2014 otomotiv için zorlu geçecek
Abone olTOYOTA Türkiye CEO’su Ali Haydar Bozkurt, 2014 yılı için otomotiv sektörünü değerlendirdi.
TOYOTA Türkiye CEO’su Ali Haydar
Bozkurt, Türkiye’nin otomotiv sektöründe yıllık 1 milyon satış
rakamını yakalaması gerektiğini, bu sağlanırsa yabancı
yatırımcıların Doğu Avrupa ve Kuzey Afrika yerine Türkiye’yi tercih
edeceğini söyledi.
Bozkurt, otomotiv pazarının yıllık 1 milyon adete ulaşması için
yüzde 45’lerdeki ÖTV’nin yarıya indirilmesi yeterli olacağını
savundu.
Adana’daki Toyota bayilerini ziyaret edip, plazaların
yöneticileriyle satış ve satış sonrası hizmetlerle ilgili
toplantılar yapan Toyota Türkiye CEO’su Ali Haydar Bozkurt,
Türkiye’de otomotiv sektörünün daha da gelişmesi için düşüncelerini
paylaştı. Temsilcisi olduğu sektör açısından 2013’ü değerlendiren
Bozkurt, Türkiye’nin en önemli sorununun cari açık olduğunu, buna
ilişkin en sert önlemlerin otomotiv sektörüne yansıtıldığını, geçen
yılın son çeyreğinde alışılmadık bir yavaşlama görüldüğünü ve
pazarın 854 bin adet satış düzeyinde oluştuğunu anlattı.
’AVRUPA’DA İLK 5’E GİRERİZ’
Otomotiv sektöründeki oyuncuların Türkiye pazarında 1 milyon satış rakamına ulaşma potansiyeli olduğunu bir çok kez dile getirdiğini, hükümet yetkilileriyle bu düşüncelerin paylaşıldığını kaydeden Bozkurt, şunları söyledi:
"1 milyonun üzerine çıktığınızda Avrupa klasmanında ilk 5’e girersiniz. Bu çok önemli göstergedir. O zaman da üretimi olan markalar ilave model yatırımları düşünür. Hiç üretimi olmayan markalar da, burada üretim yapmayı gözden geçirir. Çünkü Türkiye otomotiv sektörü üretim üssü olmak için çok müsaittir. Mühendislik ve işçilik kalitemiz çok yüksek. Sürekli gelişen yan sanayimiz var. Yapılan kontrollerde otomotiv üretim kalitesi dünyada yarışır düzeyde çıkıyor. Bu şansı ıskalamamız gerekiyor. Artık Doğu Avrupa ve Kuzey Afrika ülkelerine yapılması planlanan otomotiv yatırımlarını kaçırmamamız lazım. Bunun için pazarı 1 milyonun üzerine tutmamız şart. 1 milyon hedefine ulaşmanın yolu da bugünkü tabloda vergilerin ayarlanmasıdır. En çok satılan 1600 motor otomobillerde ÖTV oranı yüzde 45 düzeyinde. Bu çok yüksek bir rakam. Sadece ÖTV’yi yarıya indirirsek, 1 milyonun üzerine çıkarız. Avrupa’daki gibi ÖTV’yi komple kaldırırsak, 1 milyon 500 binin üzerine de çıkarız. Vergi kaybını da orta ve uzun vadede satış adedinin artması, gelecek yeni yatırımlar ve yan sanayinin gelişmesiyle kat be kat çıkarırız. Burada biraz sabır gerekiyor."
’2014 OTOMOTİV İÇİN SERT
GEÇECEK’
2014’ün otomotiv sektörü açısından sert geçeceğini, bunun işaretlerinin 2013 sonunda yansıdığını kaydeden Bozkurt, Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurulu’nun tüketici kredileriyle ilgili önlemler kapsamında yüzde 30 peşinat şartı getirmesi, ÖTV’deki ve dövizdeki artışın yılın ilk çeyreğinde pazarda yüzde 30- 31 daralmaya neden olduğunu vurguladı. Bu hızla giderse otomotiv pazarının 650 bin adet satışla yılı kapatacağını öngören Bozkurt, şöyle devam etti:
"Otomotiv sektörü bu gelişmeler ışığında hazırlıklarını yaptı. Önümüzde Cumhurbaşkanlığı seçimi, gelecek sene de yapılması planlanan genel seçimler var. Genel seçimin öne alınıp, alınmayacağı konusu tartışılıyor. Her şey böyle giderse 600- 650 bin adetlik pazar tahmin ediyoruz. Bu, geçen yıla göre yüzde 25- 30 daralma demek. Sektörümüzde KOBİ klasmanında yatırımcı bayilerimiz var. Ülkemizde markaların bayi ağlarının yatırımları çok yüksek. Bayi karlılıkları son yıllarda artan rekabet koşullarıyla o kadar düştü ki, bu ekonomiyi KOBİ’ler ayakta tutar oldu. Bu nedenle bizi en çok düşündüren 600 binli rakamların kırmızıya en yakın olan turuncu alarmı göstermesidir. Çünkü 600 binle ifade edilen pazar büyüklükleri mevcut yatırımları artık kaldırmıyor. Yaşam mücadelesini sürdürebilmemiz için 800 ile 1 milyon adet arasında olmamız lazım. Ama ideali 1 milyondan başlayan rakamlara ulaşılmasıdır. O zaman daha fazla yatırımı Türkiye’ye çekebiliriz. Çünkü markalar ürettiklerinin yüzde 15- 25’ini o pazara satarsa, o ülkeye yatırım yapmayı anlamlı buluyor. 2014’ün temkinli geçilmesi gereken bir yıl olduğunu öngörüyorum. 2015’in de genel seçimlerle bağlantılı olarak içinde bulunduğumuz ekonomik atmosferden etkilenebileceğini değerlendirmek mümkün."