23 Ekim 2011 Basın Özeti
Abone olİngiltere pazar gazetelerinde öne çıkan başlıklar: 'Arap Uyanışında bir sonraki adım ne?', 'Suriyeli isyancılar Batı'dan silah istiyor', 'İngiltere AB'den çıkmalı mı?', 'Londra İşgaline Devam'.
Bugün yayımlanan İngiliz pazar gazetelerinde farklı konular öne çıkıyor.
Independent on Sunday ilk sayfasını "Arap Uyanışında bir sonraki adım ne?" sorusuna ayırmış.
Kuzey Afrika ve orta doğu ülkelerinde yaklaşık son bir yılda yaşanan toplumsal hareketleri ve ülkelerdeki güncel durumu bir dosyada inceleyen gazete, özgürlük mücadelelerinin sürmekte olduğu ancak belirsizliklerin de devam ettiği sonucuna varmış.
Arap Baharı olarak adlandırılan sürecin başladığı Tunus'ta bugün yapılacak seçimlerin ve Libya'da Kaddafi rejiminin resmen sona ermesinin önemine dikkat çekilen incelemede Suriye ve Yemen'in çatışmaların en yoğun yaşandığı ülke olduğu tespitine yer verilmiş.
Gazetede konuyla bağlantılı olarak yayımlanan, İngiltere'nin eski Libya büyükelçisi Richard Dalton imzalı yazının başlığı ise "Libya ve dış müdahalenin sınırları".
Dalton yazısında NATO'nun müdahalesiyle bugünkü noktaya ulaşan Libya ayaklanmasının olumlu bir örnek olmasına rağmen, dış müdahale konusunda dikkatli olunması uyarısında bulunmuş.
"Libya'ya müdahale sırasında müdahillerin çıkarları Libyalılar'ın çıkarlarının önüne geçmedi ve sonuçlar olumlu oldu" diyen Dalton, BM onaylı güç kullanımının başka ülkelerde uygulanmasının risklerine dikkat çekmiş.
"Suriyeli isyancılar Batı'dan silah istiyor"
Sunday Times'ın dünya sayfalarında yer alan Suriye ile ilgili bir haberin başlığı, "Suriyeli isyancılar Batı'dan silah istiyor".
Haberde, Libya'da Kaddafi rejiminin devrilmesinde NATO'nun sağladığı hava desteğinin ve silahların kilit rol oynadığını söyleyen gazete, Esad karşıtı Özgür Suriye Ordusu milislerinin uluslararası toplumdan destek bekledikleri anlatılmış.
Yedi bin ile on bin arasında milisi olduğu belirtilen ordunun yöneticilerinin Türkiye, Lübnan ve Ürdün'de bulunduğu söylenen haberde, ordu komutanlarından birinin "mühimmat ve destek sağlanırsa Esad'ı devirmemiz kolay olacaktır" demecine yer verilmiş.
Tartışmalı AB referandumu
Diğer tüm İngiliz gazeteleri gibi Sunday Times da, yarın parlamentoda oylanacak olan İngiltere'nin Avrupa Birliği'yle olan ilişkileri hakkında referandum yapılması konusundaki tartışmaya geniş yer ayırmış
Gazetenin haberinde Başbakan Cameron'un kendi partisinde yetmiş kadar “Avrupa-karşıtı” milletvekilinin desteklediği referandum yapılması fikrine kesinlikle karşı olduğu ve bu sebeple referandum yapılması yanlıların ısrarcı tonlarının zayıflamakta olduğu belirtilmiş.
Yarın oylanacak referandumun yapılması kabul edilirse, İngiltere'nin AB'den çıkması, İngiltere-AB ilişkisinin şartlarının yeniden tanımlanması ve durumun aynen korunmasının oylanacağı üçlü aşamalı bir halk oylaması gündeme gelecek.
Ancak Başbakan Cameron, koalisyon ortağı Liberal Demokratların büyük kısmı ve muhalefetteki İşçi Partisi'nin neredeyse tümü, referandumun gereksiz olduğunda hem fikirler.
"Euro krizi İngiltere için fırsat"
Observer'ın başyazısında dile getirilen, halk oylamasının gereksiz zaman kaybı olacağı ve euro bölgesi krizinin aşılması başta olmak üzere diğer öncelikli konulardan uzaklaşılmasına yol açacağı eleştirisi, Sunday Times'a göre büyük ölçüde David Cameron tarafından da paylaşılıyor.
Ancak başyazısında görüldüğü üzere gazete başbakanla aynı görüşte değil. Euro krizi İngiltere için büyük bir fırsat başlıklı yazıda şöyle denmiş:
"Yaşanmakta olan kriz AB içinde iki grup oluşturulmasına şans tanımakta: Daha sıkı biçimde bağlı olan ülkeler ve daha gevşek biçimde birlikte olanlar.
İngiliz toplumunun çoğu ikinci senaryoyu tercih ediyor.
Başbakan'ın önündeki, yarın oylanacak referandum, yüz bin kişinin imzaladığı bir dilekçeyle gündeme geldi.
İngiltere tek pazardan faydalanmakta ve bu böyle devam etmeli.
Ancak AB'nin verimsiz bürokrasisinden muaf olmak İngiltere'nin çıkarına olacaktır."
"İngiltere'nin Avrupa'daki yerini açıkça tartışmamız lazım"
Sunday Telegraph gazetesi de başbakan Cameron'u kendi partisinden milletvekillerini, referanduma karşı çıkmaya zorladığı eleştirisini öne çıkarmış.
"İngiltere'nin Avrupa'daki yerini açıkça tartışmamız lazım" denilen başyazıda referandumun bu tartışmayı canlandıracağı söylenmiş.
AB yönetiminin mali krizden çıkmak için euro bölgesi ülkelerinin ortak maliye bakanlığını oluşturmayı düşündüğü bir dönemde, euro kullanmayan İngiltere'nin çıkarlarının zarar göreceğinin söylendiği başyazıda Cameron'un bu konunun tartışılmasına vesile olabilecek referanduma en başından karşı çıkması bir hata olarak tanımlanmış.
Londra İşgalcileri
Observer gazetesinin ikinci sayfasının tümünü ayırdığı haberin başlığı "İşgalciler: ne kadar gerekirse, işgale o kadar devam edeceğiz!".
Bir haftasını dolduran Londra'yı İşgal hareketinin, St. Paul Katedrali önünde kurmuş olduğu kampın genişleme eğiliminde olduğunun anlatıldığı haberde, Londra merkezinde ikinci bir kamp alanı daha kurulduğu söylenmiş.
Finsbury Meydanı'nda kurulan ikinci kampın ilk gününde kırk civarında çadıra ev sahipliği yaptığının belirtildiği haberde, İspanya ve Amerika'daki kapitalizm karşıtı işgal hareketinden ilham alan Londra’yı İşgal hareketinin uzun vadeli bir eyleme dönüşebileceği belirtilmiş.
Haberde, St. Paul Katedrali'nin sağlık ve güvenlik gerekçesiyle cuma gününden beri kapılarını kapanmasına yol açan kamp alanındakilerin, bu gelişmeye yol açan Katedralin önündeki alanı boşaltmama kararını demokratik bir şekilde aldıklarına dikkat çekilmiş.
Bu arada Londra'daki en turistik noktalardan biri olan St. Paul Katedralini ziyaret amacıyla gelen turistlerin büyük bir kısmının katedrale girememelerine rağmen, eylemcilere sempatiyle yaklaştıkları anlatılmış.
Haberde son olarak, dün birinci haftasını dolduran Londra İşgal Eylemcilerine destek amacıyla gelenler arasında bulunan Mısırlı eylemci Naval el Sadavi'nin, St. Paul Katedrali'nin önündeki eylemle Mısır'da Mübarek rejimini deviren Tahrir Meydanı gösterileri arasındaki paralelliğe dikkat çektiği belirtilmiş.
St. Paul Katedrali'nin önündeki kamp alanına daha eleştirel yaklaşan Sunday Times gazetesinin konuyla ilgili haberinde ise tarihi katedralin ikinci dünya savaşından bu yana ilk kez kapılarını kapamasına yol açan eylemcilere ilk büyük halk tepkisinin bu sebeple yükseldiği iddia edilmiş.