15 Temmuz gecesi 14 yaşında gazi olmuştu genç kız hedefini açıkladı
Abone olİSTANBUL Büyükşehir Belediyesi'ndeki darbeci askerlere karşı direnmek için Saraçhane Parkı'na geldiğinden omuzundan vurulduğunda henüz 14 yaşında olan Adviye Gül İsmailoğlu şimdi doktor olmak istiyor.
Adviye Gül İsmailoğlu, 15 Temmuz hain darbe girişimin yaşandığı
gece henüz 14 yaşındaydı. Annesi, babası ve ablasıyla birlikte evde
abdestini aldı, helalleşti ve ailesiyle birlikte İstanbul
Büyükşehir Belediyesi'ndeki (İBB) darbeci askerlere direnmek için
binanın yanındaki Saraçhane Parkı'na geldi.
Burada omuzundan vurulan İsmailoğlu, bir dizi ameliyattan sonra sağlığına kavuştu. Bu yıl üniversite sınavına giren Adviye doktor olmak istiyor. O gece yaşadıklarını ise vurulduğu noktada göğsünde madalyası, başında Türk bayraklı bonesiyle Demirören Haber Ajansı'na (DHA) anlattı.
Adviye Gül İsmailoğlu, “O geççe haberi biraz geç öğrendik, aile büyüklerimizi ziyarete gittik. Haber alır almaz da dışarıya çıkmak istedik. O zaman ben darbenin ne olduğunu aslında çok iyi bilmiyordum, 14 yaşındaydım ama yine de şu anda ülkemizin darbe gibi kötü bir şeye, bizi geriletecek bir şeye ihtiyacı olmadığından en azından emindim. O yüzden bize ne olup bittiğine bakmak ve karşı koymak istedik. Annem de Sayın Cumhurbaşkanımızın bir açıklama yapmasını beklememiz gerektiğini söyledi yanlış bir şey yapmamamız için. Sonunda şükürler olsun o da çıkıp halkı meydanlara davet ettiği zaman biz de ailecek, annem, babam, ablam abdestlerimizi aldık, birbirimizle helalleştik ve bayraklarımızı da alıp dışarıya çıktık. Dışarıya çıkarken aslında biz hala kendi askerimizle karşı karşıya olacağımızı düşünüyorduk. Ama yine de her şeye hazırlıklıydık. Anneme de sormuştum, 'eğer orada bize bir şey olursa, ölürsek, şehit olur muyuz?' diye. O da 'biz oraya vatanımız için gidiyoruz, vatan sevgisi de imandandır. Eğer ölürsek şehit oluruz, kalırsak da gazi' dedi. Bu dua ile geldik aslında buraya" dedi.
"G3 mermilerini üzerimize yağmur gibi yağdırmaya başladılar"
İsmailoğlu, “Çıkarken niyetimiz buraya gelmek değil, valiliğe
gitmekti. Ama herkes o gece kendi nasibini alacağı yere gitti.
Buraya geldiğimizde asker kılığına girmiş hainlerin 15-20 tanesi
yola barikat kurmuşlardı. Arkalarında da 2-3 tane askeri kamyonet
vardı. Ellerinde G3 tüfekleriyle insanları vurmaya başlamışlardı
ayaklarından. Biz de yaklaşık 100-200 kişiydik. Elimizde hiçbir
silah yoktu. Bayraklarımızın sopaları bile yoktu onlara attığımız,
küfür bile etmiyorduk. Sadece tekbir getiriyorduk, en fazla 'asker
kışlaya' demişliğimiz var. Biz gitgide arttık, üstlerine yürümeye
başlayınca onlarda bizim geri çekilmeyeceğimizi, korkmayacağımızı
anladılar. G3 mermilerini üzerimize yağmur gibi yağdırmaya
başladılar. Biz mecburen geri çekilmek, yere çökmek zorunda kaldık.
Ama her fırsatta tekrar ayağa kalkıp üstlerine yürümeye devam
ediyorduk. Normalde böyle bir şey olsa insan arkasına bakmadan
kaçar gider. Ama rabbim bize o gece öyle bir cesaret vermişti ki,
gerçekten içimizden korkuyu almıştı ki, o vatan sevgisiyle,
imanımızın gücüyle, Allah'a güvenmemizle korkusuzca üstlerine
gitmeye devam ediyorduk" diye konuştu.
"G3 mermisi sırtımda da 15 santim genişliğinde bir delik açarak çıkmıştı"
İsmailoğlu, “Tam burada yere çöktük" diyerek vurulduğu noktayı gösterip sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ağacın dibine bir yaralı kendini zor attı. Onun çığlıyla refleks olarak ayağa kalktım ve ona yardım etmek istedim. Tam o anda sırtımda bir acı hissettim. Aslında ilk başta onların kendi askerimiz olduğunu düşündüğüm için ihanete rağmen, plastik mermi gibi bir şey olabileceğini düşünüyordum. G3 gibi mermi hayal edemiyordum. Bilmiyordum tabi öyle bir şey olduğunu da. G3 mermisi sol kolumdan girmiş, kürek kemiğimi parçalayıp ciğerlerimin ikisine de hasar verip, sırtımda da 15 santim genişliğinde bir delik açarak çıkmıştı. O yüzden acıyı sırtımda hissettim. Sonrasında babam beni yakındaki hastaneye götürdü. Orada da her yer yaralı doluydu. Bütün bekleme koltuklarında, yerlerde, her yerde hastalar vardı, her yer kanlar içindeydi. Yanımızdan gaziler, şehitler geçiyordu. Beni de orada tedavi edemeyeceklerini, yeterli hizmet veremeyeceklerini söylediler. Vatan Caddesi'ndeki hastaneye gitmek için bir vatandaş beni arabasına aldı. Ama o kadar merhametsizlerdi ki, ne ambulansların çıkışlarına izin veriyorlardı o geççe, ne de insanların hastaneye girişlerine izin veriyorlardı. Bütün hastane kapılarına barikat kurmuşlardı. Allah'ın hikmetiyle o gece hastaneye ben gittim. 4 gün yoğun bakımda kaldım. Sonrasında aylarca tedavim devam etti. Geçen senede iki ameliyat daha oldum. Şimdi sırtımda hilal şeklinde bir iz saklıyorum. Ama o izden de ben çok memnunum, mutluyum. Çünkü iki tane madalyam var. Birisi Sayın Cumhurbaşkanımızın taktığı madalya, birisi de şu an sırtımda dünyada gururla taşıyacağım, öbür dünyada da gurular göstereceğim bir madalyam daha var. Gazi olduğum için de rabbime binlerce defa şükürler olsun diyorum."
"Kendimi bildim bileli doktor olmak istiyorum"
Adviye Gül İsmailoğlu, “Ben kendimi bildim bileli doktor olmak istiyorum. O yüzden üniversite planım da tıp okumak aslında. Tabi 2020 senesi hepimiz için zor bir sene oldu. Lise hayatı benim için zor oldu. Sınav sonuçları nasıl gelir bilmiyorum, sonuçları bekliyorum şimdi. Ama duam tıp okumak. Şu an kazamasam bile bu hedeften vazgeçmeden tekrar tekrar denemeye devam edeceğim inşallah" dedi.
"Bir anne olarak düşünemiyorsun o anda çünkü vatanınız olmazsa hiçbir şeyiniz olmaz"
Adviye'nin annesi Sevim İsmailoğlu ise kızının vurulduğu anı şu sözlerle anlattı:
"Bir an önce evden çıkmak istiyordu. Tabiri caiz ise düz duvara tırmanacaktı bıraksan. O derece heyecanlıydı. Vurulduğunu gördüğüm anda da zaten sadece 'kızım bunun için miydi' dedim. Vurulacakmış demek ki, akacak kan damarda durmaz ya o yüzden 'kızım bunun için mi' diyebildim. Sonra hastaneye götürmeye çalıştık. Sonra hastaneye götürmeye çalıştık, hastanede zaten bırakmıyorlar, herkes bir halde. Onu hastaneye götürmek isterken aklım buradaydı. İkilemde kalıyorsun, vatanın mı, çocuğun mu? Öyle bir halde kaldık. Biz hastaneye bir şekilde gittik, ulaştık, çok zorla da olsa. Herkes birbirine çok yardımcı oldu o gece. Hastaneye gelen insanlara, akrabalara, 'sizin burada ne işiniz var' dedim. Herkes Adviye'yi görmeye gelmişti, 'vatan elden gidiyor, sizin burada ne işiniz var' dedim. Yani Adviye bir şekilde şehit olursa zaten kendini kurtaracak. Yaralıysa da hastanede zaten herkes, doktorlar gerekeni yapıyor, 'sizin gidip vatanı savunmaya devam edin' dedim. Bir anne olarak düşünemiyorsun o anda çünkü vatanınız olmazsa hiçbir şeyiniz olmaz."
Anne İsmailoğlu, kızın vurulduğu Saraçhane Parkı'ndaki alanı göstererek, “Hiçbir şey değil, gereken önem gösterilmiyor ve burada içki içilmesi çok zoruma gidiyor" diye konuştu.