20 Ocak 2011 Basın Özeti
Abone olLondra'nın ultra zenginleri, gençlerde işsizlik rekor seviyede, İngiltere'de İslam korkusu, İngiltere sağlık hizmetlerinde reformun anlamı, Bin Ali'nin milyonları nerede?, kokalı içeceklere yeniden merhaba.
İngiltere gazetelerinin pek çoğunda işsizlik oranlarına ilişkin haberler öne çıkıyor.
Daily Telegraph gazetesi, gençler arasında işsizlik rekor seviyelerde diye yazıyor.
Ulusal İstatistik Bürosu'nun verilerine göre 25 yaşın altındaki her beş gençten biri işsiz. Bu bir milyon gencin işsiz olduğu anlamına geliyor. İşsizliğin 'bütün bir nesli kurutacağı' uyarıları yapılıyor.
Veriler, İngiltere'de işsiz sayısının bir önceki çeyreğe göre 49 bin kişi artarak iki buçuk milyona ulaştığı bir sırada açıklandı. Daily Telegraph bunun, özel sektörün, tazminat verilerek emekli edilen ya da işine son verilen çalışanların yerine, yeterli istihdam yaratmakta zorlandığına bir işaret olduğunu söylüyor.
Gazetelerin pek çoğunda, işsizliğin gelip dayandığı bu tablo karşısında bankacılık sektöründekilerin hala en yüksek maaşları alıyor olmalarına tepki büyük. Guardian gazetesi İngiltere'nin gençleri iş bulmak için mücadele ededursun, Goldman Sachs çalışanlarına maaş ve ikramiye olarak toplam 10 milyar sterlin ödedi diye yazıyor.
Ultra zenginler ve Hyde Park
Times gazetesi, Goldman Sachs gelirlerinin ve karının düştüğü bir yıl geçirdi ama nasılsa Amerikan yatırım bankacılığı devinde çalışanların ortalama maaşı 430 bin Amerikan dolarını buluyor, demiş.
Times manşetten yer verdiği haberinde, İngiltere'de konut piyasası kan ağlarken, başkentin seçkin semtlerinde ultra zenginler için emlak patlaması yaşanıyor yorumunu yapıyor. Bu yorumun sebebi ise Londra'nın meşhur parklarından Hyde Park'a nazır 1 milyar sterlinlik bir apartman dairesinin açılmış olması.
Harrods mağazalarına iki adım mesafede, sosyetenin kalbinin attığı Knightsbridge'de Numara 1, Hyde Park, dünyada en çok arzulanan adreslerden biri haline gelmiş durumda. Gazeteye göre Rusya ve Körfez ülkelerinden gelen milyarderler, apartmanın açılışını kutlamak için dün Londra'daydı.
Apartmanda tek odalı bir dairenin fiyatı 6,5 milyon sterlin. Times gazetesi, İngiltere'de ortalama 26 bin sterlin maaş kazanan bir kişinin, bu apartman dairelerinde ancak kahve makinesinin kapladığı kadar yeri satın alabileceğini yazıyor.
Sağlık hizmetlerinde reform
İngiltere'de altmış yılı aşkın süredir var olan ulusal sağlık hizmetleri NHS, ihtiyacı olan herkese bedava sağlık hizmeti verilmesini öngörüyor ve sağlık sisteminin bütçesi vergilerle karşılanıyor.
Fakat her geçen gün sistemin maliyeti yükseliyor. Bir yandan da bir biri ardına özel sağlık sigortalarının açılmasıyla sağlık açısından zenginlerle yoksullar arasındaki uçurum da giderek derinleşiyor
Muhafazakâr parti liderliğindeki koalisyon hükümeti, bir süredir ulusal sağlık hizmeti NHS'i reformdan geçirme planları yapıyordu. İşte bu planlar dün 350 sayfa halinde ilan edildi.
İngiltere gazeteleri, yapılacak değişiklikleri sorguluyor. Independent gazetesi Cameron'un NHS'le oynadığı dev kumar bizi nasıl etkileyecek? diye soruyor.
İngiltere sağlık hizmetlerinde bugüne kadarki en büyük radikal değişikliğe gidiliyor. Aile doktorları, sağlık bütçesinin yüzde 80'inin denetiminden sorumlu olacak, özel sağlık kurumlarının NHS hastaneleriyle rekabet etmelerine izin verilecek ve 24 bin çalışan işinden olacak.
Sağlıktan sorumlu bakan Andrew Lansley, önerilerin önümüzdeki 10 yıl içinde vergi mükelleflerinin sırtından 10 milyar sterlinlik bir yükü kaldıracağını savundu. Bu önerilere kuşkuyla bakanlar ise reformların gereksiz olduğunu ve mevcut ekonomik kriz ortamında sağlık hizmetlerinin 20 milyar sterlin tasarruf yapması beklenirken işleri daha da zorlaştıracağını savundu.
Financial Times gazetesi de sağlık sendikası UNISON'ın "Titanik kazasında olduğu gibi hesaplamaların yanlış yapıldığı" yorumunu aktarıyor.
İslam karşıtlığı ve İngiltere
Daily Telegraph gazetesi manşetten yer verdiği haberde Muhafazakâr parti kabinesine giren ilk Müslüman kadın olan Barones Warsi'nin İslam karşıtlığına ilişkin kaygılarını aktarıyor.
Habere göre Muhafazakâr milletvekili, bugün Leicester Üniversitesi'nde yapacağı bir konuşmada, İngiltere'de Müslümanlara karşı önyargının yaygın ve sosyal anlamda da kabul edilebilir bir hal aldığını söyleyecek.
Warsi, İslam korkusunu birçoklarının tartışmalı değil gayet normal bulduğunu anlatacak. Bakan ayrıca Müslümanları "ılımlı" ya da "aşırılık yanlısı" diye tarif etmenin, önyargıyı daha da beslediği uyarısında bulunacak.
Warsi, geldiği konumu "bağnazlığa karşı devamlı bir mücadele başlatmakta" kullanma vaadinde bulunmuştu. Warsi, İngiltere'nin din tartışmalarına David Cameron hükümetinden bugüne dek dahil olan en yüksek düzeyde isim. Bu açıklamalar ayrıca Koalisyon'un bir önceki hükümetin başında bulunan İşçi Partisi'nin inanç meselelerinden uzak durma politikasından uzaklaşma kararlılığını da ortaya koyuyor. Yapılan son araştırmalara göre İngiltere'de 2 milyon 900 bin Müslüman yaşıyor, bu rakam 2001 yılında 1 milyon 600 bindi.
Bin Ali'nin milyonları
Tunus'ta Bin Ali rejimin yıkılmasıyla kurulan ulusal birlik hükümeti daha ilk gününde fire verirken, başkent sokaklarındaki gösteriler de durulmuş değil. Tunus'un devrik lideri Zeynel Abidin Bin Ali'nin yurtdışında bulunan malvarlığı da mercek altına alınmış görünüyor. Guardian gazetesi, İsviçre hükümetinin dün Bin Ali'ye ait malvarlıklarını dondurma sözü verdiğini yazıyor.
Kayıp milyarların izini sürme yarışı başladı, yorumunu yapıyor Guardian.
Habere göre Tunus'taki insan hakları örgütleri ve muhalefet üyeleri, Kanada'dan Güney Amerika'ya ve Körfez ülkelerine uzanan malvarlıkları ağının dökümünü yapmaya ve zimmete geçirilen fon ve emlakların bir "kara listesini" çıkarmaya çalışıyor.
Aynı zamanda Tunus savcılığı da devrik lider ve ailesine yönelik 23 yıllık iktidarı süresince topladığı malvarlıklarına ilişkin bağımsız bir soruşturma başlattı.
Amerikan medya kuruluşu Forbes'un tahminlerine göre başkanın serveti 2008 yılında 5 milyar doları buluyordu. Ancak eşi Leyla'nın geldiği Trabelsi ailesinin yüz milyonlarca Euroluk serveti olduğuna inanıyor. Eski first lady'nin geçen hafta 50 milyon Euro değerinde bir buçuk ton altınla Suudi Arabistan'a kaçtığı yolunda haberler bulunuyor.
Kokalı içeceklere yeniden merhaba
Coca Cola'nın ürünlerindeki son koka yapraklarını da temizlemesinin üzerinden seksen yılı aşkın zaman geçti. Ama kendisi de eski bir koka çiftçisi olan Bolivya lideri Evo Morales koka içerikli yeni bir enerji içeceğini yeniden piyasaya sürüyor.
Umulan, Bolivya'nın bu geleneksel bitkisinin faydalarına dünyayı inandırmak... Times, haberin yanında üretimden sorumlu kadın bakanı, Brynco'nun tadına bakarken gösteren bir fotoğrafa yer vermiş.
Coca Brynco'nun piyasaya sürülüşü ise bu Güney Amerika ülkesinin, bir And dağları geleneği olan koka yaprağı çiğnemeye karşı Birleşmiş Milletler yasağının feshi için başlattığı kampanyanın bir parçası. Bolivyalı Kırsal Kalkınma Bakanı Nemesia Achacollo da "koka yaprağının sağlıklı olduğunu, uyuşturucu olmadığını yeniden göstermek istiyoruz" diye konuştu.
Yüzyıllar boyunca uyarıcı etkisi nedeniyle açlık, yorgunluk ve dağlık yerlerde yüksek rakımdan doğan rahatsızlıklarla başetmekte kullanılan koka yaprağı, 1961 yılında yasadışı narkotik bitki ilan edilmişti.