2004'te tıp dünyası ne yaptı?

Amerikan Time dergisi, 2004'ün sonlarına yaklaşırken, bu yıl içinde tıp alanında yaşanan gelişmeleri ve elde edilen verileri derledi Aids: Batı'da 20 yıl önce türeyen hastalık ilk başlarda özellikle eşcinsel erkekler arasında yayılıyordu. Bugünse BM raporlarına göre 39.4 milyon AIDS'linin yarısı erkek, yarısı ise kadın. Hastalık Asya ve Doğu Avrupa'nın içlerine doğru daha fazla yayıldı; dünyada her bölgede yeni vakalar kaydedildi. AİDS'in pençesindeki Afrika'da yeni AİDS vakalarının yarısı, anne sütünden çocuğa HIV bulaşması sonucu gerçekleşti. Alkol: Alkolün pençesindeki milyonlarca kişi için Campral adlı ilaç umut oldu. ABD Gıda ve İlaç Dairesi'nin son 10 yıl içinde alkolizm tedavisi için onay verdiği ilk ilaç Campral oldu. Bağımlılık tedavisinin bir parçası olarak alınan bu ilaç, alkol tüketimini engelliyor. Daha önce içmeyi bırakmış kişilerin yüzde 16'sı ila yüzde 38'si, 4 ay boyunca alkol almadan durmayı başardı. Antidepresanlar: Depresyon tedavisinde kullanılan ilaçlar bu yıl başında çok daha fazla haber oldu. Yapılan son araştırmalar, bu ilaçları kullanan çocuklarda intihar eğilimini yaklaşık yüzde 4 oranında artırdığını gösterdi. İngiltere birçok antidepresanın çocuk ve ergenlik çağındakilere verilmesini yasaklarken, ABD'de 32 antidepresan ilacın, kutuya sert uyarılar yapıştırılarak satılmasına karar verdi. Alerjik: Her zaman tam tersi düşünülse de bilim adamları, çocukları alerjinin kaynağına maruz bırakmanın alerjiyi önlemede en iyi yol olduğunu keşfetti. Danimarkalı uzmanlar, küçüklüklerinde ne kadar evcil hayvan beslerse çocukların ileride o kadar az alerjiye yakalanacağını söyledi. Meme Kanseri: Genetik yollardan yakalandığı sanılan meme kanserinde kişinin yedikleri ve kullandığı ilaçların da rol oynadığı ortaya çıktı. ABD'li bilim adamları tarafından yapılan araştırmada, 3 ay boyunca, haftada en az 4 kez aspirin almanın meme kanseri riskini yüzde 30 azalttığını gösterdi. Ancak bilim adamları yine de bu konuda temkinli açıklamalar yapıyor. Kafein: ABD'de 18 yıl boyunca yapılan bir araştırma, günde en az 6 bardak kahve içen erkeklerde 2'nci tip diyabet riskinin yüzde 50; kadınlarda ise yüzde 30 azaldığını gösterdi. Kahvenin diyabet riskini düşürdüğü doğrudan kanıtlanamasa da kafeinin, vücudun şekeri işleme sürecini etkilediği biliniyor. Diyet: Bolca meyve, sebze, kabuklu yemiş, çekirdek ve tahıl tüketimine izin verilen ancak kırmızı etin kısıtlanması gerektiği, tereyağı yerine de bitkisel yağların kullanıldığı Akdeniz diyetinin daha uzun yaşam sağladığı belirtildi. 11 Avrupa ülkesinde yaşayan toplam 2 bin 339 kişi üzerinde yapılan araştırmada, bu şekilde beslenenlerin, daha önceden belirlenmiş 10 yıllık bir dilim içinde ölme risklerini yüzde 23 azalttığını ortaya koydu.