14 Nisan İngiltere Basın Özeti
Abone olİngiltere gazetelerinde, Ukrayna’nın Rusya yanlısı silahlı gruplara karşı gerçekleştiği büyük çaplı operasyonla ilgili haberler dikkat çekiyor.
İngiltere gazetelerinde, Ukrayna’nın Rusya yanlısı silahlı
gruplara karşı gerçekleştiği büyük çaplı operasyonla ilgili
haberler ön planda.
Times gazetesi Ukrayna’nın askerlerini harekete geçirmesini Sovyetler Birliği’nin çökmesinden beri Kiev ve Moskova arasındaki en büyük restleşme olarak nitelendiriyor.
Gazetenin Ukrayna’daki gelişmelerle ilgili haberi “Ukrayna’nın liderinden Kremlin’e: Bu bir savaştır” başlığını taşıyor.
Times, Ukrayna’nın 7 şehrinde kamu binalarını işgal eden yabancıların Rus askeri olduğunun sanıldığını belirtiyor.
Gazetenin başyazısına göre ise Rusya Ukrayna topraklarını
gizlice işgal ediyor.
“Bunun arkasındaki stratejik neden ise Ukrayna’daki istikrarı sarsarak, 25 Mayıs’taki seçimler sonrası iktidara gelecek hükümetin meşrutiyetine gölge düşürmek.”
Başyazıda “Eğer Rusya, Ukrayna’da olağanüstü hal ilan edilmesini sağlarsa, Kiev’deki geçici hükümet anayasayı askıya alacak ve genel seçimleri erteleyecek” deniliyor.
ABD’den yeni yaptırımlar
Daily Telegraph gazetesi de Washington yönetiminin “Rusya’nın profesyonel şekilde koordine edilen Ukrayna’yı istikrarsızlaştırmayı durdurmazsa yeni yaptırımların Moskava’ya karşı uygulanabileceği görüşünü” benimsediğini yazıyor.
ABD’nin BM nezdindeki Büyükelçisi Samantha Power’ın açıklamalarına yer veren gazete, Beyaz Saray’ın Rusya’nın enerji, bankacılık ve maden sektörlerini hedef alabileceğini aktarıyor.
Haberde şöyle deniyor:
“NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen ise gelişmiş silah taşıyan ve geçen ay Kırım’da olduğu gibi hiçbir ülkenin işareti olmayan benzer üniformalı silahlı adamların Ukrayna’da göründüğünü söyledi. Rasmussen, durumu sıkıcı bir gelişme olarak değerlendirdi.”
Daily Telegraph başyazısında ise Ukrayna’daki şu anki durumun Rusya’nın Kırım işgalinden farkının Kiev yönetiminin sessiz kalmaması olduğunu belirtiliyor.
Başyazıda “Ukrayna’da terörle mücadeleye karşı operasyon ile açık bir savaş arasındaki sınırın nasıl ve nerden çizileceği belli değil” deniliyor.
Afganistan’ın Cumhurbaşkanlığı seçimleri
İngiltere gazetelerinde yer alan gündem maddelerinden biri de Afganistan’da gerçekleşen cumhurbaşkanlığı seçimleri.
Guardian gazetesi 5 Nisan'da yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerin kısmı açıklanan sonuçlarını haberleştiriyor.
Gazete kısmi sonuçlara göre, eski dışişleri bakanı Abdullah Abdullah ile eski ekonomi bakanı Eşref Gani'nin ikinci tura kaldığını yazıyor.
Gazetenin haberine göre şu ana kadar oyların sadece yüzde 10 sayıldı.
Abdullah'ın oyların yüzde 42’sini, Gani'nin de yüzde 38’sini aldığı açıklandı.
Haberde Bağımsız Seçim Komisyonu Başkanı Ahmad Yusuf Nuristani’nin oy sayımının devam etmesi nedeniyle önümüzdeki günlerde sonuçların değişebileceği açıklamasına yer veriliyor.
“Eğer diğer adaylar sayılacak oyların yarısına yakınını almadığı takdirde seçimlerin ikinci turu Abdullah ve Gani arasında geçecek.”
Yeni bir Bush mu?
Independent gazetesi ABD’deki başkanlık yarışı ile ilgili haberinde Cumhuriyetçilerin adayının başka bir Bush mu olduğunu soruyor.
Gazete önceki ABD başkanlarından birinin oğlu diğerinin de kardeşi olan Florida Valisi Jeb Bush’un Cumhuriyetçiler arasında anlaşmazlık yarattığını yazıyor.
Muhafazakârların önemli politik gruplarından biri olan Tea Party’de (Çay Partisi) Jeb Bush’un sıcak karşılanmadığını yazan gazete ılımlılara göre Beyaz Saray’ı tekrar kazanmada Cumhuriyetçiler için en büyük kozun yine bir Bush olduğunu aktarıyor.
1 milyar kişi tehlike altında
Financial Times gazetesinin manşetinde ise ekonomik yavaşlamanın gelişmiş ülkelerde 1 milyara yakın dikkat çekmeden gelişen orta sınıfı tehlike altına soktuğu belirtiliyor.
Gazetenin yaptığı araştırmaya göre artan eşitsizlik ve küresel büyümenin yavaşlaması gelişmekteki piyasalardaki işletmeleri olumsuz etkiliyor.
Gazete asıl sorunun yavaş büyümenin Çin, Hindistan gibi yükselen ekonomilerde güçlü bir orta sınıf yaratılmasına etkisi olduğunu yazıyor.
Financial Times gazetesi ve Dünya Bankası’nın değerlendirmesine göre 122 ülkeden gelir dağılımı değerleri 1970’lerde yoksulluk sınırından kurtulan milyonların kırılgan bir orta sınıf sınırında olduğunu gösteriyor.
Gazete bu sınırda günde 2 dolar ile 10 dolar arasında kazanan dünya nüfusunun yüzde 40 olan 2,8 milyar insan olduğunu belirtiyor.
Financial Times, kırılgan orta sınıfın dünyadaki en büyük gelir grubu olduğunu yazıyor.
Gazete Dünya Bankası başekonomisti Kaushik Basu’nun “fakirlik sınırından kurtulan milyonlarca insanın geriye doğru gitme noktasında çok hassas konumda” olduğuna dair uyarısına da ver yeriyor.
Yükselen piyasalar iktidarda taze kan istiyor
Financial Times gazetesinin internet sürümünde yayınlanan bir makalede "Türkiye'nin de aralarında bulunduğu 5 kırılgan ekonomi için iktidarda taze kan değişikliğinin piyasalar tarafından olumlu karşılanacağı belirtiliyor.
Morgan Stanley’den yükselen piyasalar ve küresel makroekonomi biriminin başkanı Ruchir Sharma’nın kaleme aldığını yazı “piyasaların eski gözdelerini yok etme eğilimine dikkat edin” başlığını taşıyor.
Gazete haberi şöyle başlıyor:
“Kırılgan beşli efsanesi yok oluyor. Sadece birkaç ay önce Brezilya, Hindistan, Endonezya, Türkiye ve Güney Afrika’daki bütçe açığı ve sıcak para girişine bağımlı olduğu fısıldanıyordu. Fakat bugün kırılgan ekonomi olarak tanımlanan Hindistan ve Endonezya’nın hisse senetlerinin gelişmekte ülkeler arasında en hızlı şekilde arttığı gözlemleniyor.”
Gazete büyük değişimin siyaset sahnesinde olduğunu belirtiyor. Yeni liderlerin ekonomideki çatlakları kapama sözü verdiğini anımsatan gazete haberinde özetle şöyle deniyor:
“Piyasaların taze kan olan siyasi şahsiyetlere bu kadar olumlu baktığı bir dönemi hatırlamak oldukça zor. 2008’deki küresel krizden iki yıl önce dünyanın en demokratik ülkelerinden 30’unda yapılan seçimlerde sadece üçte bir hükümet koltuğunu kaybetti. Son iki yılda bu rakam üçte ikiye çıktı. Piyasalar yeni gelen liderleri sahipleniyor.
Bu yıl politik içerikli gösterilerin giderek artması bekleniyor. Çünkü bu, 2014’ün büyük seçim yılı olmasından kaynaklanıyor. 110 yükselen demokrasinin yüzde 40’ında seçim var. Altı en hızlı yükselen piyasa ülkesinde ise seçimler altı ay içinde yapılacak. Seçimler artık 2006 senesindeki durgun günlerdeki gibi yatırımcıların değişim yerine istikrar arayışında olduğu zamanlardaki gibi karşılanmıyor.
‘Giderek artan kendini beğenmişlik’
Artık hayal kırıklığı kaba sığmıyor. Geçtiğimiz on yıl boyunca büyük yükselen ekonomilerdeki hükümette kalma süresi ortalama 4 yıldan 8 yıla çıktı. Brezilya, Hindistan, Endonezya, Türkiye ve Güney Afrika’dan oluşan 5 kırılgan ekonominin yönetiminin sekiz yıldan fazla iktidarda olması bir rastlantı değil. Bu ülkelerin yönetimlerindeki giderek artan kendini beğenmişlik bütçe açığına ve paralarının değer kaybetmesine neden olacak diğer yanlış adımlar için kapıyı araladı.
Bugün yönetim değişikliğinin gündemde olduğu ülkelerdeki piyasalar toparlanıyor."
Gazetenin haberinde Brezilya, Endonezya ve Hindistan’daki iktidar değişikliği ile ilgili ihtimallerle ilgili örnekler verdikten sonra şöyle deniliyor:
“Kamuoyu yoklamaları genel olarak güvenilmez. Fakat bu üç ülkedeki güçlü alternatif eğilimini yok sayamayız. Güney Afrika ve Türkiye’de bu sene seçimler olacak. Ve güçlü bir alternatif ihtimali yok. Ve piyasa zar zor bu ülkelerdeki beklenen seçimleri kaydediyor.
Piyasanın eski gözdeleri rahat içinde olamaz. Yatırımcılar umutlarını değişim için geleceği parlak adaylara göre planlama eğilimindeler."