2015 seçimleri sonrası Kemal Derviş ne yapacak?
Abone ol2015 genel seçimleri öncesinde CHP'ye destek vereceğini açıklayan eski bakan Kemal Derviş, tam olarak ne görev yapacak?
7 Haziran seçimleri öncesi, Ekonomiden Sorumlu eski
Devlet Bakanı ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Başkanı
Kemal Derviş, CHP'ye bir taahhüt vermiş; dışarıdan da olsa bir
destek-danışman görev alacağını söylemişti. Peki Derviş'in görev
tanımı tam olarak nasıl olacak? Derviş aktif siyasete katılacak mı?
İşte Derviş'in ağzından o sorunun cevabı...
Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar'a
konuşan Ekonomiden Sorumlu eski Devlet Bakanı ve Birleşmiş
Milletler Kalkınma Programı Başkanı Kemal Derviş, 7 Haziran
seçimleri öncesinde CHP'ye verdiği taahhüdü tekrarlayarak "Eğer
sosyal demokrat bir programı oluşturacak hükümet kurulabilirse
görev alırım." dedi.
"BU ÜLKEYE BİR KATKIDA BULUNABİLİRSEM..."
Derviş, “Siyasetin sert üslubunu, kırıcılığını sevmiyorum. Hatta
çok üzülüyorum. Ben siyasete dönmedim. Aday değilim. Ama
Türkiye'nin müthiş bir potansiyeli, dinamiği, insan enerjisi var.
Geleceği çok iyi olabilir. Yaşım ilerlemesine rağmen, bu ülkeye bir
katkıda bulunabilirsem bunu yapmak istiyorum. Dünyada 60 ülkede
çalıştım. Uluslararası ilişkilerde tecrübem var. Ailemin çoğu
burada… Partide de güçlü bir kadro var. Eğer hakikaten sosyal
demokrat programı oluşturabilecek bir hükümet kurulursa sözüm tam:
Ekonomiye yön verecek bir görevi kabul ederim” dedi.
İşte Derviş'in o açıklamalarından çarpıcı
satırlar:
CHP'nin de herkesten daha fazla özgürlükçü olması gerekir. Ben
daha 2003’te türbanlı kızların üniversiteye gidebilmesini savundum.
O zaman CHP’de azınlıktaydım. CHP 20 yıl sonra bu noktaya
geldi.
Bence CHP anadil serbestisinde olsun, Kürt kimliği konusunda olsun,
şiddet içermeyen her türlü görüşe saygı göstermeli ve farklı
görüşlerin de özgürlüğünü savunan gerçek bir ilerici sosyal
demokrat parti olmalıdır. Türkiye'de bunu umut eden geniş bir kitle
var. Ve Kılıçdaroğlu başkanlığında çok ciddi adımlar atılıyor.
Toplumun güvenmesi biraz zaman alıyor tabii... Şunu görmeliyiz:
Aidiyet siyaseti CHP’nin lehine değil; ister din aidiyeti, ister
etnik aidiyet olsun… Ama uzlaşma, sosyal demokrasinin lehine olur.
CHP'nin herkesi kucaklaması lazım. Biz, sosyal demokrasiyi, barışı
ve eşitlikçi bir devleti savunuyoruz. Piyasaya da yakınız. Ancak
piyasanın herkesin lehine işlemesi için denetlenip düzenlenmesi
lazım. Bunu yapacak olan kurumlar da siyasal değil, teknik ve özerk
olmalı. Özel girişimciler birbiriyle yarışacak, bu yarışın enerjisi
ve girişimcilikle toplum ilerleyecek ve bu herkese yararlı
olacak.
"CHP EKONOMİK ALANDA BAZEN ÇOK MUHAFAZAKAR
KALDI"
Geçmişte CHP ekonomik alanda bazen çok muhafazakar kaldı.. Atatürk
döneminde özel sektöre dayanmak mümkün değildi; ister istemez
kalkınma, devlet sektörü ile ilerledi. Sonra savaş oldu. Savaşta
büyümek zordu. Dünya harabe haline gelmişti. Türkiye bunlardan
korunuyordu. Ondan sonra CHP kimse zorlamadan demokrasiye geçti.
İşçilere haklar verildi. İsmet Paşa da hiçbir zaman özel sektör
düşmanı değildi, devlet tarafından zengin yaratma politikası
gütmedi.
Ama sonraları CHP, Boğaz köprüsü, renkli televizyon gibi bazı büyük
projelere karşı çıktı ki, ben bunu yanlış bulmuştum.
Bugün de büyük havalimanları önemli, demir yolları çok önemli... 3.
havaalanı gerekli Türkiye'ye... Ama bunu doğayı tahrip etmeden, en
doğru yere, özel çıkarların karışmadığı şekilde, bölgede yaşayan
halkın çıkarlarına uygun olarak, ihtiyaçları doğrultusunda kurmak
lazım. 'Yok olmaz' demek yetmiyor.
DERVİŞ CHP'NİN "YÜZYILIN PROJESİ"NE KATKIDA BULUNDU
MU?
Projenin ayrıntısında katkım olmadı, ama genel strateji olarak
kendine duvar koyup ardına saklanan, küreselleşmeden çekinen, bir
Türkiye yerine, küreselleşmeden payını alan bir Türkiye olmayı
savundum hep...
CHP bir ara kimlik, aidiyet siyaseti yaptı. Hiç yapmaması
gerekirdi. Aslında CHP'nin ekonomi alanında siyaset yapması, çoğu
dar gelirli, orta gelirli milletin temsilcisi olması, onların
ihtiyaçlarını gözetmesi lazımdı. Ben hep bunu önerdim. Ama CHP,
yıllarca Cumhuriyet, laiklik söylemini gerçek sosyal demokrat bir
toplum anlayışıyla birleştiremedi.
Şimdi bence bu kampanyayla aşıyor. Ve bence yanıtını da almaya
başlıyor. Tabii dar bir zaman… İnsanlar fikirlerini 5-6 haftada
değiştirmiyor. Ama olumlu tepki olduğu da belli bence... Türk
insanının işe, istihdama, eğitime, sağlığa ihtiyacı var. Bir de bu
küresel dünyada yer edinmeye... Bu proje o bakımdan önemli.
Bizim Rusya gibi, İran gibi doğal kaynaklara dayalı bir ekonomimiz
yok. Eğer yönetilebilirse uygun bir coğrafyamız var. Köprü
vaziyetindeyiz. Türkiye bunu kullanabilirse, enerjide, suda,
doğalgazda, turizmde Afrika'dan Almanya'ya, Rusya ve Çin'den Fas’a
İspanya'ya kadar giden bölgeyi birbirine bağlayan bir alt yapı
kurulup Avrasya ve Afrika bölgesinin önemli bir bölgesi olabilirse,
uçar.
DERVİŞ'İN SİYASİ TAAHHÜTÜ
Siyasetin sert üslubunu, kırıcılığını sevmiyorum. Hatta çok
üzülüyorum. Ben siyasete dönmedim. Aday değilim. Ama Türkiye'nin
müthiş bir potansiyeli, dinamiği, insan enerjisi var. Geleceği çok
iyi olabilir. Yaşım ilerlemesine rağmen, bu ülkeye bir katkıda
bulunabilirsem bunu yapmak istiyorum. Dünyada 60 ülkede çalıştım.
Uluslararası ilişkilerde tecrübem var. Ailemin çoğu burada… Partide
de güçlü bir kadro var. Eğer hakikaten sosyal demokrat programı
oluşturabilecek bir hükümet kurulursa sözüm tam: Ekonomiye yön
verecek bir görevi kabul ederim.
EKONOMİYİ DÜZENLEYECEK BİR PLANI VAR MI?
Ekonomist olarak bunu söylerken üzülüyorum ama işin asıl çözümü
siyasette... Siyaset yumuşasa, ulusal bir dayanışma, güven ortamı
yaratılabilse Türkiye uçar. Vatandaş seçimde bu “Biz uzlaşma
isteyenleri destekliyoruz” mesajı göndermeli...
Üniversitedeki görevim nedeniyle partizan gibi konuşamam. CHP'de de
bir yetkim yok. Her parti tek başına kazanmak ister elbette... CHP
kendine yüzde 35 hedefi koydu. Bence yüzde 30’a yakın bir sonuç
başarıdır. Ama şu anda Türkiye'de eksik olan şey, uzlaşma
kültürü... Bu seçimde iki şey çok önemli:
1) Bundan sonraki hükümetin koalisyon olması. Almanya'ya bakın
Hristiyan demokratlarla sosyal demokratlar anlaşma imzaladılar.
Birbirlerine girmeden idare ediyorlar. Örnek almamız lazım.
Uzlaşma, koalisyonla çok daha rahat olur.
2) HDP'nin Kürt kimliğini, şiddete başvurmadan, demokratik yoldan
savunan yaklaşımının Meclis’e taşınması... Eğer taşınmazsa, Türkiye
demokrasisi için ciddi sıkıntılar çıkar. Ben CHP'liyim ama HDP'nin
Meclis’te olması hepimiz için, barış için son derece önemli.