonuçları, Nature dergisinde yayımlandı. Buna göre kentliler stres altındayken beynin ilgili bölgesi aşırı faaldi. Doktorlar, bunun beynin tehlikeyi algılayan bölümü olduğunu, bunun da anksiyete ve depresyonla doğrudan ilişkili olduğunu belirtiyor. Guardian gazetesi, 2050 yılına gelindiğinde insanların yüzde 70'inin kentlerde yaşıyor olacağı yolunda tahminlere de yer veriyor.