14 Mart 2011 Basın Özeti
Abone olİngiltere gazetelerinde deprem ve tsunami faciası: Fukuşima santralindeki patlamalar ardından, dünya nükleer enerjiyi sorgulanıyor, Japonya yeniden resesyona girebilir...
Gazetelerde, Japonya'da büyük yıkıma yol açan deprem ve
tsunamiyle ilgili haberler manşetlerde yer alıyor.
Guardian, faciada ölü sayısının onbinleri bulabileceğini, 350 bin asker, polis ve kurtarma görevlisinin enkaz altında kalanlara ulaşmaya çalıştığını yazıyor.
Gazete, 10 ülkeden 500'e yakın yardım görevlisinin de destek
verdiği çalışmaların ulaşım altyapısının çökmesi, artçı şoklar ve
nükleer kriz tehdidi nedeniyle güçlükle yürütüldüğünü
aktarıyor.
Önümüzdeki üç gün içinde büyüklüğü yedi ya da daha büyük bir artçı
sarsıntının meydana gelme olasılığının yüzde 70 olduğu
belirtilirken, nükleer reaktörlerden birinde patlamanın meydana
geldiği Fukişima 1 santralinde, soğutma sistemlerinin devre dışı
kalması nedeniyle son çare olarak deniz suyundan yararlanılmaya
başlandığı belirtiliyor.
Uzmanlara göre santraldeki soğutma sistemi devre dışı kalınca,
uranyum yakıt çubukları aşırı ısındı ve soğutma suyunun hidrojen ve
oksijeni ayrıldı. Hidrojenin patlaması sonucu reaktörü çevreleyen
duvarlar yıkılırken reaktörün çevresindeki muhafaza kazanı zarar
görmedi. Reaktördeki basıncı azaltmak için buharın dışarı verilmesi
esnasında radyasyon seviyesinin arttığı belirtilirken, Japon
yetkililer, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'na tiroid kanseri
riski karşısında önlem olarak halka potasyum iyodür tabletleri
dağıtacaklarını söylediler.
'Nükleer santraller sorgulanıyor'
Gazete, Japonya'daki felaketin ardından Amerika Birleşik
Devletleri, Hindistan, Çin, Endonezya ve Türkiye'deki çevreci
grupların yeni santrallerden vazgeçilmesi ya da güvenlik
standartlarının büyük oranda yükseltilmesi çağrısında
bulunduklarını belirtiyor.
Haberde özetle şöyle deniyor:
"Merkezi Viyana'da bulunan Atom Enerjisi Kurumu'na göre, dünya
genelinde, faal durumdaki 442 ticari nükleer santralin yüzde 20'si
önemli derecede sismik faaliyetin olduğu bölgelerde inşa edilmiş
durumda. Bu yetkililere göre artan enerji ihtiyacını karşılamak
için 20 yıl içinde 350 yeni santral inşa edilmesi planlanıyor ve bu
durum, bir doğal felaket sonucu nükleer facia yaşanması riskinin
artması anlamına geliyor.
"Greenpeace Yeşil Barış Hindistan'dan Karuna Raina,
'Japonya'dakilerin depreme dayanıklı ve felaketlere en hazırlıklı
santrallar olduğu söyleniyordu. Ama bakın ne oldu. Sismik bölgeler
riski artırıyor' dedi. Türkiye de Akkuyu'da üç nükleer santral inşa
etmeyi planlıyor. Santralin yapılacağı bölge Ecemiş Fay Hattı'nın
birkaç kilometre yakınında ve geçmişte büyük depremlerin olduğu
bölgede."
'Nükleer enerjinin kaderi Japonya'da belirlenecek'
Guardian yazarı Julian Glover, nükleer enerjinin kaderinin
Japonya'da belirleneceğini belirterek, santralde durumun kontrol
altına alınamaması halinde nükleer enerjiye güveninin tamamen
kaybedileceğini vurguluyor.
Yazar şöyle diyor:
"Japonya'daki nükleer facianın dünyayı atom enerjisinden
uzaklaştırmaması ya da uzaklaştırması gerektiğine dair birçok neden
var. Meseleye olumsuz açıdan bakınca rasyonellikten
uzaklaşılabilir. Faciaya yol açan nedenlerin tekrarlanması
olasılığı ne kadar az ya da sonuçları ne kadar kontrol edilebilir
olursa olsun, sektörün güvenlik konusunda verdiği güvenceler,
ekonomik mantık ve iklim değişikliğinin etkilerini azaltmak için
yeni santraller inşa etmek gerektiği argümanları korkutucu bir
sezyum bulutunda yok olup gidebilir.
Çernobil'in manevi sonuçlarıyla başetmek yıllar aldı. Fukuşima
felaketini unutmak da bir o kadar alabilir. Büyük bir yıkıma yol
açma potansiyeli nedeniyle, nükleer enerjinin halkın güvenine
ihtiyacı var."
Financial Times da başyazısında 1979'da
Pensilvanya, yedi yıl sonra da Çernobil'de meydana gelen kazanın
nükleer enerjiye desteği önemli oranda azalttığını hatırlatarak
şöyle diyor:
"Nükleer endüstrinin, Çernobil'den sonra iyi bir güvenlik sicili
oluştu. Bu büyük ölçüde daha iyi tasarım ve daha sıkı izleme
sayesinde mümkün oldu. Küresel ısınma nedeniyle de Batılı
hükümetler tekrar nükleer seçeneğe bakmaya başladılar. Enerji
güvenliğiyle ilgili belirsizlik nedeniyle gelişmekte olan ülkeler
de hızla nükleer santraller inşa ediyor. Nükleer santraller, karbon
salımlarının azaltılmasında belli bir rol oynamalı.
"Ancak güvenlik kaygıları, nükleer enerjinin en azından Batı'da canlanışını durdurabilir. ABD ve Avrupa'da yeni santral inşasına destek artmasına rağmen hala kırılgan bir durum söz konusu. Bir ciddi olay bile, bu desteği yok edebilir. Çernobil'den sonra Uluslararası Atom Enerjisi sıkı güvenlik kuralları getirdi. Ancak aradan 20 yıl geçmesine rağmen, bu kurallar hala istenirse uygulanıyor.
"Ama kamuoyunun yeni santraller inşa edilmesini
sınırlayamayacağı gelişmekte olan ülkelerde nükleer enerji
sektörünün hızla geliştiği günümüzde bunun yeri olamaz. Yeni
nükleer santrallerin yüksek güvenlik standartlarıyla inşa edilmesi
sağlanmalı."
Times'ın başyazısında da nükleer saldırıya uğrayan
tek ülke olan Japonya'daki kazanın ardından nükleer santralların
güvenliğinin mercek altına alınması gerektiğini belirterek,
"Nükleer enerjiyle ilgili anlaşılabilir hassasiyetlerine ve
teknolojide dünya lideri olmalarına rağmen Japonlar bile felaketten
etkilenmeyecek reaktörler yapamıyorsa kim yapabilir ki?" diye
soruyor.
Facianın mali bilançosu
Daily Telegraph, deprem ve tsunami felaketinin
Japonya'yı yeniden resesyona sürüklemekle kalmayıp, küresel mali
kriz ardından dünya genelindeki toparlanma sürecine sekte
vurabileceğine dikkat çekiyor. Financial Times, küresel ekonomide
yüzde yedilik payı bulunan Japonya'da Merkez Bankası'nın piyasaları
rahatlatmak için bankacılık sistemine milyarlarca dolar
pompalayacağını belirtiyor.
Petrol fiyatlarının Cuma günü yüzde üç oranında düştüğünü belirten
Guardian, düşüşün bu hafta da devam edebileceğini kaydediyor.
Gazete, Japonya'nın dünyanın en çok petrol ithal eden ülkelerinden
biri olduğunu ancak üretimin durma noktasına gelmesi nedeniyle
talebin de azalacağını vurguluyor. Guardian, dünyanın en büyük
otomobil üreticisi Toyota ile Nissan'ın toplam 20 fabrikada üretimi
durdurduğuna dikkat çekiyor.