21 Ağustos 2011 Basın Özeti
Abone olTrablus düşerken, Kaddafi ve Libya'nın geleceği. Şam'ın Türkiye'ye karşı hamlesi. Wenger üzerindeki baskı ve Manchester United'ın sahiplerinin 'milyarlık vurgun' planı.
Independent on Sunday, Libya'da isyancıların
başkent Trablus'a doğru hamlelerini manşetinden duyuruyor
okurlarına.
İsyancıların cumartesi günü ele geçirdikleri Zaviye kentinde bulunan gazetenin muhabiri Kim Sengupta, Kaddafi'nin sonunun yaklaştığını belirtirken, rejimin karşı saldırılarının ''yaşanan iç savaşın yaklaşmakta olan sonunu tersine çeviremeyeceğini'' kaydediyor.
Sengupta, isyanın başından bu yana kentlerin ardarda muhaliflerin kontrolüne geçtiğini ve Trablus'u dış dünyaya bağlayan can damarlarının kesildiğini, Kaddafi güçlerinin NATO bombardımanıyla yerle bir olduğunu aktarırken, ABD Dışişleri Bakanlığı'nın Kaddafi'nin ''günlerinin sayılı'' olduğu değerlendirmesine de yer veriyor haberinde.
Haberin kutusu olarak yayınlanan analizde ise, ''Peki Kaddafi'ye ne olacak'' sorusunun yanıtı aranıyor.
Libya'yı 42 yıldır yönetmekte olan Kaddafi'nin seçeneklerinin
sayısının pek de fazla olmadığı kaydedilen analizde, şu noktaların
altı çiziliyor:
''Amerikan NBC televizyonu, Amerikalı yetkililere atfen Kaddafi'nin ailesiyle birlikte Tunus'a gidebileceğini duyurdu. Ancak bu Kaddafi'nin yine de Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin erişebileceği bir mesafede olması anlamına gelecek. Diğer seçenekler Zimbabve veya Ekvator Ginesi. Kendisi savaşmayı da tercih edebilir, ama Trablus'ta kanın gövdeyi götüreceği tehdidiyle son dakika anlaşması da mümkün.''
Sunday Telegraph ise, ''Libya'nın geleceğini planlamanın zamanı geldi'' diyor başyazısında.
NATO bombardımanın maşlamasıyla mart ayında Kaddafi'nin bir kaç hafta içinde devrileceği tahminlerinin dile getirildiğini kaydeden gazete, o noktaya şimdi gelindiğini belirterek, ''Peki Kaddafi gittikten sonra Libya'ya ne olacak'' sorusuna yanıt arıyor:
''Şu ana kadar NATo tarafından ülkenin yeniden inşasına ilişkin bir plan açıklanmış değil. Irak'ta işgal sonrası dönemin planlanmamasının getirdiği felaketten dersler çıkarılmadığını düşünmek tahayyül bile edilemez. Kamuoyuna yansımayan hazırlıkların olduğu yönündeki güvenceleri kabul edebiliriz. NATO, Libya'nın parçalanmasına izin vermemeli. Kara operasyonunu kabul etmediğini dikkate aldığımızda, barış gücü sevketmeye de gönülsüz olacağını düşünebiliriz. Ama süre daralıyor ve İngiltere ve müttefiklerinin Libya'nın geleceği konusunda vizyonlarını ortaya koymalarının da zamanı geldi.''
Esad rejiminin Türkiye'ye karşı hamlesi
Observer'in Beyrut'taki muhabiri Martin Chulov, Suriye'nin kuzey sınırına doğru yaptığı hamleyi değerlendiren bir haber analiz kaleme almış.
Şam'ın Türkiye sınırındaki devriye görevi yapan asker sayısını arttırdığını kaydeden Observer muhabiri, bunun öfkesi giderek artan Ankara'nın Suriye sınırında bir güvenlik bölgesi oluşturması ihtimaline karşı bir uyarı olduğunu belirtiyor.
Haberde, ayrıca Esad yönetiminin ''muhaliflere karşı'' olduğu söylenen bir hamleyle kuzey bölgelerine asker sevketmesi de yine ''örtülü bir tehdit'' olarak değerlendiriliyor.
İngiliz hükümetinden bazı yetkililerin sınırı geçip Hatay'daki kamplarda bulunan Suriyelilerle görüşmek üzere geçen hafta Türkiye'ye gittiklerini kaydeden Observer muhabiri, mültecilerin bazılarının anlatımları arasında ''İranlı askerlerin de Suriye'de faaliyette oldukları'' iddiasının bulunduğunu aktarıyor.
Observer, mültecilerinin anlatımlarının Esad ve komutanlarına yönelik bir uluslararası ceza soruşturmasında kanıt oluşturmak üzere dosyalanmakta olduğunu belirtiyor. İnsan hakları ihlallerine ilişkin dosya hazırlayanlar arasında kamplarda faaliyet gösteren insan hakları grupları da var.
Gazete, Türkiye'nin Şam'a yönelik diplomatik öfkesinin İstanbul'u rejim muhalifleri için daha cazip bir yer haline getirdiğini, Şam'a karayoluyla üç saat uzakta bulunan Beyrut'un ise muhaliflerce şimdi tehlikeli olarak görüldüğünü aktarıyor.
Wenger üzerinde baskı artıyor
Gazetelerin spor sayfalarında ise, Arsenal'in cumartesi günü Liverpool karşısındaki aldığı yenilgiyle Arsene Wenger üzerinde artan baskı öne çıkıyor.
Wenger'in, yenilgiyi ''utanç verici'' ve ''deprem'' olarak nitelediğini anımsatan Observer yazarı Paul Hayward, artçı şoklar için ise, takımın önündeki fikstüre işaret ediyor.
Kuzey Londra ekibi, hafta içi Udinese'yle Şampiyonlar Ligi eleme maçına, haftasonu da Manchester United deplasmanına çıkacak.
Bütün bunların üzerine de kadro sıkıntısıyla da karşı karşıya ünlü teknik adam.
Fabregas ayrıldı, Nasri Manchester City yolunda, Frimpong da, ceza tahtasında bulunan Alex Song ve Gervinho'nun yanına katıldı. Ayrıca sakat listesi de uzun Arsenal'in.
Üstüne kötü sonuçlar ve taraftar baskısı da gelince Wenger'in istifası da konuşulmaya başlamış Observer'a göre.
Wenger ise, ''Kesinlikle hayır, bırakmayacağım'' diyor ve birlik çağrıları yapıyor.
Glazer kardeşleri milyarlık vurgunu
Sunday Times'ın manşetindeki haberlerden birinde ise, Manchester United'ın sahibi Glazer kardeşlerin ''kulüp üzerinden 2.5 milyar dolar kazanmayta hazırlandıklarına'' ilişkin bir haber var.
Kulübü borçlandırarak satın alan Glazer kardeşlerin Manchester United hisselerini Asya borsalarında satarak büyük gelir elde edebileceklerine dikkat çeken gazeteye göre, piyasaya arz işlemi sırasında yapılacak değerlemeyle kulübün değerinin 4 milyar dolara yakın olması bekleniyor.
Satılacak olan yüzde 25'lik hisse Glazerlar'a 900 milyon doların üzerinde bir nakit akışı sağlanacak.
Bu paranın bir kısmıyla borçlar ödenirken, ellerindeki yüzde 75'lik hisseyle de servetlerinin Manchester United hanesinde 3 milyar dolar yazılmış olacak.
Ancak bazı uzmanlar, geçen yıl 140 milyon dolar zarar eden kulübün piyasaya bu denli ''değerli'' bir şekilde arz edilmesini gerçekçi bulmuyor
Glazerlar, kulübü kendi ceplerinden 300 milyon sterlin, yaklaşık 500 milyon dolar harcayıp, 600 milyon sterlin, yani yaklaşık 1 milyar dolar borçlandırarak 1.5 milyar dolara satın almışlardı.