15 Şubat 2012 Basın Özeti
Abone olIndependent: 12 Eylül darbesi sırasında askerliğini yapmaktayken işkence yapmaya zorlanan Doğan Eşlik ve Türkiye'de demokrasinin durumu; Guardian: İngiltere protestoları şiddetle bastıran Bahreyn'e silah satmaya devam etti.
Independent gazetesi 12 Eylül döneminde
kendisine zorla işkence yaptırdıkları gerekçesiyle hayattaki
darbeci generalleri dava eden Doğan Eşlik'in hikayesi üzerinden
Türkiye demokrasini konu eden değerlendirmeye geniş yer
ayırmış.
Gazetenin deneyimli muhabiri Patrick Cockburn'ün yazısının başlığı, Eşlik'in "Cezaevinde işkencecilik yapmak hayatımı mahvetti" şeklindeki sözleri.
Eşlik, Ankara'nın Mamak Cezaevinde yaptığı işkencelerin kendisini insanlıktan çıkarıp bir canavara dönüştürdüğünü ve hayatını mahvettiğini söylüyor.
12 Eylül 1980 darbesi sırasında yapılan işkenceyle ilgili mağduru ya da mağdur yakınlarının açtığı binlerce dava olduğunu belirten Cockburn, Eşlik'in davasının bu davalar arasında farklılığıyla öne çıktığını söylüyor.
İşkenceciliğin tramvası
Psikiatrik tedavi gören ve yaşadığı travmalar nedeniyle hiç
evlenemeyen Eşlik, işkence gördüğü için değil, işkence yapmaya
zorlandığı için dava açıyor.
Doğan Eşlik, 12 Eylül döneminde askere alınıp, Mamak Cezaevinde görevlendirilmiş ve kendisine işkence yapma eğitimi verilmiş.
Uluslararası Af Örgütü, 12 Eylül döneminde 250 bin kişinin işkence gördüğünü söylüyor. Türkiye'deki insan hakları kuruluşlarına göre ise işkence görenlerin sayısı bunun iki ya da üç katı kadar.
Cockburn, insan hakları kuruluşlarının, elektrik verme, falaka, kollarından ya da bacaklarından asılma ve üzerine tazyikli su sıkmanın da aralarında olduğu 37 çeşit işkence yöntemini sıraladığını söylüyor.
Independent yazarı, darbenin üzerinden 30 yıl geçtikten sonra bugün, işkencecilerin artık yaptıklarını kabul etmeye başladıklarını ancak, baskı altında işkence yaptıklarını savunduklarını belirtiyor.
Darbe döneminde askerliğini Mamak Cezaevinde yapmış bir başka er, Kamil Altıman, "Birçok kişi, gençler, entelektüeller ve yazarlar hapse atıldı. Ben ve arkadaşlarım yalnızca verilen emirleri yerine getirdik ama hiçbir zaman işkenceyi savunmadık." diyor.
"Çayını yudumlarken işkence emri verdi"
İşkence mağduru Yaşar Yıldırım, Mamak Cezaevi müdürünün tutuklulara 45 dakika boyunca köpekleri saldırttığını anlatıyor, Independent yazarına. Kendisini en çok rahatsız eden şey ise cezaevi müdürünün işkence emrini verdiği sırada çayını yudumlamaya devam etmesiymiş.
Cockburn'e göre, işkence mağdurlarının ve faillerinin birçoğunun hâlâ hayatta olduğu Türkiye'de, geçmiş baskının anıları, çağdaş siyasete korku ve nefret aşılıyor.
Independent yazarı, Bilgi Üniversitesi'nde Profesör olan Murat Belge'nin, Türkiye'de beşinci bir darbeyi engelleyecek bir muhalefetin olmadığı yolundaki sözlerini de aktarıyor. Ancak Belge, ordunun mevcut durumda darbe yapabilecek bir örgütlenmeye sahip olup olmadığı konusunda şüphe duyuyor.
"Baskı aygıtı dağıtılmadı"
Cockburn, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin üç dönemdir üst üste seçim kazanmasına rağmen güvenlik ve yargı bürokrasinin iktidarı hâlâ bırakmadığına inanan birçok kişi olduğunu da belirtip, bunun en bariz örneğinin Hrant Dink davasında, karşı yönde delillere rağmen cinayetin birkaç gencin işi olduğu ve devlet görevlilerinin dahli olmadığına karar verilmesi olduğunu ifade ediyor.
Independent muhabiri, Türkiye de bugün yüzde 60'ı Kürt olan 99 gazetecinin, 500 öğrencinin ve 3000 Kürt siyasetçinin cezaevinde olduğunu da aktarıyor.
Cockburn tam sayfa yayımlanan yazısına, devletin baskı aygıtının hiçbir zaman dağıtılmadığını ve hala canlı olduğunun işaretlerini verdiğini belirterek son veriyor.
Bahreyn'de protestocuların, demokrasi yanlısı gösterilerin yıldönümünde tekrar sokaklara dönmeleri, İngiltere gazetelerinde haber ve yorumlarla ele alınıyor.
İngiltere Bahreyn'e silah satmaya devam etti
Guardian gazetesi, konuyu İngiltere'nin Bahreyn hükümetiyle ilişkisi boyutuyla öne çıkarıyor ve İngiltere Bahreyn'e hükümetin gösterileri bastırmaya başlamasından bu yana bir buçuk milyon dolardan fazla silah satışı yaptığını belirtiyor.
"Resmi rakamlar İngiltere'nin, siyasi isyana rağmen bu körfez krallığına silah satmaya devam ettiğini gösteriyor. Bahreyn'e satılan askeri malzemeler arasında susturucular, silah dürbünleri, tüfekler ve toplar da var." diyen Guardian, bu bilgilerin, Bahreyn'de şiddetle bastırılan protesto gösterilerinin yıl dönümüne denk geldiğini belirtiyor.
Gazete, eylemcilerin Bahreyn'deki isyanı "Batılı devletler görmezden gelirken, Suudi Arabistan ve diğer Körfez ülkelerinin müdahalesiyle bastırılan, Arap Baharı'nın 'bitmemiş devrimi' olarak" nitelediklerini de aktarıyor.
İngiltere, geçen yıl Bahreyn, Libya ve Mısır'a, kitlesel gösterilerin kontrolünde kullanılabilecek silahlar da dahil, askeri malzemeler ihraç ettiğinin ortaya çıkması üzerine, 158 ihracat lisansını iptal etti.
Formula 1 iki ay sonra Bahreyn'de
Amerikan yönetimi de geçen hafta, Bahreyn'e 1 milyon dolar değerindeki silah satışına onay vermiş, bu karar İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) tarafından tepkiyle karşılanmıştı.
Times gazetesi ise Formula 1'in patronu Bernie Ecclestone'un, yarışları protesto gösterilerinin şiddetle bastırıldığı Bahreyn'e götürme kararını öne çıkarıyor.
Gazete Bahreynli protestocuların, Formula 1'in başladığı günlerde gösterilerini artıracakları uyarısında bulunduklarını da aktarıyor.
Siyasi çözüm uzak
Times yazarı Hugh Tomlinson ise, Bahreyn'deki sorunlara siyasi çözümün uzak olduğunu ifade ediyor.
Hükümetin reform sözlerini yerine getirmediğini belirten yazar, protestoculara işkence yapılması konusunda başlatılan soruşturmada hiçbiri Bahreynli olmayan ancak polisin adının geçtiğini yazıyor ve ekliyor: protestocular hükümetin kendisini kolayca temize çıkarmaya çalıştığını düşünüyor.
Financial Times gazetesi ise ülkede protestocu Şii çoğunluk ile Sünni azınlık arasında derin bir bölünme olduğunu belirtiyor.
Haberde siyasi diyalogun bir yıldır hiçbir sonuç vermediği ülkede, baskı ve protesto döngüsünün Şii gençleri için giderek günlük hayatın bir parçası haline geldiği de belirtiliyor.