21 Haziran 2011 Basın Özeti
Abone olİngiliz gazetelerinde bu sabah: Atina'nın borç krizi ve İngiltere, Beşar Esad'ın konuşmasına tepkiler, İngiltere'nin Libya operasyonu tehlikede mi? Okyanuslar ve denizler felaketin eşiğinde.
İngiltere gazetelerinde bu sabah Euro bölgesinin Yunanistan'a ikinci yardım paketi konusundaki tereddütleri, Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad'ın yaptığı konuşmaya tepki ve yorumlar öne çıkıyor.
Financial Times, Uluslararası Para Fonu IMF'nin, Atina'ya ilk paketin 12 milyar euroluk kısmını vermeyi, ikinci kurtarma paketi üzerinde anlaşmaya bağlamasını manşetine taşıyor. Avrupalı maliye bakanları, dün ikinci bir paketi onaylamak için, Yunan hükümetinin yeni kemer sıkma önlemleri getirmesini şart koşmuştu. Bu kez IMF, Temmuz ayında verilmesi beklenen kısmı serbest bırakmak için Euro bölgesinin anlaşma konusunda daha açık garanti vermesini talep ediyor.
Guardian gazetesi de IMF başkanlığına vekalet eden John Lipsky'nin Avrupalı liderleri kararlı şekilde davranmaya çağırmasına dikkat çekiyor.
"IMF Avrupalı liderleri Yunanistan'ın borç krizi karşısındaki tereddütlü tutumlarının ikinci bir küresel mali krizi tetikleme riski içerdiği yolunda uyardı." Guardian, Yunanistan başbakanı Yorgo Papandreu'nun, kemer sıkma önlemleri konusunda bugün parlamentoda güven oylamasıyla karşı karşıya olduğunu da hatırlatıyor.
Times gazetesi, İngiltere'nin muhafazakar partili başbakanı David Cameron'ın Yunanistan'a verilecek ikinci bir kurtarma paketi konusunda tavrını sertleştirdiğini taşıyor manşetine: Cameron'dan Avrupa'ya, kuruş vermeyiz.
Times, düzenledikleri CEO üst yöneticiler zirvesinde konuşan Cameron'ın, İngiliz vergi mükelleflerinin parasının Yunanistan'ı kurtarmaya yönelik herhangi bir Avrupa girişiminde kullanılmasına karşı çıkacağını söylediğini yazıyor. Habere göre Cameron, "IMF üzerinden yapılan yardım haricinde, Atina'ya daha fazla yardımda bulunmak gibi bir yükümlülükleri olmadığını" belirtti. Times, Cameron'ın "çok şükür, İngiltere Euro'ya dahil değil" sözlerine yer veriyor.
İngiltere'nin Libya operasyonu tehlikede mi?
"Libya'da kalmak, İngiliz Kraliyet Hava Kuvvetleri'ni sarsar"
Üst düzey siyasetçilere verilen bir brifing notunu sızdıran Daily Telegraph gazetesi manşetten yer verdiği haberinde Mareşal Sir Simon Bryant'ın uyarısını aktarıyor:
"Bryant milletvekillerine yaptığı açıklamada, Afganistan ve Orta Doğu'daki yoğun hava operasyonlarının ekipman ve personele yönelik yoğun talebi de beraberinde getirdiğini vurguladı. Bryant, İngiltere'nin yaz sonrası Libya'ya yönelik müdahalede yer almaya devam etmesinin, hava kuvvetlerinin gelecekteki misyonlarını tehlikeye sokabileceğini belirtti.
Daily Telegraph, NATO'nun, Mart ayından bu yana süren hava saldırılarına rağmen Kaddafi'yi iktidardan uzaklaştıramamasının, İngiltere başbakanlığı ve ordu içinde kaygıları artırdığını yazıyor.
Gazeteye göre başta bu operasyonun kısa süre içinde tamamlanması umut edilmişti.
Beşar Esad'ın konuşması ve Türkiye
Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad, dün, protesto eylemlerinin başlamasından bu yana yaptığı üçüncü "ulusa sesleniş" konuşmasında çizgisini yumuşatmadı ve protestoların bir grup sabotajcının işi olduğunu söyledi.
Times yazarlarından Ben Beeston, Beşar Esad'ın konuşmasının bölgede, özellikle Türkiye'de giderek artan tedirginliğe bir tür yanıt olduğu görüşünde.
Ankara'nın bir zamanlar Suriye'nin tek müttefikiyken şimdi en sert eleştiride bulunan ülkelerden biri olduğunu belirten yazar, Suriye'de tank ve helikopterlerin şiddetinden kaçanların Türkiye'ye sığınmasıyla olayın uluslararası bir krize dönüştüğüne dikkat çekiyor. Beeston, Ankara'nın mülteci sorunuyla başedebilmek için sınır hattında "tampon bölge" oluşturulması üzerinde düşündüğünü ve en son 1991'de Saddam Hüseyin rejiminden kaçan Peşmergeler için böyle bir önlem alındığını yazıyor. Beeston, kimilerinin bu olayı Saddam Hüseyin rejimi için sonun başlangıcı olarak yorumladıklarını aktarıyor.
Guardian'ın Orta Doğu editörü Ian Black, Beşar Esad'ın dünkü konuşmasının, içinde bulunduğu zor durumu yansıttığı, ancak Suriye için belirleyici bir an olduğu hissi vermediğini yazıyor.
ABD'nin bir süredir dilini sertleştirdiğini, komşusu hakkında beklenmedik sessizliğini bozan İsrail'in, Savunma Bakanı Ehud Barak üzerinden Esad'ın günlerinin sayılı olduğunu söylediğini yazan Black, Türkiye'nin artan öfkesinin daha da işitilir bir hal aldığı yorumunu yapıyor. Türkiye'nin Şam'dan değişim talep ederken mülteci krizini kullandığını yazarken, Türkiye'nin sınır boyunca kendi ifadesiyle bir "güvenlik bölgesi" oluşturma tehdidinde bulunduğuna dikkat çekiyor.
Black, Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Beşar Esad'ı adeta güç ve refah denince nefret simgesi haline gelen kuzeni ve ülkenin en zengin işadamı Rami Mahluf'a desteği çekmeye ikna ettiğini yazıyor ve Ankara'nın baskıcı eylemlere liderlik eden kardeşi Mahir'i de aynı şekilde saf dışı bırakması yolunda Esad'a baskı yapmış olabileceğine dikkat çekiyor.
Ancak Black'e göre bu, iktidar dengesini yanlış yorumlamak gibi görünüyor. "Esad kararlarını klanındaki adamlarıyla alıyor yoksa onları hiçe saydığı yok. Ordu ve güvenlik güçlerinin üslerine dönmesini istediği yolundaki hazırlıksız gözlemi de şahinleri dizginlediği anlamına gelmiyor."
Times yazarlarından Ben McIntyre ise Suriye'deki ayaklanmanın üstünün, geçmişte Hama kasabasında olduğu gibi kapatılamayacağını yazıyor. 1982'de Beşar Esad'ın babası Hafız Esad'ın isyanı bastırmak için kentin üstünden geçtiğini belirten yazar video paylaşım sitesi YouTube çağında, oğlunun böyle bir eylemi saklama seçeneği kalmadığını belirtiyor.
"Okyanuslar felaketin eşiğinde"
Independent gazetesi, okyanuslarda canlı yaşamının insanlık tarihinde eşi görülmemiş ölçekte tehdit altında olduğuna ilişkin rapora manşetinden yer veriyor.
Okyanusların Durumuna ilişkin Uluslararası Programın yaptığı çalışma, okyanus ve denizlerin daha önce düşünülenden çok daha kötü durumda olduğunu ortaya koyuyor.
Farklı disiplinlerden bilim adamlarının ortak çalışması, okyanus ve deniz yaşamını tehdit eden faktörlerin, daha önce hiç düşünülmeyen şekilde birlikte hareket ettiklerini gösteriyor.
Uzmanlara göre aşırı avlanma, kimyasal kirlilikle mücadele ve karbon salımlarının uzun vadeli kontrolüne ilişkin bir dizi reformun uygulanması şart.