13 Mart 2012 Basın Özeti
Abone olNedim Şener ve Ahmet Şık'ın tahliye edilmesi, Afganistan'daki katliamın yankıları, Suriye'deki katliam iddiaları, Esad'ın geleceği ve Sarkozy Kaddafi'den 50 milyon Euro aldı iddiası
Financial Times, tutuklu gazeteciler Nedim Şener,
Ahmet Şık, Sait Çakır ve Coşkun Musluk'un salıverilmesini dünya
haberleri sayfalarından okuyucularına duyuruyor.
Gazetenin İstanbul muhabiri Daniel Dombey imzalı haberin başlığı
"Dört Türk gazeteci dış dünyanın tepkilerinden sonra hapisten
salıverildi" şeklinde.
Haberde, önde gelen iki gazeteci Ahmet Şık ve Nedim Şener'in bir
yılı aşkın sürenin ardından serbest kalmalarının, Ankara'ya
uluslararası eleştirilerin yoğunlaşmasına neden olan bir davada,
ani bir tutum değişikliğine işaret ettiği söyleniyor.
Araştırmacı gazeteciler Ahmet Şık ve Nedim Şener'in geçen yıl Mart
ayında tutuklanmalarının ardından, Türkiye'de hapiste tutulan
100'den fazla gazeteci arasında en çok tanınan isimler haline
geldikleri belirtiliyor. Haber şöyle devam ediyor;
'Davalar onyıllar sürebiliyor'
"Gazetecilere destek verenler açısından dava, Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan hükümetinin ülkeyi otoriter bir yönetime doğru
sürüklediği iddiasının en güçlü sembolüydü. Savcılara destek
verenlerse, iktidar partisini istikrarsızlaştırmak için medyanın
kullanılmasını önlemek adına meşru bir girişim olarak
görüyordu."
Salıverilen dört gazetecinin de terör suçlamalarıyla yargılandığı
belirtilirken, Türkiye'de bu davaların yıllar, bazen de onyıllar
boyunca sürebileceğine dikkat çekiliyor.
Hükümetin Türkiye'de gazetecilerin, gazetecilik faaliyetleri
nedeniyle yargılanmadığını söylediği kaydediliyor.
Ancak, Şık ve Şener hakkında hazırlanan iddianamede, gazetecilik
faaliyetlerine odaklanıldığı ve bu iki gazetecinin Ergenekon
örgütünün emri üzerine kitaplar yazdığının savunulduğu vurgulanıyor
ve şöyle devam ediliyor;
Gülen hareketi
"Şık ve Şener'in destekçileri, soruşturmanın arkasında hükümetten çok, Türk polis teşkilatı ve savcılık makamlarında büyük bir nüfuzu olduğu düşünülen İslamcı 'topluluk' Gülenciler'in olduğunu savunuyor. Şık hakkındaki iddianamede, Gülen hareketinin polise sızdığı iddiasını anlatan İmam'ın Ordusu adlı kitaba odaklanıldı. Şener de Ermeni gazeteci Hrat Dink'in 2007'de öldürülmesinden sonra polisin yaptığı iddia edilen hatalar hakkında bir kitap yazdı. Gülen hareketinin sempatizanlarıysa, çeşitli kurumlardaki nüfuzlarının çok abartıldığını, siyasi amaçları olmadığını ve ılımlı İslamla, dinler arası diyaloğa odaklandıklarını söylüyor".
Afganistan'ın Kandahar vilayetinde bir Amerikan askerinin dokuzu
çocuk 16 Afgan sivili öldürmesinin yankıları, bugün de İngiltere
basınında geniş yer buluyor.
Guardian haberinde olayı araştırmakla
görevlendirilen Afgan yetkili, Aga Lalay Dastgiri'nin
anlattıklarına yer veriyor.
Kandahar'daki katliam
Dastgiri, "Amerikalı astsubay evlerin kapılarını zorlamaya
başladığında herkes uyuyordu. Sonunda bir kapı açıldı. 16 sivilin
ilki öldürüldüğünde, diğer kurbanlar uyanmıştı. İlk girdiği evde
dört kişiyi öldürdü. Sesi duyan diğer kurbanlar uyanıktı."
diyor.
Olaydan sağ kurtulan Muhammed Zahir de yaşadıklarını, "Ortalıkta
yürüyor ve iki ya da üç yerde arama yapıyormuş gibi pozisyon
alıyordu. Babamı vurduğunda dizlerinin üzerine çömelmişti.
Gittikten sonra yine silah sesleri duydum. Gittiğinden emin olmak
için bir kaç dakika daha saklandım" diye anlatıyor.
Times'ın manşetindeyse, bugün Beyaz Saray'da bir
araya gelecek Amerikan Başkanı Barack Obama ve İngiltere Başbakanı
David Cameron'ın Afganistan'daki çekilme planların üzerine
odaklanacakları belirtiliyor.
Haberde, Obama ve Cameron'ın binlerce Amerikan ve İngiliz askerinin
gelecek yıl başlarında geri çekilmesini öngören planları
görüşecekleri kaydediliyor.
Liderlerin ayrıca gelecek yıl ortalarını, Afgan güçlerin muharip
operasyonların liderliğini üstleneceği tarih olarak belirleyeceği
söyleniyor.
Humus'taki katliam haberleri
İngiltere basınında yer bulan bir diğer katliam haberi de,
Suriye'nin Humus kentinde rejime bağlı milislerin 47 sivili
öldürdüğü yönündeki iddialarla ilgili.
Independent muhalif güçler tarafından dile
getirilen katliam iddialarının, Birleşmiş Milletler ve Arap
Birliği'nin Suriye Özel Temsilcisi Kofi Annan'ın Suriye lideri
Beşar Esad'la yaptığı görüşmeden sadece 24 saat sonra gündeme
geldiğine dikkat çekiyor.
Gazete, Humus'tan gelen haberlere göre, katliamda bazı ailelerin
toplu halde vurularak ya da boğazları kesilerek öldürüldüğünü
söylüyor.
Video paylaşım sitesi Youtube'a yüklenen görüntülerde evlerde ve
evlerin avlularında kanlı cesetlerin görüldüğü kaydediliyor.
Devlet medyasınınsa katliamı doğruladığı, ancak ölümlerden hükümete
karşı savaşan "teröristleri" sorumlu tuttuğu belirtiliyor.
Esad'ın rejiminin geleceği
Independent yazarlarından Patrick Cockburn de
Suriye'deki durumu irdeleyen bir yazı kaleme almış. Dikkat çeken
satırlar şöyle;
"Dört ay önce uluslararası liderler, Suriye hükümetinin çok
uzak olmayan bir gelecekte düşeceğini umuyordu. Belki de Muammer
Kaddafi'nin başına gelenlerden fazlaca etkilenmişlerdi. Ama şimdi,
Beşar Esad'ın yakın vadede devrilmeyeceği netleşti. Çok sayıda
ülke, birileri adım attıkça Suriye'de bir siyasi değişimi
desteklemeye hazır. Ama bu birileri, kendilerinden başka birileri
olduğu sürece. Bir öneri, Bingazi'de olduğu gibi, Suriye ve Ürdün
sınırlarında, uçuşa yasak, güvenli bölgeler oluşturmak. Ama Ürdün
ve Türkiye anlaşılır şekilde Suriye ordusuyla bir kara savaşının
içine çekilmek istemiyor. Suriye ekonomisi ambargolar altındayken
ve düzensizlik artarken Esad'ın kaderi uzun vadede daha kötü
gözüküyor. Ama Saddam Hüseyin'in bir zamanlar gösterdiği gibi,
otoriter bir rejim ihtiyaç duyduğu her şeye, zorla el
koyabilir."
'Sarkozy Kaddafi'den para aldı iddiası'
Daily Telegraph'a geçiyoruz. Gazete,
Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin 2007'deki seçim kampanyası için
devrik Libya lideri Muammer Kaddafi'den 50 miyon Euro aldığı
iddiasını taşıyor sayfalarına. Fransız internet sitesi Mediapart'ın
ele geçirdiği belirtilen belgelere göre, Kaddafi ve Sarkozy
arasında 6 Ekim 2005'te yapılan görüşmede Sarkozy'nin seçim
kampanyasının finanse edilmesi konusunda uzlaşma sağlandı.
İddiaya göre, Fransız yasaları seçim kampanyalarına 7 bin 500
Euro'nun üzerinde nakit bağış yapılmasını yasakladığı için, para
Panama ve İsviçre'deki banka hesapları aracılığıyla aklandı.
Daily Telegraph haberinde, Kaddafi'nin oğlu Seyfülislam Kaddafi'nin
yakalandıktan sonra yaptığı açıklamalara da yer veriyor.
Seyfülislam Kaddafi "Öncelikle bu palyaçonun parayı Libya halkına
geri vermesini istiyoruz. Parayı Libya halkına yardımcı olması için
vermiştik. Ama bizi hayalkırıklığına uğrattı. Paramızı geri verin"
demişti.