15 yaşındaki İbrahim ilik bekliyor
Abone olSakarya’nın Karasu ilçesinde yaşayan 15 yaşındaki İbrahim İmamoğlu, lösemiden kurtulabilmek için uygun ilik bekliyor.<br/>Karasu ilçesinde y...
Sakarya’nın Karasu ilçesinde yaşayan 15 yaşındaki İbrahim
İmamoğlu, lösemiden kurtulabilmek için uygun ilik bekliyor.
Karasu ilçesinde yaşayan İmamoğlu ailesinin 4 çocuğundan en küçüğü
İbrahim İmamoğlu (15), 2010 yılında yakalandığı lösemiyi yenebilmek
için uygun donör bekliyor. Hastalığa yakalandıktan sonra zor bir
tedavi süreci geçiren İbrahim İmamoğlu’nun hastalığının
tekrarlaması sebebiyle ilik nakli olması gerekiyor.
İbrahim İmamoğlu, “6 Kasım 2010 senesinde hastalığımı öğrendik.
Öğrendiğimde çok üzülmüştüm. Belirli tedavilere başladık, çok zor
süreçle geçirdik. 1 sene sonra hastalığım tekrarladı. Tekrarladığı
için de ilik nakli olmam gerekiyordu. Aile içinde donör taramaları
yapıldı ancak uygun donör bulunmadığı için nakil yapılamadı. Daha
sonra yurt dışı taramalarına başlandı ancak uygun donör bulunamadı.
1 buçuk senedir uygun donörü bekliyorum. İnşallah çıkacak.
Türkiye’de yeterli düzeyde ilik bankası yok. Türkiye’de kanlar
yeterli derecede işlenmiyor. Kanları inceleyen yalnızca 2 tane
üniversite hastanesi var, onların da bütçeleri ödenmediği için şu
an yaklaşık 40 bin kişinin kanı çalışılamıyor. 633 kişi ilik nakli
olmak için bekliyor. Bizi hayata bağlamak için kanları çalışılmalı
ve uygun ilik bulunmalı. Onların günahı ne? Kanlar çalışılmadığı
için belki de onlar hayata veda edecek. Arkadaşlarım para yüzünden
ölmesinler, ben de dahilim onlara. Türkiye’de 40 bin donör var
ancak onların kanları bütçe yetersizliği yüzünden çalışılamıyor.
Çalışılmadığı için gönüllü sayısında da artış olmuyor. Şu an 30 bin
kişi gönüllü ancak bu çok az bir rakam. Bunu en az 2 milyon yapmaya
çalışmalıyız, bunun için de kanların çalışılması lazım” dedi.
Yurt dışından uygun bir iliğin getirilmesinin yaklaşık olarak 25
bin euroya mal olduğunu belirten İbrahim İmamoğlu, "25 bin euroya
birçok kanı işletebiliriz. Kendi ilik bankamıza kaydedebiliriz. Hem
Türkiye de bu konuda gelişmiş olur. Yurt dışından getirmektense
buradaki donörlerin kanlarını çalışabiliriz” ifadelerini
kullandı.
Tedavi sürecinin çok zor ve yıpratıcı olduğunu belirten İmamoğlu,
özellikle maske taktıkları için insanların o ve onun gibi
hastalıkla savaşanlara yabancı gibi baktıklarını belirterek, “Çok
zor günler geçiriyoruz. Bu zor günlerimizde insanların bizim
yanımızda olmasını istiyoruz. Maske taktığımız için bize
bakmasınlar bir yabancı insan gibi. Bizim yanımıza gelip neyimiz
olduğunu sorsunlar, nasıl olduğumuzu sorsunlar. Uzaktan bakmakla
bize yardımcı olamazsınız. Gönüllü olup bizlere yardım
edebilirsiniz. Halimizi hatırımızı sorabilirsiniz, bakmakla bize
yardımcı olmuyorsunuz. Yabancı bir insan değiliz biz, bizim sadece
iliklerimiz kan üretmiyor. İnşallah bunlar da geçecek. Bizim
ülkemizde yeterli düzeyde ilik bankası olmadığı için ve kanlar
çalışılmadığı için biz zor süreçler yaşıyoruz” şeklinde
konuştu.
Hastalığa yakalandıktan sonra tedavi süreci boyunca bol bol kitap
okuduğunu ve evde beslediği balıklarıyla ilgilendiğini belirten
İbrahim İmamoğlu, “Balıkları çok seviyorum, hastalık sürecimde
onlarla kendimi motive ettim. Onlarla ilgilenerek hastalığımı
geçiştirdim, yoksa evde canım sıkılıyordu. Hastalığımı düşündükçe
balıklarla ilgilenerek ve onlara bakarak kendime moral kattım.
Hastaneye ilk yattığımda okula gidemeyeceğim diye ağladım ama
hastalığım yüzünden ağlamadım. Okul arkadaşlarım ilk zamanlar
yanımda oldular, yardımcı oldular ellerinden geldikçe ama onlar da
bu konuda yeterli bilgiye sahip olmadıkları için çekiniyorlar. Ben
de bu konuda yeterli bilgiye sahip değildim hastalığa yakalanmadan
önce. Birçok kişinin bu konuda bilgisi yok. Mesela ilaçları
aldığımda hemen iyileşeceğimi sanıyorlar ancak birçok ilaç bizi çok
kötü hale getiriyor. Löseminin ne olduğunu bilmiyorlar ve bulaşıcı
olduğunu biliyorlar. Onlara bulaştırmamdan korkuyorlar. Maske
taktığımızda onlara geçeceğini düşünüyorlar aslında ben onlardan
daha çok korkuyorum ve daha çok korunuyorum” dedi.
Şaduman İmamoğlu ise, “Oğlumun günden güne erimesini izlemek çok
zor geliyor bana. Bunun için uygun iliğin bir an önce bulunmasını
istiyorum. Bu konuda devletimizin bize ve bizim gibilere sahip
çıkmasını istiyorum. Yeterli ilik bankası olmadığını ve Türkiye’de
kanların yeterli çalışılmadığını duyduk. Bu konuda devletimizin ve
milletimizin biraz daha hassas olmasını istiyorum. Oğlumun lösemi
olduğunu ilk duyduğumda dünya başıma yıkıldı sanmıştım. Çok
üzüldüm. Bu hastalığı bilmeyen kimse bu duyguları yaşayamaz”
şeklinde konuştu.
Tedavi sürecinde çok zor günler geçirdiklerini belirten anne
Şaduman İmamoğlu, “Geceleri oğluma bakıp sabah canlı olarak
görebilecek miyim diye kendime soruyordum. Kanseri daha önceden
bilmediğimiz için öğrendikten sonra daha da kötü oldum. Geceleri
oğluma hiç belli etmeden gizli gizli ağlıyordum” ifadelerini
kullandı.
(İHA)