19 Mayıs'ta ağır suçlamalar
Abone ol19 Mayıs Üniversitesi’ndeki kadrolaşma iddialarını araştıran TBMM Araştırma Komisyonu’nun tamamladığı rapor çarpıcı tespitler içeriyor.
19 Mayıs Üniversitesi’ndeki (OMÜ) kadrolaşma iddialarını
araştırmak amacıyla kurulan TBMM Araştırma Komisyonu’nun taslak
raporunda, üniversitenin öğretim elemanlığı kadrosunun, sınavla
alınan memurluğa geçiş için joker olarak kullanıldığı öne sürüldü.
Taslak raporda, üniversitenin öğretim elemanı ve öğretim yardımcısı
kadrolarına yapılan atamalarda, kaynak planlamasının sağlıklı
yapılmadığı, özellikle personel kaynağının planlanmasında objektif
bir kriter geliştirilmediğinin anlaşıldığı ileri sürüldü. Atama
için sınav şartı bulunmayan kadrolara yapılacak atamaların ilan ile
duyurulmadığı ifade edilen raporda, "OMÜ’deki akademik kadro
seçiminde tam bir keyfiliğin hakim olduğu görülmektedir" denildi.
Profesör atanmak için gerekli puanın 20-30 katı puanı olan bir
kişinin, öğretim üyeliğini yükselmek bir yana, araştırma görevlisi
olarak bile görevine devam etmesine imkan verilmediği iddia edilen
raporda, atama yapılması için ilan zorunluluğu bulunan kadrolara
yapılan atamalarda, kişiye özel ilanlar verilerek, başka kişilerin
atanmamasının sağlandığı belirtildi. Raporda, "Az da olsa birden
çok adayın başvuru olanağı kazandığı durumlarda, hiçbir objektif
kriter ortaya konulmaksızın istenen aday seçilmektedir" görüşüne
yer verildi. Bazı kişilerin ise atandığı uzmanlık alanı ya da
bölümle ilgisi olmayan yüksekokul ve meslek yüksekokullarına
atandığı öne sürülen raporda, "Bu işlemlerdeki amaç, ilan edilen
kadroya atanması düşünülen kişi dışındaki kimselerin başvurmasını
engellemektir" ifadesine yer verildi. "TALİMATLARLA BASKI ALTINA
ALINDI" Raporda, mesleklerinde veya belirli bir konuda uzmanlaşmış
olmayı gerektiren görevlere; uzman olmayan, iş ve eğitim tecrübesi
bulunmayan kişilerin atandığı savunulan raporda, atanan 98 kişiden;
35 öğretim görevlisi, 8 uzman ve 12 okutmanın yeni mezun ya da en
fazla 3 yıl önce mezun olan kişiler olduğu kaydedildi. Raporda,
eğitim-öğretim ihtiyaçları dikkate alınarak değerlendirme yapması
gereken birimlerin yönetim kurullarının, talimatlarla baskı altına
alındığı ileri sürüldü. 37 araştırma görevlisinin, doçentliğe ve
profesörlüğe atanmak için gereken puandan çok fazla puana sahip
olduğu halde, atamalarının yapılmadığı savunulan raporda, şu
görüşlere yer verildi: "Üniversitenin akademik atama ve
yükseltmeleri belirli bir tutarlılık içinde yapması beklenirken,
belirli zaman dilimlerinde kriterlerin yükseltildiği, belirli zaman
dilimlerinde düşürüldüğü, bazen de geçmişe yönelik istisnalar
oluşturulduğu açık olarak göze çarpmaktadır. Uygulama; zamana,
kişiye ve duruma göre değişmektedir. Bu şekilde yürütülen bir
uygulamanın tutarlı olmasının beklenmesi zaten mümkün değildir.
Adamına göre değişen kuralların üniversite yönetiminin
tasarruflarında esas olması, adalet duygusunu zayıflatmış,
üniversitenin saygınlığını da zedelemiştir." "YÜKSEK MAAŞ İÇİN
UZMAN KADROLARI KULLANILDI" Taslak raporda, bazı bölümlere,
üniversitede görevli öğretim üyelerinin akrabalarının atandığı
iddia edilerek, "Üniversite içinden uzman kadrolara atananlar,
atandıkları laboratuvarlarda, kitaplıklarda, atölyelerde ve diğer
uygulama alanlarında görev ifa etmekten çok, bu unvanlarıyla eski
görevlerini sürdürmüşlerdir. Bu durum ise OMÜ yönetiminin kamu
yararını gözeterek değil, çeşitli saiklerle kişilere yüksek maaş
ödemesi yapabilmek için uzman kadrolarını kullandıklarını
göstermektedir" denildi. Uzman, öğretim görevlisi, okutman ve
eğitim-öğretim planlamacısı kadrolarına yapılacak atamalar için
herhangi bir sınav şartının aranmadığı, bu kadrolara atanacak
kişilerin seçiminde üniversitelere belirli sınırlar içerisinde
takdir yetkisi verildiği ifade edilen raporda, 2000-2005 yılları
arasında atanan 98 öğretim görevlisinin 45’inin iş ve eğitim
tecrübesi, 24 okutmanın 9’unun da çalışma ve eğitim tecrübesi
olmadığı ileri sürüldü. "OBJEKTİF KRİTERLERE UYULMADI" Raporda,
şunlar kaydedildi: "Akademik personel kaynaklarının kullanılmasında
objektif kriterler kullanılmamıştır. Bu kaynakların, üniversiteye
bağlı birimlere dağıtılmasında ve kadro planlamasında da objektif
bir kriter kullanılmadığı anlaşılmaktadır. Bazı birimlerde yüksek
sayıda öğretim elemanı bulunmasına rağmen, bu birimlere yeni bir
çok atama yapılmıştır. Ancak bazı birimlerde öğretim elemanı sayısı
son derece yetersizdir. Bazı yüksekokullarda derslerin çoğunluğu
üniversite dışından ilköğretim öğretmenleri tarafından
yürütülmektedir. Öğretim elamanlığı kadrosu, ihtiyaç olan
birimlerde değil, öğretim elemanı sayısının yüksek olduğu
birimlerde veya hiç öğrencisi bulunmayan birimlerde kullanılmıştır.
Bu tutum, kadro planlanmasında eğitim öğretim ihtiyaçlarından
hareket edilmediğini ortaya koymaktadır. Öğretim elemanı
kadrolarına yapılacak atamalarda da objektif bir kriter
geliştirilmemiştir. Mesleki yeterlilik veya tecrübe esas
alınmamaktadır. Özellikle de öğretim elemanı seçiminde belirli
objektif kriterlerle hareket edilmesi bir yana, rekabet şartları da
oluşturulmamıştır." "KADROLAR MEMURLUĞA GEÇİŞ İÇİN KULLANILDI"
Öğretim elemanlığı kadrolarının, memurluğa giriş için gereken özel
usullerin aşılmasında kullanılan araçlara dönüştürüldüğü savunulan
taslak raporda, şu görüşlere yer verildi: "Kamu personeli
kadrolarına atama, getirilen sınav usulünün aşılması hususunda
öğretim elemanı kadrolarının joker olarak kullanıldığı
görülmektedir. Özellikle uzman kadrolara yapılan atamalarda,
kadronun ihdas amacı ile hiç bir surette uyuşmayacak yöntemler
kullanılmakta, memur kadrolarına atama amacı bu kadrolar aracılığı
ile sağlanmaktadır. Mühendis, avukat, mimar gibi memurluk
kadrolarına girişte kullanılan genel usullere tabi kadrolara atama
yapmak için uzman kadrolar kullanılmıştır. Kadrolar yerel
inisiyatif oluşturmanın aracı haline getirilmiştir. Çeşitli sivil
toplum kuruluşlarının temsilcileri ile üniversite yönetim
kadrosunda bulunan kişiler, bazı gazeteci ve televizyoncular, bazı
siyasi parti temsilcileri ve özellikle de (tehlikeli şekilde) yargı
mensuplarının yakınlarının akademik kadrolar kullanılmak suretiyle
memurluk kadrolarına taşındığı görülmektedir. Üniversite tarafından
tesis edilen idari işlemlerin yargısal denetimini yapacak olan
Bölge İdare Mahkemesi Başkanı’nın kızının Mart 2005’te geçici
kadroda görevlendirildiği, arkasından da uzmanlık alanı ile ilgili
olmayan bir alanda uzman olarak görevlendirildiği anlaşılmaktadır.
Kadrolaşma konusundaki organizasyon, bazı kadroların temel
kadrolaşma stratejisine destek sağlamak amacı ile bir çeşit
promosyon olarak kullanıldığını ortaya koymaktadır."