19 Ağustos İngiltere basın özeti
Abone olAlmanya ve Türkiye arasındaki dinleme skandalı, Ferguson'daki çatışmalar, Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne "Gazze soruşturması açma" baskısı, "İyi komşu kalbe de yararlı" ve Beşiktaş - Arsenal maçı öncesi İngiliz basınındaki yorumlar.
Alman medyasının ortaya çıkardığı Alman Dış İstihbarat Teşkilatı
BND'nin Türkiye'yi beş yıldır dinlediği haberi ve sonrasındaki
gelişmeler neredeyse tüm İngiltere basınında yer buluyor bugün.
Financial Times, Almanya'nın BND'deki bir ajanının ABD'ye çalıştığını keşfettiğinde tepkisinin açık ve güçlü olduğunu, Berlin'deki ABD istihbaratı başkanının ülkeden atıldığını ve Başbakan Angela Merkel'in de müttefiklere yönelik casusluk faaliyetlerini "enerji israfı" diye tanımladığını hatırlatıyor.
Gazete "Berlin Washington'ı azarlarken bile aslında ABD, Almanya'nın Dış İstihbarat Servisi'nin bir NATO müttefikini ve ABD'li siyasetçilerin yaptığı telefon görüşmelerini dinlediğini biliyordu" diyor.
Haberler üzerine dün Almanya Büyükelçisi'nin Ankara'da Dışişleri Bakanlığı'na çağrıldığını yazan gazete, Alman medyasındaki ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ve selefi Hillary Clinton'ın da dinlendiği yönünde haberler yer aldığını belirtiyor.
'Türkiye dost ülke mi, değil mi?'
Financial Times dün Alman hükümetinin basın toplantısında
gazetecilerin ısrarla Türkiye'nin casusluk faaliyetleri yapılmaması
gereken bir dost ülke olup olmadığı sorularını yönelttiğini
söylüyor.
Gazete bu soruların da Merkel'in geçen yıl ABD'nin telefonlarını dinlediğinin ortaya çıkmasından sonra "Dostlar arasında dinleme olmaz" demesine atfen yöneltildiğini belirtiyor.
Financial Times Alman hükümet sözcüsünün sorulara sadece "Almanya Türkiye'yle pekçok farklı alanda işbirliği yapıyor" yanıtını verdiğini kaydediyor.
Gazete Türkiye'nin dinlenip dinlenmemesi gerektiği konusunda Alman politikacılar arasına görüş ayrılığı bulunduğunu belirtiyor. Haber şöyle sona eriyor: "İki ülke arasındaki bağlar yakın. Almanya Ankara'nın başlıca ticaret ortağı ve Avrupa'daki en büyük Türk nüfusuna ev sahipliği yapıyor. Ancak Türkiye Kürt militanların Almanya'daki para toplama faaliyetleri ve Türkiye üzerinden giden cihatçılar nedeniyle izleniyor da."
Ferguson'daki çatışmalar
İngiltere basını Amerika Birleşik Devletleri'nin Missouri eyaletindeki Ferguson kasabasında silahsız siyah bir gencin polis tarafından öldürülmesiyle başlayan olaylara geniş yer vermeye devam ediyor.
Daily Telegraph gencin ailesinin tuttuğu bir adli tıp uzmanı tarafından yapılan otopsinin sonuçlarını öne çıkartıyor.
Otopsi sonuçlarına göre gencin altı kez vurulduğunu yazan gazete, sonuçların önceki gece şimdiye kadar polis ve eylemciler arasında yaşanan en şiddetli çatışmaların ardından yayımlandığını söylüyor.
Gazete ayrıca sonuçların Brown'ın teslim olduktan sonra vurulduğunu söyleyen görgü tanıklarının ifadelerini doğrular gibi göründüğünü yazıyor.
Mahkemeye baskı iddiası
Guardian Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin Gazze'de işlendiği belirtilen savaş suçları konusunda soruşturma başlatılmaması için ABD ve diğer Batılı ülkelerin baskısı altında olduğunu yazıyor.
Eski mahkeme yetkilileri ve avukatlarına dayandırılan haberde Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin soruşturma başlatmasının uzun erimli etkileri olabileceği söyleniyor.
Soruşturmada sadece İsrail, Hamas ve diğer örgütlerin işlediği öne sürülen savaş suçlarının değil, Filistin topraklarındaki Yahudi yerleşimlerinin de konu edilebileceği vurgulanıyor.
Çünkü mahkemeyi kuran 1998 tarihli Roma Sözleşmesi'ne göre "İşgalci gücün kendi sivil nüfusunu işgal ettiği yere doğrudan, ya da dolaylı olarak transfer etmesi" de savaş suçu olarak tanımlanıyor.
Habere göre başta Başsavcı Fatou Bensouda olmak üzere mahkeme yetkilileri ise baskı gördükleri iddialarını reddediyor.
'İyi komşu kalbe faydalı'
"Ev alma, komşu al" atasözünün erdemi Amerika Birleşik Devletleri'nde yapılan bir araştırmayla da kanıtlandı. Araştırmaya göre birbirine yakın bir toplulukta yaşamak ve çevreyle iyi geçinmek özellikle de kalp krizi riski altında olan yaşlı insanların sağlıklarına katkıda bulunuyor.
Dört yıl süren ve 50 yaşın üzerindeki beş bir denekle yapılan araştımada deneklerin çevreleriyle sosyal uyumları hakkında sorulara verdikleri yanıtlara bir ila yedi arasında puan verildi.
Michigan Üniversitesi'nde yapılan çalışmada sosyal uyumdaki bir puanlık artışın kalp krizi riskini yüzde 17 azalttığı sonucuna varıldı.
Ancak çalışmada kalp krizinde rol oynayan genetik yatkınlık gibi önemli faktörler dikkate alınmadı.
İngiltere basını Arsenal'in Şampiyonlar Ligi'nde grup aşamasına kalabilmek için bugün İstanbul'da Beşiktaş'la yapacağı maça geniş yer ayırıyor.
'Beşiktaş Biliç ile güçlendi'
Guardian Arsenal Menajeri Arsene Wenger'in Beşiktaş maçı için "Bu büyük bir sınav. Kısa bir hazırlık dönemimiz oldu. Bir haftada üç büyük maçımız olacak. Deplasmanda ve evimizdeki Beşiktaş maçlarıyla, aradaki Everton mücadelesi. Her bir maç farklıdır ve deplasmanda bir Türk takımını yenmek çok zordur. Ama elimizden geleni yapacağız" dediğini yazıyor.
Guardian Slaven Bilic'in teknik direktörlüğünde Beşiktaş'ın önemli aşama kaydettiğini ve Demba Ba transferiyle de güçlendiğini belirtiyor.
'Arsenal taraftarı ve Biliç'i aşmalı'
Daily Telegraph da Arsenal'in Atatürk Olimpiyat Stadı'ndaki düşmanca atmosferle birlikte "Hırvatistan'la açık futbol hiyerarşilerine meydan okumakta ne kadar yetenekli olduğunu gösteren" Slaven Biliç'i de geçmesi gerektiğini belirtiyor. Gazete ayrıca Feyenord maçında hat trick yapan Demba Ba'nın Chelsea'deyken pek bulamadığı İngiliz futbol seyircileri önünde parlama şansını değerlendireceğini belirtiyor.
Independent'ın spor sayfalarında ise Beşiktaş ve Teknik Direktörü Slaven Biliç'e ayrılmış bir yazı dikkat çekiyor.
'Taraftarın sevgilisi Biliç'
Jack Pitt-Brooke imzalı yazı "Beşiktaş'ı yeniden inşa eden Biliç taraftarların sevgilisi oldu" başlığını taşıyor.
"Slaven Biliç Hırvatistan'ın ardından çalıştırdığı Lokomotif Moskova'dan ligde bir kuşaktır görülen en kötü sonucu almasından sonra geçen yaz kovulduğunda Beşiktaş'ın teknik direktörlüğü için akla gelen başlıca seçimlerden biri değildi" sözleriyle başlayan yazı "Ama Hırvatistan'ın Euro 2008'de Türkiye'ye yenildiği maçtan bu yana Türkiye'de Biliç'e karşı bir yakınlık var. Saf tutkusu unutulmadı ve Beşiktaş yeni bir teknik direktör aradığında popüler bir seçim oldu" diye devam ediyor.
'Biliç ve Orman kulübü canlandırdı'
Yazıda Biliç'in o günden bu yana "Saygın Başkan Fikret Orman ile birlikte yolsuzluk ve tembel bir hovardalığa sürüklenen kulübü yeniden canlandırdığı" söyleniyor. Yazı şöyle devam ediyor;
"Kanaatkarlık, tevazu ve takım çalışması gibi doğru değerleri yeniden empoze ederek takımı geçen yıl neredeyse lig şampiyonluğuna taşıdılar. Beşiktaş'ın aldığı şike cezası nedeniyle Avrupa Ligi'ne katılamadığı geçen yıla göre durumları çok farklı. Şimdi yeniden yukarıya tırmanan ve geçmişi geride bırakmaya çalışan bir kulüp var. Hiç sevilmeyen eski Başkan Yıldırım Demirören pek çok kişi tarafından kulubün şimdiki mali durumu nedeniyle suçlanıyor. Guti, Quaresma ve Simao gibi İlgisini kaybetmiş yabancı yıldızlar ve Bernard Schuster gibi teknik direktörlere çok para harcama devri bitti."
Biliç ve Çarşı
Yeni Başkan Orman'ın kulübü çok daha sürdürülebilir bir şekilde yönetmeyi vaat ettiğini söyleyen Independent, Orman'ın Biliç'e hiçbir zaman harcayacak büyük paralar sözü vermediğini vurguluyor. Gazete bunun yerine Biliç'in denge ve disiplin duygularını kaybetmiş takımı yeniden organize etmeye giriştiğini anlatıyor. İlk dört maçını kazanan Biliç'in o günden bu yana da popülaritesini koruduğu vurgulanıyor. Independent şöyle devam ediyor;
"Sosyalist futbol oynamaktan bahseden Biliç'in siyasi tavrı ve tutkusu da Beşiktaş'ın meşhur taraftar grubu Çarşı'yla kanının uyuşmasını beraberinde getirdi. Çarşı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a karşı girişilen Gezi eylemlerinde önde gelen bir rol üstlenerek ulusal alanda yeni bir öneme kavuşan ve Türkiye'nin en etkili taraftar hareketlerinden biri haline gelen solcu ve anarşist bir grup. Bu akşamki maçta Çarşı üzerinde İtalyanca "La Vittoria Sara Nostra (Zafer bizim olacak)" yazan Türkiye'nin elle yapılmış en büyük pankartını açacak."
Beşiktaş'ın gelecek yıl genç oyuncuları tecrübe kazandıkça Türkiye'nin en iyisi olabileceğini yazan gazete yazıya "Beşiktaş belki Arsenal'i yenecek kadar güçlü olmayabilir. Ama geçici stadyumlarında bile değerleri ve gururuyla yeniden doğmuş bir takım" sözleriyle son veriyor.