2012’de yaşanan çok sayıda ve etkileyici keşif var kuşkusuz. National Geographic, bir özet geçmek için 2012’de en çok okunan 10 keşif haberini sıraladı: Dev timsahtan dünya rekoru Filipinler’de bulunan ‘Lolong’, 6.17 metre uzunluğuyla Temmuz ayında Guinness Rekorlar Kitabı’na girmeyi başardı. Tuzlu suda yaşayan timsah, kayıtlara göre bugüne dek yakalanan en büyük sürüngen. Lolong, fotoğrafta tutsak düşmüş zararsız bir timsah gibi görünse de, birçok kişiye saldıran, iki kişiyi de öldürmüş bir dev. Filipinlerin Bunawan köyünde Eylül 2011’de yakalansa da, 2012’de rekorlar kitabına girmesi, Lolong’u bu yılın önemli gelişmeleri arasına soktu. Uzay’da şeker bulundu Gök bilimciler, Ağustos ayında yaptıkları keşifte, Dünya’dan 400 ışık yılı uzaklıktaki bir yıldızın etrafında şeker buldu. Şeker molekülleri, yıldızın etrafını kaplayan kozmik gaz bulutunun içinde yer alıyordu. Uzay’da şekerin bulunması, gök bilimcilere Dünya dışında yaşam bulunabileceğine dair bir ipucu verdi. Elde edilen bilgiler, yaşamın temel yapı taşları olan karbon zengni moleküllerin, bir yıldızın etrafında oluşmakta olan gezegenlerde bile bulunabileceğine işaret etti. Bilim insanları, karbon, hidrojen ve oksijenden oluşan karbonhidratları temsil eden organik moleküllere işaret etmek için de ‘şeker’ terimini kullanabiliyor. Güneş Sistemi’nde yeni bir gezegen mi? Gök bilimciler, Mayıs ayında yaptıkları açıklamada, Güneş Sistemi’nin uzak köşelerinde bir gezegen bulunuyor olabileceğine değindi. Teleskoplarla tespit edilmek adına çok uzakta olan kozmik cisim, Kuiper kuşağı cisimlerinin yörüngelerini rahatsız eden bir çekim kuvvetine sahip Brezilya’nın Rio de Janeiro kentindeki Ulusal Gözlemevi’ndeki gök bilimciler, yaptıkları olası keşif üzerinde araştırmalarını sürdürüyor. Kuiper kuşağında yer alan kozmik cisimler, Neptün’ün yörüngesinin ötesinde kalıyor. Birçoğu buzul parçacıklar olan cisimler arasında cüce gezegenler de yer alıyor. ‘Tanrı Parçacı’ğı’ bulundu mu? İsviçre’nin CERN laboratuvarlarında bulunan Büyük Hadron Çarpıştırıcısı’nda (LHC) deneyler yapan iki araştırma ekibi, Temmuz ayında yaptıkları açıklamada Tanrı Parçacı’ğı olarak bilinen ve var olduğu öne sürülen atom altı parçacık, Higgs Bozonu’nun izini bulduklarını belirtti. Bilim insanları, ‘Evet, bir parçacık’ bulduk açıklamasını yaparken, bulunan parçacığın standart fizik modelini tanımlamada en önemli eksikleri dolduracağına inanılıyor. Gizemli parçacık, evrendeki maddelerin neden kütleye sahip olduğunu ve bu şekilde gezegenlerin, galaksilerin ve canlıların nasıl var olabildiğini tanımlamada önemli rol oynayacak. Antartika’daki kayıp dünya Bilim insanları, sıcak, mineral zengini yeraltı bacalarından çıkan suların etrafında yaşayan yeni bir Yeti yengeci türü ve tuhaf canlılar keşfettiklerinde, ‘kayıp bir dünyanın’ izine rastlamış olabileceklerini düşündü. Kamera ile donatılan mini denizaltılar, neredeyse hiçbir ışığın ulaşmadığı 2.400 metre derinliklerdeki sularda renklerden arınmış canlılar buldu. Ocak ayında yapılan çalışmada, suyun derinliklerindeki bu bölge keşfedilmeyi bekleyen bir yer olarak ifade edildi. Dokuz gezegenli yıldız sistemi Gök bilimciler, Nisan ayında yaptıkları bir diğer önemli keşif açıklamasında, Dünya’dan 127 ışık yılı uzaklıktaki bir yıldızın, Güneş’ten daha fazla gezegene sahip olabileceğini belirtti. Bu bulgu, bugüne kadar en çok gezegene sahip olduğu bilinen sistemin tespit edilmesi anlamına geliyordu. Söz konusu yıldız, HD 10180, Hydrus (Küçüksuyılanı) takımyıldızında yer alıyor. Peru’da ‘yeni türler’ cenneti Bilim insanları, Eylül ayında, Peru’nun Tabaconas Namballe Ulusal Park’ında gerçekleştirilen keşifte sekiz yeni memeli türü bulduklarını açıkladı. Bir tanesi, fotoğraftaki gece maymunuydu. Meksikalı ve Perulu biyologların yaptığı keşif, 2009-2011 yıllarında gerçekleştirilen araştırmaların tümünü kapsarken, yeni türlerin bulunduğu bölge “bilinmeyen biyo-çeşitliliğe sahip bir cennet” olarak ifade edildi. Uzuvsuz amfibi hayvanlar Bu canlılar solucan veya yılan değil. Tersine, toprağın altında gezinebilen uzuvsuz amfibi (karada ve suda yaşayabilen) canlılar. Şubat ayında keşfedilen canlıların özelliği, bilime tamamen yeni olmaları. Hindistan’ın kuzeydoğusunda yumurtalarını korurken görülen amfibi hayvanlar, “caecilian” adı verilen yeni ve gizemli bir canlı sınıfının altı türünden birine ait. Maya kehaneti tersine döndü Mayaların en son ortaya çıkarılan antik mega şehirlerinden Xultun’da, arkeologlar bir Maya evinde 21 Aralık 2012’de sona eren Haab takviminden farklı, yeni bir takvim tasviri buldu. Bir kral ve yardımcılarının yer aldığı duvar resminde, Haab takvimine kıyasla farklı bir hesap yer alıyordu. 21 Aralık 2012 tarihine kıyasla, yeni takvim tarihin ‘tahmin edilemeyecek bir zamana kadar’ süreceğini belirtiyor. Maya tapınağı ortaya çıkarıldı Yaklaşık 1.600 yıl önce, Karanlık Güneş Tapınağı binlerce kilometre öteden fark edilebilen kırmızı bir nokta gibiydi. Maya Güneş Tanrısı, tapınakta kan içen bir köpekbalığı ve jaguar olarak tasvir edilmişti. Mayıs 2012’de yapılan ve yılın en önemlileri arasında olan keşif, Maya uygarlığı hakkında yeni bulgular sundu. Amerika kıtasında yer almış Aztek ve İnka uygarlıklarının aksine, Mayaların en büyük özelliği bugün modern Guatemala, Belize ve Meksika olan bölgelere, aralarında uzun mesafeler bulunan şehirler kurarak yayılmalarıydı. Gelecek, hala ortaya çıkarılmayı bekleyen birçok kent ve tapınağı saklıyor olabilir.