15 Aralık 2011 Basın özeti
Abone olIrak'ta savaş bitti, peki Bağdat ABD'nin müttefiki olacak mı? Müslüman Kardeşler analizi, Cameron'ın AB anlaşmasına karşı yeni hamlesi.
''Başımız dik ayrılıyoruz.''
Financial Times, ABD Başkanı Barack Obama'nın Irak savaşının sona erdiğini duyurduğu konuşmasını bu başlıkla aktarıyor okurlarına.
Son askerlerin bu yıl sonuna kadar ülkeyi terkedeceğini hatırlatan gazete, Amerikan Başkanı'nın seçim yılında, Irak'ta işler tersine döner ve şiddet tırmanırsa siyasi rakibi cumhuriyetçilerin sert eleştirilerine hedef olacağının altını çiziyor.
Guardian da, Obama'nın konuşması bağlamında Irak savaşını irdeliyor:
''Görev başarıyla tamamlandı mı? Sekiz yılda, sayısız can kaybı
ve trilyonlarca doların ardından Irak savaşının resmen bittiği ilan
edildi'' diyor gazete, ''Peki Obama'nın geride bıraktığı Irak
Amerika'nın stratejik bir müttefiki olacak mı?'' diye soruyor.
Guardian, yanıtı da kendisi veriyor:
''Hiç de değil. Tahran, Irak'ta iktidar tekelini elinde tutan Şii siyasi kadrolar üzerinde ciddi bir hakimiyet kurmakla kalmadı; İran'daki parçalı güç merkezleri, özellikle de en karanlık olanı Kudüs Gücü, komşusunda güçlü bir kontrole sahip oldu. Bağımsız Irak'ın gelecekteki ortakları İran ve Türkiye olacak. ABD açık arayla üçüncü sırada.''
Guardian, cihad forumlarında militan grupların, savaşçılarına Suriye'ye giderek Sünni Arap kalkışmaya destek vermeleri çağrısı yaptıklarını, Selefilerin güçlendiklerini, buna karşın El Kaide'ye karşı mücadelenin başarıya ulaşmasında etkin olan grupların ise Irak hükümetinin baskısı nedeniyle ülkeyi terketmekte olduklarını belirterek, şöyle devam ediyor:
''Bu muazzam akılsızlığın yaraları gelecek kuşaklar tarafından taşınacak. Arap topraklarının kaderi için mücadele kazanıldı, ama Amerika Birleşik Devletleri tarafından değil.''
'Müslüman Kardeşler'den korkmayın'
Times'ın yorum sayfalarında Mısır'daki seçimlerde zaferle çıkması beklenen Müslüman Kardeşler'le ilgili bir analiz dikkat çekiyor bu sabah.
New York merkezli düşünce kuruluşu Dış İlişkiler Konseyi'nden Ed Hüseyin, Müslüman Kardeşler'in yükselişinden korkmaya gerek olmadığı görüşünde.
Hareketin Mısır'da sadece iktidarı paylaşan değil, ülkenin ve bölgenin geleceğini şekillendirecek bir konuma gelmekte olduğunu kaydeden Hüseyin, ''Bütün İslami hareketlerin ana gemisi olan Müslüman Kardeşler siyasi filizlerinin Gazze'de, Türkiye'de, Fas'ta ve Tunus'ta işbaşına geldiklerini gördü'' diyor.
Hüseyin, Müslüman Kardeşler'in El Kaide ve cihad hareketlerinden uzak olduğunu belirtirken de, ''Müslüman Kardeşler, Türkiye'de iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi'nin sahip olduğu uluslararası övgüyü ve meşruiyeti kazanmak istiyor. Dolayısıyla, en azından şu an için Batı'yı gücendirecek hareketlerden kaçınacak'' tahminini dile getiriyor.
Ed Hüseyin, Batı'nın İslamcılığın kalıcı olduğunu anlaması gerektiği, İslamcılara liberal sekülerizmi kabul etmeleri baskısının ise Arap demokratik deneyimini rayından çıkaracağı ve çatışmaları alevlendireceği uyarısında bulunuyor.
Ayrıca Tunus'ta İslamcı En Nahda - Rönesans hareketi lideri Raşid Gannuşi'nin Amerikan ve İngiliz tarzı laiklik hakkında olumlu sözlerini ve Başbakan Erdoğan'ın da Mısır'da Müslüman Kardeşler'e ''laik yönetim yapısını korumaları, laik bir idarede dini özgürlüklerin çoğunluk ve azınlıklar için güvence altında olacağı'' tavsiyesini ''küresel İslamcılıkta cesaret verici bir eğilim'' olarak niteliyor.
Seçimlerin ilk turundan beklenenden daha iyi sonuçlar alan, şeriat idaresi isteyen Selefilerin ise bir sorun olduğunu, Selefi radikalizmini kontrol altında tutmanın ilk baştaki zorluklardan biri olacağını belirten Ed Hüseyin ''Arap başkentlerindeki tartışmanın artık sekülerizme karşı İslamcılık ekseninde değil, nasıl bir İslamcılığın iktidarda olacağı çerçevesinde'' yaşandığını söylüyor.
'Dik başlı çocuk'
Avrupa Birliği'nin euroyu kurtarma anlaşması ve İngiltere'nin Avrupa'da yalnızlaşma riskine karşı hamleleri de bu sabah Guardian ve Independent'in manşetlerinde.
Guardian, anlaşmanın mimarlarından Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin zirvede veto kartını kullanan İngiltere Başbakanı David Cameron'u ''dik başlı çocuk'' olarak nitelediğini yazıyor.
Almanya Başbakanı Angela Merkel ise, biraz daha ılımlı. Gazete, ''İngiltere'yi önemli ortak olarak niteleyerek zeytin dalı uzattı'' diyor Merkel için.
Cameron müttefik arayışında
Habere göre, İngiltere Başbakanı ise, bu ikiliyi öfkelendirecek bir girişimde bulunarak, IMF'nin İngiltere'den euro kurtarma fonuna daha fazla katkı yapma çağrısını reddetti, ayrıca Avrupa Birliği anlaşması konusunda tedirgin oldukları bilinen İsveç ve İrlanda başbakanlarıyla görüştü.
Independent, Cameron'un ''ittifaklar kurulabileceği'' sözlerini aktarırken, Başbakan'ın anlaşmaya karşı üye ülkelerin muhalefetinden yararlanarak masaya dönmeyi, ama bunu da alttan almadan yapmayı umduğunu yazıyor.
Cameron'un elini güçlendirecek bir ayrıntı da İrlanda hükümetinin euroyu kurtarmaya ilişkin nihai anlaşmanın sonunda referanduma sunulmasının gerekebileceğine ilişkin açıklaması.
Independent, anayasasında bir değişiklik gerektirecek her uluslararası anlaşmayı referanduma götürmenin İrlanda'da bir zorunluluk olduğunu hatırlatırken, İrlanda halkının daha önce 2001 Nice ve 2008 Lizbon anlaşmalarını ilk referandumlarda reddettiğini ama sonra kabul ettiğini hatırlatıyor.