Başlığa bakıp yanlış anlamayın.Bu sözler bana
değil, Türkiye’nin en genç Genel Başkanı Süleyman
Soylu’ya ait.
Sayın Soylu ile İstanbul
Plaza Otel’de uzun ve keyifli bir sohbet yaptık. Aslında resmi
bir röportaj olarak başlayan
konuşmamız bir süre sonra keyifli bir sohbete dönüştü.
Konuşmalarımız içinde geçen
önemli konu başlıklarını sizlerle de paylaşmak
istiyorum.
Öncelikle şunu belirteyim
ki,Süleyman Soylu koltuğa oturmuş.Hani oturamadı,
olmadı,yapamıyor,diyenlere en güzel yanıtı ise bana kalırsa şöyle
veriyor ;
“ Ben
diyorum ki , Türkiye artık siyaset ve milliyet arasında bir güven
tazelemesi yapması lazım. Artık siyasetçilerin, güvenilir
siyasetçilerin, güvenilir siyaset mekanizması oluşturması gerekir.
Halk artık yoruldu. Kendisine söz verip de, bu sözleri tutmayan,
sürekli halk karşısında zik-zak çizen, kendinden kopuk
siyasetçilerden yoruldu. Benim için seçimin geneli, yereli yoktur.
Ben partiyi 5.4'ün altında aldığımı biliyorum , ama ben 5.4'ün çok
üzerinde bir oy alacağım .Eğer alamazsam da
bırakacağım”
Yani Soylu
29 Mart Yerel Seçim takvimini kendisine hedef
seçmiş.
29 Mart seçimlerinden son
derece umutlu olan Soylu’nun her şeyden önce
hedefini belirlemiş olması büyük bir adım. Soylu konuşmasına şöyle
devam etti;
“ Türkiye'nin yeni hedeflere ihtiyacı vardır. Biz bu Türkiye'yi
yeni hedeflere koyarız. Türkiye'nin yeni zenginliklere ihtiyacı
vardır. Biz bu Türkiye'yi yeni zenginliklere koyarız. Bunu biz
başarırız, biz bunu yapabiliriz. Biz bunu dün gerçekleştirdik.
Türkiye'nin hayal etmediği bir anlayışla
gerçekleştirdik.
Bu millet siyasetten güven beklemektedir. Bu
millet siyasetten vizyon beklemektedir. Bu projelerimizi
hazırlıyoruz. Türkiye'nin insanlarını yalnız bırakmayan, onunla
beraber başını kaldırabilecek bir milleti ve bir ülkeyi top yekün,
yeniden inşa ederiz. Bütün bunlardan Türkiye'yi çıkarabilme şansına
sahibiz. Türkiye kuvvetli bir ülke olmalıdır. İnanın bütün Avrupa
coğrafyası, Türkiye'ye bakmaktadır. Yani Türkiye kendi köprüsünü
oluşturabilme şansına sahip bir ülke konumundadır. Türkiye bunun
farkında olmalıdır ama Türkiye kendi içerisindeki son altı yıldır,
son on yıldır yaşamış olduğu iktidar kavgasından dolayı enerjisini
boşa harcamakta ve çatışma kültürü Türkiye'yi rekabet ettiği
ülkelerden geri düşürmektedir.
Bunları tamamını iten bir siyaset anlayışını
ortaya koymalıyız ve bugün Türkiye'nin bu sistemi, bu siyasal
sistem, bu çarpıklık, Türkiye'yi taşımamaktadır. Yeni bir hukuk
sistemine, yeni bir adalet anlayışına, yeni bir sosyal güvenlik
anlayışına talibiz, yeni bir eğitim anlaşımına talibiz. Bıktı
insanlar artık. Çocuklarının hangi eğitim müfredatı içerisinde,
eğitim anlayışı ile karşı karşıya olduğunu bilmiyor. Daha geçen
günlerde 25bin, 30bin kadar eczacı Ankara'da protesto yaptı. AKP,
Türkiye'nin vizyonunu tüketmiştir, AKP, Türkiye'nin yarınlarındaki
heyecanını ortadan kaldırmıştır. Oysa bu coğrafyanın kalbi
Türkiye'dir. Türkiye bugün bunun farkındadır ama Türkiye'yi
yönetenler bunun farkında değildir. Biz bu anlayışla beraber, hem
kendi insanımıza bunu vermeye çalışıyoruz. Hem de Türkiye'nin en
büyük siyasi geleneği olan DP'yi, yeni bir Türkiye'ye, yeni bir
siyaset anlayışıyla, yeni bir parti anlayışıyla bütünleştirmeye
çalışıyoruz. Yepyeni bir parti anlayışıyla. 29 Mart'ta bu temiz
, dürüst, adalet anlayışını kendi içine sığdıran siyasete,
özgürlüklerden korkmayan, siyasetten korkmayan, demokrasiden
korkmayan, hürriyetten korkmayan ama üretim siyasetine, gelecek
siyasetine, hizmet siyasetine prim vereceğini ve onu tekrar Türk
siyasi hayatı içerisinde güçlü hale getireceğine
inanıyoruz.”
Soylu’ya 29 Mart’tan beklediği sonucunu aldığı takdirde
kendine koyduğu hedefi sorduğumda aldığım yanıt şu oldu
;
“ 2010'dur.
29 Mart ‘ta bütün denklemlerin
alt-üst olacağı bir seçim sonucu ortaya koyacağım. 29 Mart’ta yeni
bir devir kapanmakla beraber çok yeni bir devir açılacaktır.
Türkiye’nin en genç Başbakanı olacağım”
İnsanın
hedeflerinin olması kadar, hedeflerini gerçekleştiremezse ne
yapacağını bilmesi ve bunu halkla paylaşması son derece olgun bir
davranış.
Diyorum ya,
Süleyman Soylu yavaş yavaş olmuş….
Eğer halk 29
Mart’ta Soylu’nun yüzünü kara çıkarmaz ise umut edelim ki 2010
hedefine de ulaşsın…