İşte 2016 yılında bilim dünyasının insanlığa armağan ettiği keşifler. 1. Albert Einstein’ın 100 yıl sonra yerçekimi dalgaları ilk kez gözlemlendi. Bilim insanları, yerçekimini ve evreni anlama yolunda muazzam bir keşif yaptıklarını açıkladı. Albert Einstein’ın kuramlarından 100 yıl sonra, onun tüm evrene yayıldığını söylediği yerçekimi dalgalarını nihayet gözlemlediler. Yerçekimi dalgalarını “görebilmenin” Büyük Patlama’dan başlayarak uzayın pek çok sırrını çözmekte faydalı olacağı ifade ediliyor. 2. Dört ışık yılı uzakta Dünya benzeri bir gezegen keşfedildi. Güneş sistemine en yakın yıldız olan Proxime Centauri’nin yörüngesinde yeni bir gezegen keşfedildi. Proxima b ismi verilen gezegen Dünya’ya sadece 4 ışık yılı uzaklıkta. Güneş sistemine en yakın yıldız olan Proxima Centauri’nin yörüngesinde bulunan yeni gezegenin Dünya boyutlarında olduğu açıklandı. 3. Tarihte ilk defa Go oyununda bir bilgisayar insanı yenmeyi başardı. Satrançtan daha karışık bulunan Go oyununun 2 bin 500 yıllık tarihinde ilk kez bir makine, bir şampiyonu yendi. 5-0’lık skorla tarihe geçen “AlphaGo” adlı program Google araştırmacılarının imzasını taşıyor. Bu galibiyet yapay zeka çalışmalarında tarihi bir dönemeç. 4. Zika virüsünün beynin düzgün şekilde gelişmesini engelleyen mikrosefaliye sebep olduğu ortaya kondu. Mikrosefali ile doğan bebekler olabilmektedir. Fakat Zika virüs hastalığı ile mikrosefali arasındaki bağlantının ispatlanması için daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır. Mikrosefali vakalarının %85’lik kısımda, çocuktan çocuğa değişiklik gösteren boyutlarda beyin hasarı gözlenmektedir. Gelişim ile ilgili gecikmeler, işitme kaybı, entelektüel defisitler görülebilmektedir. 5. Zürafaların aslında bir türünün değil, dört farklı türünün olduğu keşfedildi. Yeni yapılan araştırma, DNA’ları incelenen zürafaların “güney” (giraffa), “Masai” (tippelskirchi), “reticulata” ve “kuzey” (camelopardalis) olmak üzere dört farklı türünün olduğunu gösterdi. Zürafaların dört türünün de melez olmadığı ve milyonlarca yıldır genetik materyallerinin bozulmadığı saptanan araştırmada, bunun zürafaların ayrı türlere dönüştüğünün açık bir göstergesi olduğunu ortaya koyuldu. 6. İngiltere’de yaşayan bazı sincap türlerinin Ortaçağ’da insanlarda görülen bir cüzzam türünü taşıdığı tespit edildi. 7. Tanzanya’da 54 milyar metreküp helyum gazı rezervi olduğu keşfedildi. Büyük Rift Vadisi’nin içinde saklı, büyük miktarda helyum gazı bulunduğu bildirildi. BBC’nin haberine göre, Durham ve Oxford üniversitelerinden jeologların, yeni bir keşif metodu kullanarak ortaya çıkardığı büyük miktardaki helyum gazının, Büyük Rift Vadisi içinde saklı olduğu ortaya çıktı. 8. Yunanistan’da sadece doğal olarak oluşmuş benzer kayaçlardan oluşan su altında bir “kayıp ada şehir” bulundu. Ephorate Sualtı Eski Eser (EUA), Cenevre Üniversitesi ve İsviçre Arkeoloji Okulu’ndan arkeologlar, Yunanistan’ın Argolic Körfezi içerisindeki Khilada Koyu’nda, Tunç Çağı’na ait surlar içerisinde bir yerleşim buldu. 9. Yaklaşık 400 yıl yaşayabilen, gizemli ve yavaş hareket eden bir derin deniz köpekbalığı türü keşfedildi. Son süreçte ise University Of Copenhagen araştırmacıları, gelmiş geçmiş en uzun süre yaşayan omurgalı canlının tespitinde bulundular. Danimarkalı bilim insanları Grönland dolaylarındaki bir köpek balığının yaklaşık 400 yıldır yaşamını sürdürdüğüne yönelik bulgulara rastladıklarını belirttiler. 10. İnsanoğlu tek eşli bir yaşamı tercih etmesiyle birlikte “bakulumu” yani penis kemiğini kaybetti. Modern insan atasi durumundaki sempanzeler, 800.000 ile 1.000 000 yıl kadar önce monogamiye, yani tek eşliliğe geçti. Artık cinsel partnerini seçiminde kadında etkili rol almaya başladı. Kadının için erkek seçiminde kemikli bir penis her zaman yanıltıcı olabilirdi. Oysa sağlıklı yeni jenerasyonlar için uzun süreli erksiyonların önemi büyüktü. İşte bu aşamada kemiksiz penis populasyonda aranan bir özellik olmaya başladı. 11. Bilinen önceki sayıdan 5 milyon rakam daha uzun olan en büyük asal sayının 2 74,207,281 − 1 olduğu ispatlandı. Matematikçilerin en büyük asal sayıyı bulduğu açıklandı. ABD’li matematikçi Cooper, 22 milyon 338 bin 618 basamaktan oluşan yeni asal sayıyı, 31 gün aralıksız süren çalışmalar sonucu hesapladı. 12. Güneş sistemimizde, Dünya’dan 10 kat daha büyük ve Neptün’ün yörüngesinden 20 kat daha uzakta yer alan dokuzuncu bir gezegen olabileceği açıklandı. Brown ve çalışma arkadaşlarının The Astronomical Journal’da yeni yayımlanan çalışmaları ise, hiç şüphe yok ki, Eris’in keşfinden daha büyük heyecan yarattı. Bu çalışmada, Güneş Sistemi’nde bulunan, ‘’Planet Nine’’ olarak adlandırdıkları ve ‘’Phattie’’ takma adını taktıkları gerçek dokuzuncu gezegenin keşfedildiği öne sürülüyor. Bu gezegenin neredeyse Neptün boyutlarında olduğu düşünülüyor. 13. Dünya’nın “2016 HO3” adında ikinci bir yarı-uyduya sahip olduğu keşfedildi. 2016 HO3, Nisan ayındaki keşfinden bu yana NASA tarafından inceleniyor ve her hareketi kayıt altına alınıyor. İncelemelerin sonuçlandığını ve 2016 HO3’ün nasıl hareket ettiğini çözmeyi başardıklarını açıklayan NASA, 2016 HO3’ün bir yarı uydu olduğu sonucuna ulaştıklarını bildirdi. 14. Doksan dokuz milyon yıl önce yaşayan küçük bir dinozorun kuyruk tüyü kehribar içerisinde hiç bozulmamış halde bulundu. Çinli bilim insanı Şing Lida, pazardan aldığı kehribar taşının içindeki cisimleri inceledi. Sonucunda bunun bir dinazor tüyü olduğunu keşfetti. 15. Plüton atmosferinin önceden tahmin ettiğimizin çok ötesinde soğuk ve yoğun olduğu tespit edildi. Plüton‘daki sıcaklıkları inceleyen astronomlar, gezegenin sıcaklığının beklenenden daha düşük olduğu şüphelerini doğruladı. Gezegendeki düşük sıcaklığın, nitrojen yüklü ince atmosferi ve buzla kaplı yüzeyi arasındaki etkişleşimden kaynaklandığı sanılıyor. 16. Ve cüce gezegenin üzerindeki meşhur kalp şeklindeki bölgenin etrafında çok farklı arazi şekillerinin bulunduğu keşfedildi. NASA, New Horizons uzay aracının Plüton sisteminde elde ettiği yeni fotoğrafları sundu. Plüton’un üzerindeki kalp şeklindeki bölgeye ‘Tombaugh Regio’ adı verildi. 17. Bilim insanları Dünya’nın 3.2 ve 1.7 milyon yıl önce gerçekleşen iki süpernova patlamasından doğan kozmik ışınların bombardımanına maruz kaldığına dair kanıtlar buldu. ABD, Almanya, Avustralya, Avusturya , İsrail ve Japonya üniversitelerinden bilimcilerce Pasifik, Atlantik ve Hint Okyanusları’ndan alınan tortul örneklerine dayanan ve Nature dergisinde yayımlanan iki çalışmanın bulgularına göre Dünya, 325 ışıkyılı uzaklıkta biri 3.2 ile 1.7 milyon yıl arasında peşpeşe meydana gelmiş bir seri, öteki de yaklaşık 8 milyon yıl önce meydana gelmiş bir süpernova patlamasından kaynaklanan kozmik ışınların bombardımanına maruz kalmış. Kozmik ışınlar, genelde Süpernova patlamalarından kaynaklanan yüksek enerjili protonlar ile ağır elementlerin çekirdeklerinden oluşuyor. 18. Rosetta uzay aracından ayrılarak 67P/Churyumov–Gerasimenko kuyruklu yıldızına inen Avrupa’nın dünyayla bağı kesilen kuyruklu yıldız kaşif robotu Philae bulundu. Toz ve buzdan oluşan 67P/Churyumov-Gerasimenko kuyruklu yıldızının yörüngesindeki Rosetta keşif aracının gönderdiği fotoğraflarda Philae’nin bir tümseğin gölgesinde kaldığı anlaşılıyor. 19. 320 ışıkyılı uzakta üç güneşe sahip olan dev bir gezegen bulundu. Jüpiter’in 11 katı büyüklüğündeki HD 106906 b, dev kütlesi ve bağlı bulunduğu yıldıza olan büyük uzaklık nedeniyle gezegen oluşum teorilerini alt üst etti. 20. Ördeklerin “aynı” ve “farklı” kavramlarını ayırt edebildikleri keşfedildi. 21. Tüysüz köstebek farelerinin kansere tamamen bağışıklı olmadığı tespit edildi. Bilim insanları hiç kansere yakalanmayan tüysüz köstebek faresinin kanserli tümörlerin önlenmesinde ve tedavisinde kilit önemde olabileceğini açıklamıştı, ancak tamamen bağışıklı olmadıkları keşfedildi. 22. Su ayılarının (Tardigratların) 30 yıl donmuş halde kaldıktan sonra dahi hayatlarına devam edebildikleri ortaya çıktı. Japonya’nın Ulusal Kutup Araştırma Enstitüsü, 8 bacaklı ve segmentli yaratıkları -20 derecede 30 yıldan fazla süredir saklıyordu. Hayvanlardan ikisi, 2014 yılında çözülüp canlandırıldı. 23. Hayvanların haberleşirken kullandığı kodların bölgesel aksanlara sahip olabileceği tespit edildi. 24. Klonlanan hayvanların hayatlarını sağlıklı bir şekilde sürdürdükleri açıklandı. İngiltere’nin Nottingham Universitesi yaptığı araştırmada Dolly’nin genetik koduna sahip klon koyunlar olan Daisy, Debbie, Denise ve Dianna’nın oldukça sağlıklı olduğunu ortaya çıkardı. Bu klon koyunlarda herhangi bir erken yaşlanma belirtisine ve kronik hastalık izine rastlanmamış. 25. Londra gibi hava kirliliğinin yüksek olduğu şehirlerde bisiklet kullanmanın faydalarının, hava kirliliğinin olumsuz etkilerinden daha ağır bastığı ortaya çıkarıldı. 26. Ebeveynlere otistik çocuklarıyla etkileşime girmede yeni yolların öğretilmesinin çocuğun semptomlarının şiddetini azalttığı ortaya çıktı. 27. Küfretmek, kelime haznesinin kısıtlı olmasının bir işareti değilmiş! Küfür ve hakaret kullanımı sıklıkla kabalık ve cahillikle ilişkilendirilen bir şeydir. Ama yeni bir araştırmaya göre bu pek çok başka şeye işaret olabilir: Çok fazla küfür biliyor olmak aslında kelimeleri daha akıcı olarak kullanmakla bağlantılı olabilir. 28. Dünya nüfusunun üçte birinin yaşadıkları yerden Samanyolu’nu göremediği açıklandı. 29. Dinozorlar büyük olasılıkla is (kurum) yüzünden yok oldu. 30. Dünyanın en büyük ve en temiz elmaslarının yerkabuğunun yüzlerce kilometre altındaki sıvı metalin içinde olduğu tespit edildi. 31. Antarktika ozon tabakasının küçüldüğü keşfedildi. Bilim adamları, Antarktika üzerinde ozon tabakasındaki deliğin küçülmeye başladığını bildirdi.