2005 Dünya Nüfusu Raporu açıklandı
Abone olBirleşmiş Milletler tarafından hazırlanan 2005 yılına ilişkin Dünya Nüfus Raporu'nda, dünya liderlerine, cinsiyet ayrımcılığına son verilmesi için acil önlem çağrısı yapıldı.
Birleşmiş Milletler tarafından hazırlanan 2005 yılına ilişkin
Dünya Nüfus Raporu'nda, dünya liderlerine, cinsiyet ayrımcılığına
son verilmesi için acil önlem çağrısı yapıldı ve bunun fakirliği
tarihe gömmenin tek yolu olduğu bildirildi. 1978 yılından bu yana
her yıl yayımlanan ve bu yıl ''Eşitlik Vaadi'' başlığı kullanılan
raporda, 2000 yılı milenyum zirvesinde kadınlara ve gençlere
fakirliğin üstesinden gelineceğine dair verilen sözlerin tutulması
çağrısında bulunuldu. Dünya nüfusunun çoğunluğunu oluşturan kadın
ve gençlere verilen sözlerin tutulmasının ''uzun vadeli kalkınmanın
ateşleyicisi'' olacağına dikkat çekilen raporda, ''Başarısız
olunması halinde, fakirliğin gelecek nesillerin de sorunu olacağı''
vurgulandı. Raporun açıklandığı basın toplantısında konuşan BM
Nüfus Fonu (UNFPA) icra direktörü Thoraya Ahmed Obaid, dünya
liderlerinin cinsiyet ayrımcılığını tarihe gömmeden, fakirliği
tarihe gömemeyeceklerini vurguladı ve ''Kadına ve genç kızlara
yönelik şiddeti engellemeden fakirliğin sonunun geldiğini görmemiz
imkansız. Kadınların tümüyle sosyal, kültürel, ekonomik ve politik
haklarını ellerine aldıklarını görmeden de fakirlik sona
erdirilemez'' dedi. AYRIMCILIĞIN ANNE VE ÇOCUK SAĞLIĞI ÜZERİNDEKİ
ETKİSİ Birleşmiş Milletler'in 60. yılına rastlayan 2005 raporunda,
kadına ve erkeğe eşit yatırım yapmanın ekonomik olduğu kadar sosyal
açıdan da anlamlı ve gerekli olduğuna dikkat çekilirken,
ayrımcılığın, üretimi olumsuz etkilediği ve sağlık harcamalarını da
artırdığı bildirildi. Bunun yanı sıra ayrımcılığın anne ve çocuk
ölümlerini artırdığına dikkat çeken BM raportörleri, ''Ayrımcılık
dünyanın her yerinde fakirliğin azaltılması çabalarını baltalıyor''
ifadesini kullandı. Bütün dünyada, HIV-AIDS de dahil bulaşıcı
hastalıkların hala 15-44 yaş grubundaki kadınlar arasında başlıca
ölüm sebebi olduğuna da dikkat çekilen raporda, her yıl bütün
dünyada 529 bin kadının da önlenebilir olduğu halde hamilelikle
bağlantılı komplikasyonlar yüzünden yaşamını yitirdiklerine işaret
edildi. Kadınların modern doğum kontrol yöntemlerine ulaşamamaları
yüzünden, gelişmekte olan ülkelerde her yıl 76 milyon kadının
istenmeyen gebeliklerle karşı karşıya kaldığına işaret edilen
raporda, her yıl 19 milyon kadının da yetersiz şartlarda
hamileliklerine son vermeye çalıştıkları vurgulandı. Raporda, bu
operasyonların sonucunda pek çok kadının hayatını kaybettiği ya da
sakat kaldığı kaydedildi. ŞİDDET En sistematik insan hakları ihlali
sayılan şiddet ile hala milyonlarca kadın ve kız çocuğunun terörize
edilmekte olduğuna da işaret edilen raporda, bu konuda coğrafi,
etnik ya da sosyoekonomik bir ayrım da yapılamadığı, söz konusu
olumsuzluğun bütün dünyada var olduğu bildirildi. Dünya çapında,
her üç kadından birinin fiziksel, cinsel ya da diğer tacizler
altında bulunduğuna işaret edilen raporda, bu şiddetin çoğu kez bir
aile üyesinden geldiği belirtildi. Buluğ çağındaki genç kızların
özellikle tehdide daha açık olduklarına da işaret edilen raporda,
bütün dünyadaki cinsel tacizlerin yüzde 50'sinin 15 yaş ve
altındaki kızlara yönelik olduğu kaydedildi. Bu durumda kurbana çok
az yardım yapılabildiğine ya da hiç yardım edilemediğine işaret
edilen raporda, olayın sorumlusunun adalete teslim edilmesinde de
yetersiz kalındığı vurgulandı. Bütün dünyadaki parlamentolarda
sandalyelerin sadece yüzde 16'sının kadınlara ait olduğuna işaret
edilen raporda, 1990 yılından bu yana bu oranda sadece yüzde 4'lük
artış sağlanabildiği ifade edildi. Bu alandaki en büyük
sıçramaların gelişmekte olan ülkelerde kaydedildiğine dikkat
çekilen raporda, Ruanda'nın, parlamentosunda en çok kadın bulunan
İsveç'i bu alanda geçtiği hatırlatıldı.