20 soruda kadınların yasal hakları TIKLA
Abone ol20 maddede kadınların toplumsal yaşamda ve özellikle aile hayatında karşısına çıkan sorunlarla nasıl başa çıkabilecekleri konusunda yasal hakları...
İSTANBUL Kemerburgaz Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Dekanı Prof. Dr. Şükran Şıpka, kadınların, kadın olarak, insan
olarak, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak hakları olduğunu
belirterek, 20 maddede 'Kadın Hakları'nı açıkladı.
Prof. Dr. Şıpka, “Aslında tam olarak yeterli olmasa da
Anayasal ve yasal olarak kadınlarımızı koruyan birçok düzenlemeye
sahibiz. Önemli olan, mevcut bu haklarınızı kullanmanız ve toplum
içerisinde sesinizi çıkarmaktan ve yasal yollara başvurmaktan
çekinmemenizdir” şeklinde konuştu.
Şükran Şıpka kadınların toplumsal yaşamda ve özellikle aile
yaşamındaki sorunlar karşısında sahip olduğu 20 yasal hakkı
anlattı.
1-Eş ya da çocuklara yönelik şiddet suç mudur?
Türk Ceza Kanunu, eşe ya da çocuklara yönelik fiziksel şiddeti,
vücut dokunulmazlığına karşı suçlar olarak niteliyor. Aile
bireylerinden biri olmak, diğerinin şiddet göstermesine haklılık
kazandırmaz. Aksine Türk Ceza Kanunu, şiddet fiillerinin aile
bireylerine karşı işlenmesini cezayı ağırlaştıran bir sebep olarak
kabul ediyor. Şiddet fiilinin ağırlığına göre sıralamak gerekirse,
Türk Ceza Kanunu'nun 82. maddesine göre eşe veya çocuklara karşı
kasten öldürme fiili işlenirse fail ağırlaştırılmış müebbet hapis
cezası ile cezalandırılır.
2- Aile içinde gördüğünüz kötü muamele veya şiddete
karşı ne yapabilirsiniz?
6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine
Dair Kanun'a göre; şiddete maruz kalan veya kalma tehlikesi bulunan
ya da şiddetten etkilenen veya etkilenme tehlikesi bulunan kişi, en
yakın polis merkezine, jandarma karakoluna, Cumhuriyet
Savcılığı'na, Aile Mahkemesi Hâkimliği'ne, Kaymakamlığa veya
Valiliğe başvurmalıdır. Ayrıca, şiddet veya şiddet uygulanma
tehlikesinin varlığı halinde herkes bu durumu resmi makam veya
mercilere ihbar edebilir.
3- Cinsel saldırıya uğramak nedir ve eşin cinsel
saldırısı da cezalandırılır mı?
Cinsel saldırı eyleminin eşten gelmesi onun ceza almasını
engellememektedir. Türk Ceza Kanunu'nun 102. maddesi cinsel saldırı
eyleminin evlilik birliği içinde gerçekleşmesi halini, şikayete
bağlı bir suç olarak kabul etmektedir. Bu durumlarda kadınlar
susmamalı ve eşlerinden gelen kabul edilemez derecede cinsel
saldırıları da mahkemeye taşımalıdırlar.
4- Cinsel tacize uğruyorsanız, özellikle bu taciz iş
yerinizde gerçekleşiyorsa ne yapmalısınız?
Türk Ceza Kanunu, işyerinde cinsel taciz eylemini, bu eylemin,
nitelikli hali olarak tanımlamıştır. Kanun, çalışma yaşamı içinde
bulunan bir kişinin, işyerinde, hiyerarşi ve hizmet ilişkisinin
yarattığı güçten ya da aynı iş yerinde çalışmanın sağladığı
kolaylıktan yararlanarak, diğer çalışana cinsel tacizde bulunması
halinde verilecek cezanın yarı oranında artırılacağını
belirtmektedir. (TCK:105/2)
5- Çocuğunuz cinsel istismara uğramışsa?
Cinsel istismarın, on beş yaşını tamamlamamış ya da on beş yaşından
yukarı olsa da uğradığı saldırının anlam ve sonuçlarını algılama
yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı cebir veya tehdit
kullanmak suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda da ceza yarı
oranında artırılır. (TCK:103/1)
Cinsel istismarın, üstsoy, ikinci veya üçüncü derecede kan veya
kayın hısmı, üvey baba, evlat edinen, vasi, eğitici, öğretici,
bakıcı, sağlık hizmeti veren veya koruma ve gözetim yükümlülüğü
bulunan diğer kişiler tarafından ya da hizmet ilişkisinin sağladığı
nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle gerçekleştirilmesi halinde de
verilecek ceza, yarı oranında artırılır. (TCK:103/3)
15-18 yaş arasındaki çocuklarla zor kullanmadan, yani cebir, tehdit
ve hile olmaksızın, cinsel ilişkide bulunan kişi de şikayet
edilmesi halinde cezalandırmaya tabi tutulur. (TCK:104)
6- Tecavüzcü, mağdurla evlenerek cezadan kurtulabilir
mi?
Tecavüzcünün mağdurla evlenerek cezadan kurtulması bugün artık Türk
hukukunda yer almayan, geçmişte kalmış bir uygulama. 2005 yılında
yürürlüğe giren Türk Ceza Kanunu ile bu uygulama yürürlükten
kaldırıldı. Bu nedenle, tecavüzcü ile mağdur arasından sonradan bir
evlilik ilişkisi kurulmuş olsa bile, fail yine de
cezalandırılmaktan kurtulamaz.
7- Bekaret kontrolü yasal mıdır?
Yetkili hâkim ve savcı kararı olmaksızın, kişiyi genital muayeneye
gönderen veya bu muayeneyi böyle bir karar olmaksızın yapan kişi
cezalandırılır (TCK md. 287). Bu nedenle kanunda belirlenen yetkili
hâkim ve savcı dışında kalan, sözgelimi okul veya yurt müdürü gibi
kişiler tarafından böyle bir fiilin işlenmesi halinde, bu kişiler
cezalandırılır. Ancak, bulaşıcı hastalıklar nedeniyle kamu
sağlığını korumak amacı ile kanun ve tüzüklerde öngörülen hükümlere
uygun olarak yapılan muayeneler için bu madde hükmü uygulanmaz. Bu
düzenlemede eksik olan yan, bu tür muayeneler için mağdurun
rızasının aranmamış olmasıdır.
8-İstemediğiniz bir evliliğe zorlanabilir
misiniz?
1 Ocak 2002 yılında yürürlüğe giren, 4721 sayılı Türk Medeni
Kanunu’na göre; hiç kimse zorla evlendirilemez. 17 yaşını doldurmuş
olsa da kişi 18 yaşına kadar kanun önünde küçük sayılır. Kişi küçük
de olsa öncelikle kendi izni alınır. Evlenmek istemeyen kişi,
zorlandığı durumda savcılığa suç duyurusunda bulunabilir. Ayrıca
zorla evlendirilen kişi Türk Medeni Kanunu'nun 149, 150 veya 151.
maddelerine dayanarak evliliğin iptali davası açabilir. 152.
maddeye göre bu dava, öğrenmeden itibaren 6 ay ve evlenme
tarihinden itibaren en geç 5 yıl içinde açılmalıdır.
9- Resmi nikah olmaksızın dinsel törenle evlenmenin
sonuçları nelerdir?
Türk Ceza Kanunu'nun 230. Maddesine göre, aralarında evlenme akdi
ya da resmi nikah olmaksızın dini nikah yaptıranlar ve yapanlar
hakkında hapis cezası söz konusu olur. Bu durumdaki kişiler resmi
nikah yaparlarsa kamu davası ve hükmedilen ceza ortadan kalkar.
Ayrıca resmi nikah olmaksızın dini törenle evlenenler, eşlerinden
kalan mirasta pay sahibi olamayacakları gibi, fiili birlikteliğin
sona ermesi halinde evliliğin sona ermesi hükümlerinden de
yararlanamazlar.
10- Evlilik birliği içerisinde haklarınız ve
görevleriniz nelerdir?
Her şeyden önce evlilik birliği içerisinde eşinizle eşit haklara
sahipsiniz. Medeni Kanun'un 186. maddesi uyarınca eşler evlilik
birliğini birlikte yönetirler. Artık aile reisliği kavramı Medeni
Kanun'dan çıkarılmış bulunuyor. Eşler birliğin giderlerine güçleri
oranında emek ve mal varlıkları ile katılırlar. Çalışıyor olmasanız
bile ev içindeki emeğiniz aile geçimine katkı olarak
değerlendirilir.
Evlilik içerisinde verilecek kararlarda eşinizle eşit oy hakkına
sahipsiniz. Bu nedenle çocuklarla ilgili olarak verilecek
kararlarda da eşlerin ortak hareket etmesi gerekiyor. Eğer velayeti
kullanırken eşler arasında anlaşmazlık çıkarsa, anlaşmazlığın
çözümü konusunda Aile Mahkemesi'ne başvurabilirsiniz. Eşler ailenin
oturacağı konutu tek başına seçme hakkına sahip değildir. Eşler
oturacakları konutu birlikte seçerler. Eşlerden biri, diğer eşin
açık rızası bulunmadıkça aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini
feshedemez, aile konutunu satamaz veya üzerine ipotek
koyduramaz.(MK. 194. madde) Eğer oturduğunuz ev eşinizin adına
kayıtlı ise ve satılmasını istemiyorsanız, tapu kütüğüne aile
konutu şerhi koydurtarak evin satışını engelleyebilirsiniz. Bu
şerh, ilgili tapu müdürlüğüne yapacağınız yazılı başvuru (dilekçe)
ile konulabileceği gibi, Aile Mahkemesine yapacağınız başvuru
sonucunda, mahkemece de konulabilir.
11- Evlenmeden önceki soyadınızı evlendikten sonra da
kullanabilir misiniz?
Türk Medeni Kanunu'nun 187. maddesine göre, kadın, evlenmekle
kocasının soyadını alır; ancak evlendirme memuruna veya daha sonra
nüfus idaresine yapacağı yazılı başvuruyla kocasının soyadı önünde
önceki soyadını da kullanabilir. Evlenirken bu hakkını kullanmayan
kadın, daha sonra her zaman bu işlemi yaptırtabilir.
12- Eşiniz çalışmanızı engelleyebilir mi?
Yeni Medeni Kanun'un 192. maddesine göre; "Eşlerden her biri meslek
veya iş seçiminde diğerinin iznini almak zorunda değildir. Ancak
meslek ve iş seçiminde ve bunların yürütülmesinde evlilik
birliğinin huzur ve yararı göz önünde tutulur." Yani, çalışmak
isteyen kadın, kocasından izin almak zorunda değildir. Ancak
çalıştığı işin niteliği, çalışma saatleri, çalışma yeri gibi bazı
nedenler, evlilik içinde tartışmalara sebep oluyorsa ve objektif
olarak evlilik birliğini sarsıcı nitelikte görülebilirse, bu durum
kadın eş aleyhine sonuçlar doğurabilir.
13- Eşiniz, Aile Hukuku’ndan kaynaklanan
yükümlülüklerini yerine getirmiyorsa ne
yapabilirsiniz?
Medeni Kanun'un 195. maddesi uyarınca evlilik birliğinden doğan
yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik birliğine ilişkin
önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi halinde, eşler ayrı ayrı
veya birlikte hâkimin (Aile Mahkemesi) müdahalesini isteyebilirler.
Hâkim, eşleri yükümlülükleri konusunda uyarır; onları uzlaştırmaya
çalışır ve eşlerin ortak rızası ile uzman kişilerin yardımını
isteyebilir. Hâkim, gerektiği takdirde eşlerden birinin istemi
üzerine Kanunda öngörülen önlemleri alır. Aile bireylerinin
karşılıklı olarak bakım, eğitim, destek olma yükümlülükleri
bulunmaktadır. Bu yükümlülüğü yerine getirmeyenler şikayet üzerine
1 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılırlar. Ayrıca yukarıda
belirtildiği gibi eşin yükümlülüklerini yerine getirmesini sağlamak
üzere, Aile Mahkemesine başvurarak tasarruf yetkisi de
sınırlanabilir.
14- Ailenizin ekonomik varlığını tehlikeye düşürecek
işlemlere karşı önlem alabilir misiniz?
Ailenin ekonomik varlığının korunması veya evlilik birliğinden
doğan mali yükümlülüğün yerine getirilmesini sağlamak üzere
eşinizin malları üzerindeki tasarruf yetkisinin sınırlandırılması
için Aile Mahkemesine başvurabilirsiniz (MK.m.199). Örneğin,
sürekli kumar oynayan ve evine bakmayan, mallarını satarak dışarıda
tüketen, başkalarına yediren, ya da başkaları lehine kefil olup
borçlanan eşinize karşı böyle bir dava açarak, Aile Mahkemesinden
tedbir talep edebilirsiniz. Bu durumda eşiniz, sizin onayınız
olmadan, malları üzerinde tasarruf edemez, onları satamaz,
tüketemez.
15- Boşanma sebepleri nelerdir?
Eşlerin ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek
derecede evlilik temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri
boşanma davası açabilir. Medeni Kanun’un 166. maddesinde bu boşanma
nedeni “Evlilik birliğinin sarsılması” olarak tanımlanmıştır. Bu,
halk arasında “şiddetli geçimsizlik“ olarak bilinen, genel boşanma
sebebidir. Bunun dışında Medeni Kanun’da özel boşanma sebepleri
sayılmıştır: Zina, Hayata Kast (öldürmeye teşebbüs etme), Pek Kötü
veya Onur Kırıcı Davranış (şiddet uygulama, ağır hakaret vb.), Suç
İşleme ve Haysiyetsiz Hayat Sürme (örneğin yüz kızartıcı bir suç
işleme, cinsel sapkınlıklar, ayyaşlık, kumar bağımlılığı vb.), Terk
(bir eşin haklı bir sebep olmaksızın ortak konutu terk etmesi) ve
Akıl Hastalığı (her akıl hastalığı değil, evlenmesinde sakınca olan
akıl hastalıkları) özel boşanma sebepleridir.
16- Boşanmanın mali sonuçları nelerdir?
Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, boşanmada daha fazla
kusurlu olmamak şartıyla geçimi için diğer taraftan yoksulluk
nafakası talep edebilir. Ayrıca şartları gerçekleşmişse, boşanmada
kusurlu olan taraftan maddi ve manevi tazminat istenmesi de söz
konusu olabilir. Bunun yanı sıra velayet kendisine verilmeyen eş,
çocuğun bakım ve eğitim masraflarına da katılmak zorundadır. Buna
da iştirak nafakası denir. Ayrıca boşanma sonucunda, eşler farklı
bir mal rejimi kabul etmemişlerse, edinilmiş mallara katılma
rejiminin tasfiyesi de -aşağıda belirtileceği gibi-
istenebilecektir.
17- Evlilikte mal rejimi (evlilik mallarının paylaşımı)
nasıldır?
Yeni Medeni Kanun'un 1 Ocak 2002'de yürürlüğe girdiği tarihten
itibaren yasal mal rejimi, “edinilmiş mallara katılma” rejimidir.
Eşler noterde yapacakları bir sözleşme ile ya da evlenme başvurusu
sırasında tarafların yapacakları yazılı bir bildirimle farklı bir
mal rejimi kabul edebilirler. Bu nedenle evlenme başvurusu yaparken
kadının neye imza attığını bilmesi çok önemlidir. Ancak
seçilebilecek olan mal rejimi, kanunda belirtilenlerle sınırlıdır.
Bunlar; Mal Ayrılığı, Paylaşmalı Mal Ayrılığı ve Mal Ortaklığıdır.
Eğer eşler bu rejimlerden birini seçmemişse, yasal mal rejimi
sayılan “Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi”ne tabidirler.
18- Boşanma sonucunda çocuk üzerindeki velayet hakkı ne
olacaktır?
Boşanma davası devam ederken hâkim, hangi tarafın çocuğa daha iyi
bakabileceğine inanıyorsa velayeti ona verir. Boşanma kararı ile
birlikte, velayet hakkına sahip olmayan tarafla çocuğun ilişkisinin
nasıl olacağına da tarafların anlaşamaması halinde, hâkim karar
verecektir. Ancak ülkemizde daha çok, velayet hakkı anneye
verilmektedir. Özellikle ana bakımına muhtaç olan çocuklar anne
yanında bırakılmakta, baba ile çocuk arasında kişisel görüşme hakkı
da yine hâkim kararı ile belirlenmektedir. Çalışan anne söz konusu
olduğunda, genellikle babaya 15 günde bir hafta sonu görüşme hakkı
tanınmaktadır. Birden fazla çocuk söz konusu ise, Yargıtay’ın
kararları gereğince, mümkün oldukça kardeşler birbirinden ayrılamaz
ve velayetleri birlikte anneye veya babaya verilir. Mahkeme
velayeti düzenlerken, ayırt etme gücüne sahip olan çocukların
(genellikle 11 yaş sonrası) görüşünü almak zorundadır.
19- Boşanan kadın eski eşinin soyadını kullanmaya devam
edebilir mi?
Boşanma halinde kadın, eşinin soyadını kaybeder ve evlenmeden
önceki soyadını yeniden alır. Bu durumda resmi kimliklerini yeni
soyadına göre yenilemesi gerekir. Eğer kadın evlenmeden önce dul
idiyse hâkimden bekarlık soyadını taşımasına izin verilmesini
isteyebilir. Kadının boşandığı kocasının soyadını kullanmakta haklı
menfaati bulunduğu ve bunun kocaya bir zarar vermeyeceği
ispatlanırsa, istemi üzerine hâkim, boşandığı kocasının soyadını
taşımasına izin verir. Boşanma davası esnasında bu talep edilmese
bile, boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren 1 yıl içinde aynı
mahkemeden boşandığı eşinin soyadını kullanmasına izin
istenebilir.
20- Kadının yeniden evlenmek için bekleme süresi
nedir?
Kadın, önceki evliliğinin ölüm, iptal ve boşanma nedeniyle sona
ermesinden başlayarak 300 gün geçmedikçe yeniden evlenemez. Bu
düzenleme ile azami hamilelik süresinin geçirilmesi ve böylelikle
doğacak çocuğun soy bağının karışmaması hedefleniyor. Ancak, bu
bekleme süresinden önce evlenmek isteyen kadın, Aile Mahkemesine
bir dilekçe ile başvurarak önceki evliliğinden hamile olmadığının
tespitini ve evliliğine izin verilmesini isteyebilir.