17sinde yok yere asıldı
Abone olBugün ihtilalin 25. yıl dönümü.. Acı hatıralar yeniden canlandı.
12 Eylül nice ocaklar söndürdü.. Darbe öncesi ve sonrası her iki
taraftan çok sayıda insan öldü.. Etkileri ve acıları geçmiş değil.
Sosyal ve siyasi açıdan yaralar sarılmadı..
İhtilalin 25. yıl dönümünde hüzün dolu hikayeler yeniden gazete
sayfalarında..
İşte onlardan biri de 17 yaşında asılan Erdal Eren'in hikayesi..
Bir anlamda "asmayalım da besleyelim mi" zihniyetinin kurbanı..
Erdal Eren'in idam kararını iki kez bozan emekli hakim Vatan'dan
Tülay Şubatlı'ya konuştu
Emekli Hakim Albay Ahmet Turan 28 yıl sonra “Eren’in er Zekeriya
Önge’yi kasten öldürdüğüne dair vicdani kanaatim yoktu. Eren önden
ateş etmiş, asker sırtından vurulmuştu. Kurşunun da o tabancadan
çıktığına dair kanıt yoktu.” dedi.
Kurşunlar incelenmedi
Ben idam kararına karşı çıktım. Çünkü Erdal Eren ifadesinde diyor
ki; “İnzibat askerleri üzerime doğru gelirken panikledim ve ateş
ettim. Askerlerin hepsi benim hedef menzilim içindeydi. Yedek
şarjörüm, tabancamda daha 5 tane mermi vardı. Eğer öldürme kastıyla
hareket etmiş olsaydım bunların hepsini kullanırdım. Askerler
üzerime gelince ben gelişi güzel ateş ettim” diyor.
Otopsiler tam tersiydi
Otopside kurşun giriş deliği etrafında yanık halesinin olduğu
yazılıydı. Bunun anlamı yakından atış yapıldığı, yani 10 santim ile
bir metre arası demektir. Ancak Eren’in en yakın askere uzaklığı
12.5 metreydi. Yine, kurşun askerin sırtından giriyor ve aşağıdan
yukarı yol izliyor, göğsünden çıkartıyorlar. Yani atışı yapanın
Önge’den aşağıda olması gerekiyor. Ancak Erdal’ın konumu en az 2
metre 30 santim Önge’den yukarıda, yani kurşunun yukarıdan aşağıya
girmesi gerekiyor.