2 Eylül İngiltere Basın Özeti
Abone olSuriye'ye askeri müdahale yapılması tasarısının Amerika'da Kongre'ye sunulması ve geçen hafta İngiltere'de Parlamento'nun müdahaleye onay vermemesinin ardından konunun yeniden gündeme gelmesi İngiliz gazetelerinde geniş yer buluyor.
Suriye'ye askeri müdahale yapılması tasarısının Amerika'da
Kongre'ye sunulması ve geçen hafta İngiltere'de Parlamento'nun
müdahaleye onay vermemesinin ardından konunun yeniden gündeme
gelmesi İngiliz gazetelerinde geniş yer buluyor.
Financial Times gazetesi, sürmanşetini Amerika'nın Suriye'ye askeri müdahale gerçekleştirmesi olasılığına ayırmış.
"ABD, rejimin sarin gazı kullandığı iddiasıyla Suriye'ye askeri müdahaleyi savunuyor" başlığı altında gazete Başkan Barack Obama'nın müdahale için Kongre'nin onayını talep edeceğini bildirmesinin danışmanlarını bile şaşırttığını yazıyor.
Zira gazete, İngiltere'de Suriye'ye müdahale tezkeresinin Parlamento'dan geçmemesine rağmen Amerika'nın önceden planladığı gibi hafta sonunda müdahale yapılacağını ima ettiğini hatırlatıyor.
Financial Times, Obama'nın Suriye'ye müdahale için Kongre'ye
gideceğini, ama burada partiler arası farkların daha da belirgin
olduğunu ve bazı Cumhuriyetçi milletvekillerinin sırf kendisine
muhalefet için Suriye hakkındaki görüşleri ne olursa olsun ret oyu
kullanabileceklerini yazıyor.
'Fikir değişikliği Batı'nın savaş hakkındaki düzensizliğini gözler önüne seriyor'
Financial Times gazetesi için bir makale kaleme alan Roula Khalaf, Amerika'nın önceden yaptığı planların aksine hafta sonunda Suriye'ye füze yağdırmamasıyla Cumhurbaşkanı Esad'ın rahatladığını ama muhalefetin çok kızdığını yazıyor.
Khalaf, makalesine şöyle devam ediyor: "Amerika'da yaşayan Suriye eylemcisi Rıdvan Ziyadeh 'Demokrasilerin Beşar gibi diktatörleri koruyor olması büyük hayal kırıklığı.' diyor.
Amerika halkının kuşku duyduğu bir planda milletvekillerine akıl danışmanın tabi ki de iyi yanları var. Ama ABD Başkanı'nın müdahalenin bu hafta sonu beklendiği bir anda verdiği bu son dakika kararı Şam'da yine Batı'nın zayıflığı olarak görülecektir.
Sınırlı olacağına söz verilse de askeri müdahale olasılığı Obama'nın son dakika kumarı sonucunda milletvekillerinin onayı olmadan belirsizliğe sürüklendi.
Esad, 21 Ağustos'ta gerçekleşen kimyasal saldırısından dolayı hâlâ cezalandırılabilir, veya Batı demokrasisinin ve Orta Doğu'daki karmaşık savaşların Batı'da yarattığı yorgunluğun kazanan tarafı olabilir.
Obama'nın fikrini değiştirmesi daha önce görülmediği kadar Suriye konusunda uluslararası düzensizliği gözler önüne serdi. Esad bu düzensizlikten pek çok kez yararlandı."
'Eylemciler rötarı bekliyordu'
Independent gazetesi için Gaziantep'ten yazan Kim Sengupta ise farklı bir görüşte. Ona göre Suriyeli muhalif eylemciler İngiliz Parlamentosu'ndaki oya veya Barack Obama'nın askeri müdahaleyi erteleme kararına şaşırmadı.
Sengupta, eylemcilerin Batılı liderlerin askeri müdahaleyi iyi gerekçelendiremediklerine inandıklarını yazıyor.
Sengupta, konuştuğu Suriyeli Naji El Jarf'ın "İngiltere ve Amerika'da Irak ve Afganistan'ın anıları var. Bundan etkilenip kendi çıkarları doğrultusunda oy kullandılar" dediğini aktarıyor.
Yazara göre Suriye'deki muhalifler, Batılı gemilerin Akdeniz'e gelmesi ve askeri müdahale tehditlerinin ardından Esad'a bağlı güçlerin faaliyetlerini düşürdüğünü söylüyor.
'Obama bize yalan söyledi'
Suriye'deki muhaliflerin Amerika'nın askeri müdahaleyi ertelemesine dair tepkisini sayfalarına taşıyan bir başka gazete Guardian.
Guardian gazetesinden Peter Beaumont, Ürdün'deki Zaatari mülteci kampından yazdığı haberde mültecilerin askeri müdahalenin ertelenmesi haberini hayal kırıklığıyla karşıladığını aktarıyor.
Beaumont, konuştuğu bir mültecinin "Konuşmaya başladığı anda Beşar Esad rejimine yönelik askeri müdahalenin o anda başlayacağını düşündük. Ama sonra 'fakat' dedi. Bunu dediği anda yıkıldık. Obama bize yalan söyledi." dediğini aktarıyor.
Beaumont, Özgür Suriye Ordusu için savaşan ve yaralı olan bir başka mültecinin öfkeyle sınırı geri geçip yeniden savaşmak istediğini söylediğini de yazıyor.
'Obama ahlaki üstünlük için gazdan ayağını kesti'
Times gazetesi için yazan David Taylor, Amerikan hükümetinin 24 saat içinde dehşet verici savaş konuşmalarından bürokrasiye geçmesinin büyük bir fark olduğunu yazıyor.
Taylor, Kerry'nin Suriye konusunda adım atmamaları durumunda tarih önünde "çok sert yargılanacaklarını" söylediklerini hatırlatıp, bundan sonra Obama'nın sabrının öne çıktığını söylüyor.
Taylor'a göre Obama kendini bir ikilemin ortasında buluyor: kendisi ne Suriye'deki savaşta taraf olmak istiyor, ne de George Bush'un Irak konusundaki hatalarını tekrarlamak istiyor.
Yazar makalesinin sonlarında, Barack Obama'nın kendi kararıyla askeri müdahale başlatması durumunda Nobel Barış Ödülü sahibi bir başkanın ülkesini BM kararı olmadan bir hafta sonunda savaşa sokmasının sorgulanacağını söylüyor.
Taylor, bu kararı sonucunda Obama'nın oyun sonucu üzerinde kontrolünden feragat ettiğini ama ahlaki cesaretin ve Amerikan değerlerinin olası reddinden Cumhuriyetçiler'in sorumlu tutulacağını yazıyor.
'Başbakanın Suriye'ye müdahaleyi yeniden gözden geçirmesi isteniyor'
Amerika'da Obama'nın Suriye'ye müdahale olasılığını Kongre'ye götürmesi tartışmaları devam ederken İngiltere'de Başbakan'a bunu yeniden gözden geçirmesinin istenmesi Times gazetesinde yayınlanan bir başka haberde ele alınmış.
Gazete, geçen hafta Parlamento'nun askeri müdahaleyi reddetmesinin ardından Başbakan David Cameron'ın verdiği Suriye'ye askeri müdahale yapılmasını bir daha gündeme getirmeyeceği sözünden dönmesi yönünde baskı altında olduğunu yazıyor.
Times, Cameron'ın kararının ana muhalefet lideri Ed Miliband'i bile şaşırttığını belirtiyor.
Times gazetesi, Dışişleri Bakanı William Hague'in Suriye'de bir daha kimyasal saldırı olması durumunda bile Parlamento'ya müdahaleye izin verilmesi için gitmeyeceklerini söylediğini de aktarıyor.
'Saldırının ertelenmesi İngiltere ve Başbakan için olumlu bir gelişme'
İngiltere'deki Suriye'ye askeri müdahale oylaması hakkında Daily Telegraph gazetesi için bir makale kaleme alan Londra Belediye Başkanı Boris Johnson, askeri müdahaleyi erteleyerek Amerika'nın "doğru karar verdiğini ve David Cameron'a saygı gösterdiğini" yazıyor.
Oylama sonrasında gazetelerin ve milletvekillerinin "Amerika ve İngiltere arasındaki özel ilişkinin sona erdiğini" söylediğini yazan Johnson, Barack Obama'nın da sonradan Londra'nın görüşlerini bir kenara atamayacağını anladığını söylüyor.
Johnson'a göre, askeri müdahaleyi erteleyerek Obama, Cameron'ı ve Parlamento'yu örnek alıp Kongre'de konunun müzakere edilmesini sağlıyor.
Boris Johnson, Suriye konusunda bir karara varıldığında David Cameron'ın liderliğinin kanıtlanacağını yazıyor.