21 Ocak 2011 Basın Özeti
Abone olMuhalefetteki İşçi Partisi'nde Johnson depremi ve Ed Balls'un dönüşü, Blair Chilcot komisyonunda, 38 dilde Shakespeare ve 11 yıllık sessizliğe son...
Haftanın son gününde muhalefetteki İşçi Partisi'nde bir istifayla yaşanan sarsıntı ve bunun yol açtığı görev değişiklikleri, İngiltere gazetelerinin hemen tümünde manşetleri kaplıyor.
Alan Johnson, İşçi Partisi'nin gölge kabinesindeki Maliye Bakanlığı görevinden kişisel nedenlerle istifa ettiğini açıkladı.
60 yaşındaki deneyimli politikacının istifa gerekçesi şöyle: önemli bir görev üstlenmiştim ancak özel hayatımdaki kişisel sorunlarımı aşmakta zorlandım.
Guardian yazarlarından Jonathan Freedland, gölge kabinenin, sakalını siyasette ağartmış ve kırklı yaşlarındakiler arasında denge gözetebilecek bir ismi kaybettiği yorumunu yapıyor ve ekliyor:
Parlamentoda ve televizyonda iletişim alanında hayli yetkin bir kişiden de yoksun olacaklar.
Johnson ve ilişki iddiaları
Daily Telegraph, Johnson'ın göreve gelmesinin üzerinden daha dört ay bile geçmemişken evliliğinin bir ilişki yüzünden çökme noktasına geldiği iddiaları ortasında istifa ettiğini yazıyor. Siyaseti yakından takip eden bir internet bloğuna göre Johnson'ın bir memurla ilişkisi olmuş.
Telegraph, bir zamanlar partinin gelecekteki lideri olarak anılan Johnson'ın bir dizi utanç verici gaf yaptığını ve ekonomi politikaları konusunda da zorlandığı yorumunu yapıyor.
Ed Miliband, geçen Ekim ayında İşçi Partisinin genel başkanlığına seçilir seçilmez Johnson'ı, ''gölge kabinesi''nde görevlendirmişti. Ancak bu atama, bazı çevrelerce "ekonomide az tecrübesi olduğu" gerekçesiyle eleştirilmişti.
Alan Johnson'ın yerine Maliye Bakanlığı'na seçilen isim ise yabancı değil: genel başkanlığa adaylığını koyan Ed Balls. Yapılan değişikliklerle Balls'ın iktisatçı eşi Yvette Cooper da ''gölge içişleri bakanlığı'' görevini üstleniyor.
Sevinmek için bir dizi sebep
Guardian yazarı Jonathan Freedland, "yine de sevinmek için bir dizi sebep var" diyor.
Yazara göre bunların başında Ed Balls'un İngiltere siyasetinde ekonomiden en iyi anlayan siyasetçi şöhretine sahip olması geliyor.
Bir diğeri de geçen yaz boyunca parlamentoda İşçi Partisi'nin en etkili muhalefet yapan isimlerinden biri olduğunu kanıtlaması.
Freedland'a göre Balls muadilinin, en zayıf noktalarını bulmakta hayli usta."
Daily Telegraph, Muhafazakarların Ed Balls'un bu göreve atanmasını, Gordon Brown'ın itibar görmeyen ekonomi politikalarına bir dönüş olarak algıladıklarını yazıyor.
Independent yazarlarından Steve Richards'a göre Balls'un gölge bakanlığa seçilmesi, kimilerinin İngiltere'de Tony Blair ile Gordon Brown arasındaki gerginlikleri hatırlatmasına yol açabilir.
Bu gerginlikler, 1997 seçimlerinden önce Blair ile Brown'ın dönüşümlü başbakanlık için anlaştığı ancak Blair'in iktidar hırsına kapılıp Brown'a bu koltuğu vermemesiyle tanımlanır.
Gordon Brown, ancak 2007 yazında bu göreve gelebilmişti. Steve Richards, "tarih tekerrür edebilir" diyor ama ekliyor:
Pek yakın değiller ve birbirlerine karşı temkinliler. Ama siyasette ortak bir bakışları var. Ayrıca Blair /Brown ilişkisinin yıkıcı öğelerinden gereken dersleri çıkarmış isimler. Belki benzer gerginliklere kapılırlar ama bunlardan kaçınamazlar diyemeyiz.
İşçi Partisi 13 yıllık iktidarı sonrası geçen yıl yapılan genel seçimleri Muhafazakar-Liberal Demokrat koalisyonu karşısında kaybetmişti.
Blair ve Chilcot komisyonu
İngiltere'nin eski başbakanı Tony Blair'in adı bugün sadece İşçi Partisi haberlerinde geçmiyor.
Irak'ın 2003 yılındaki işgaline giden süreci ele alan Chilcot Komisyonu'nda bugün yeniden tanık sandalyesine oturacak olması da dikkat çeken bir diğer gelişme.
Blair, İngiltere'nin ABD'nin yanında işgale katılmasına ilişkin çeşitli soruları yanıtlayacak.
Oturumun dört buçuk saat sürmesi planlanıyor. Blair, bir yıl önceki oturumda verdiği ifadeler arasındaki çelişkileri gidermek üzere çağrıldı.
Geçen zaman içindeki diğer tanıklıklar da komisyonun başka sorular sorma ihtiyacını doğurdu. Guardian, komisyonun elindeki bazı notlara göre dönemin dışişleri Bakanı Jack Straw'un, "Blair'e savaştan kaçınması için son bir şans olduğunu" savunduğunu yazıyor.
Buna göre Blair ile Straw arasındaki ve başbakanlık yetkililerin katıldığı görüşme "çok kişisel" olarak addedildi ve resmen kayıtlara geçirilmedi.
Türkiye'de sürpriz gelişme
Türkiye'de Merkez Bankası’nın bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını yüzde 6,50'den yüzde 6,25'e düşürmesi Financial Times'ın ele aldığı konular arasında. Gazete, Türkiye sürpriz bir adım attı, faiz oranlarını düşürdü derken şu yorumu yapıyor:
Merkez Bankası, spekülatif sermaye girişini engellemek amacıyla faiz oranlarını kesmeye yönelik alışılmadık politika izledi ama bu durum, Avrupa'nın en hızlı büyüyen ekonomilerinden biri olan Türkiye'de aşırı ısınmaya yol açabileceği yolundaki kaygıları da artırdı.
Öte yandan bir çok iktisatçı da Türkiye'nin para politikasının giderek daha da öngörülemez bir hal aldığı - bunun merkez bankası üzerinde, gelecek salı günü ilan edeceği çeyrek dönem enflasyon raporunda, bu yaklaşımı çok daha kapsamlı şekilde açıklaması yolunda baskı yarattığı eleştirisinde bulundu.
Halk ayaklanmasının kıvılcımı
Independent gazetesi yazarlarından Kim Sengupta, Tunus'ta devlet başkanı Bin Ali'nin 23 yıllık iktidarının devrilmesiyle sonuçlanan halk ayaklanmasının kıvılcımı, Muhammed Bouazizi'nin annesiyle mülakat yapmış.
26 yaşındaki üniversite mezunu, işportacı Bouazizi, hükümetin politikalarını ve içinde bulunduğu durumu protesto etmek amacıyla kendisini ateşe vererek hayatını kaybetmişti.
Gencin bu eylemini, Cezayir ve Mısır'da da benzerleri izlemiş, Bouazizi adaletsizlik ve baskının sembolü haline gelmişti.
Annesi ise oğlu için çok üzüldüğünü ama rejimin değişmesinde oynadığı rol nedeniyle oğluyla gurur duyduğunu anlatıyor. Şöyle diyor Mannoubia:
"Oğlumu bu noktaya getiren hükümettir, ona asla bir fırsat vermediler. Biz yoksuluz ve gücümüzün olmadığını düşündüler. Oğlum artık yok ama bakın yaşananlara, şimdi ne çok insan dahil olmaya başladı..."
38 dilde Shakespeare
2012 Olimpiyatları için Londra'da hummalı bir çalışma yürütülüyor, sosyal ve kültürel etkinlikler de bu çalışmalardan payını alıyor kuşkusuz. Guardian gazetesi, dünyaca meşhur Shakespeare's Globe tiyatrosu da bu kapsamda ilginç bir proje ortaya koyacak.
Guardian'a göre, "Shakespeare'i İngilizce anlamakta zorlananlar, gelecek yıl Litvanyaca daha mı kolay, anlayacak." Zira olimpiyatların kültürel etkinlikler kapsamında Shakespeare 38 farklı dilde oynanacak. Türkçe de bu diller arasında.
Haberde 320 sandalyeli yeni bir tiyatronun inşaatına başlanacağı yazıyor. Bu sayede bu büyüklükte alanlar için yazılmış oyunlar bundan 400 yıl önce olduğu gibi sahneye konabilecek.
On bir yıllık sessizliğe son
Daily Telegraph, dünyada ikinci kez yapılan bir gırtlak operasyonuyla on bir yıldır sessizlik içinde yaşayan bir kadının ilk kez konuşabildiğini yazıyor.
Brenda Jensen gırtlağının geçirdiği bir operasyon sırasında zarar görmesi nedeniyle sadece elektronik bir aygıt sayesinde iletişim kurabiliyor ve boğazında açılan delikten nefes alabiliyordu.
İngiliz ve Amerikalı doktorlardan oluşan bir ekip, 18 saat süren bir operasyon sonunda Jensen'in zarar görmüş olan gırtlağını, vücut metabolizmasını dengeleyen tiroid bezlerini ve nefes borusunun altı santimetrelik bölümünü değiştirdi.
52 yaşındaki hasta sadece 13 gün sonra konuşmaya başladı. "Bu operasyon bana hayatımı geri verdi" diyen Jensen şöyle devam etti: Bu bir mucize. Konuşup duruyorum, bu da ailemi ve arkadaşlarımı hayrete düşürüyor. Benim için artık her gün yeni bir başlangıç."