12 Kasım İngiltere basın özeti
Abone olAvrupa Adalet Divanı'nın bir göçmenin sosyal yardım talebini reddeden Almanya'yı haklı bulmasıyla ilgili karar İngiliz gazetelerinde bu sabah önemli yer tutuyor. Independent'ın ana sayfa manşetinde ise Cemil Bayık'la yapılmış röportaj var.
Avrupa Adalet Divanı'nın bir göçmen Romanya vatandaşının sosyal yardım talebini reddeden Almanya'yı haklı bulmasıyla ilgili karar İngiliz gazetelerinde bu sabah önemli yer tutuyor.
Kararın diğer AB üyesi ülkeler için emsal oluşturması bekleniyor.
Bu kararın AB üyesi ülkelerden bazı siyasetçilerin, AB üyesi bir ülkeye sosyal yardımlarını istismar etmek için göç etmeyi anlatmak için kullandığı 'sosyal yardım turizmine' karşı darbe olduğu düşünülüyor.
Guardian'ın ana sayfa manşetinde İngiltere'nin söz konusu karara yönelik tavrı var.
Gazete İngiliz lider David Cameron'ın mahkeme kararını olumlu bulan sözlerini aktarıyor.
Cameron'dan 'sosyal yardım turizmi' kararına destek
Haberde bununla birlikte Cameron'ın AB'nin göçmenlerle ilgili kurallarında köklü değişikliklere gidilmesine gerek olmadığı yönündeki sözünün altı çiziliyor.
Daily Telegraph'ın da ana sayfa manşeti karar.
Gazete haberi, 'AB vatandaşı sosyal yardım turistleri evlerine geri gönderilmekle karşı karşıya' başlığıyla aktarıyor okurlarına.
Haberde kararın İngiltere için de emsal teşkil ettiği belirtiliyor.
Daily Telegraph, "Yeterli maddi kaynağa sahip olmayan Avrupa Birliği vatandaşı göçmenlerin İngiltere'ye girişleri durdurabilir" diye yazıyor.
'Unutulma hakkına' eleştiri
Times'ın ana sayfa manşetinde İngiltere Kültür Bakanı Sajid Javid'in 'unutulma hakkı' yasasına dair eleştirileri var.
Avrupa Komisyonu 2012 yılında, internet kullanıcılarının özel hayatlarıyla ilgili kişisel bilgileri korumak amacıyla 'unutulma hakkı' yasası olarak bilinen bir dizi köklü reform talebini onaylamıştı.
Mayıs 2014'te Avrupa Birliği Adalet Divanı ise Google internet sitesinin kullanıcıların 'unutulma hakkı'nı korumak amacıyla arama sonuçlarında değişikliğe gitmesine hükmetmişti.
Javid bu düzenlemelerin "teröristler tarafından istismar edildiğini" söylüyor.
Gazetenin görüşlerini aktardığı Javid'e göre "suçlular ve teröristler google'a başvurup kendileri hakkında geçmişte verilmiş ceza kararlarıyla ilgili bilgilerin görünmemesini sağlıyor" diyor.
Bayık Cockburn'e konuştu: Kobani'yi koruyacağız
Independent gazetesi bugün sayfalarında gazetenin deneyimli Orta Doğu muhabiri Patrick Cockburn'ün Kandil Dağı'nda KCK Eş Başkanı Cemil Bayık'la yaptığı bir röportaja yer verdi.
Gazete röportajı, ana sayfasından manşet olarak, Bayık'ın bir çadırın önünde çekilmiş fotoğrafı ve "Kobani'yi koruyacağız" başlığıyla yayınladı.
Röportajda ilk olarak Bayık'ın Kobani'yle ilgili söyledikleri aktarılıyor: "Kobani düşmeyecek. Doğu ve Güney cephelerinde ilerliyoruz."
Bayık, "Kobani'deki Kürt savaşçıların belediye binasını geri almada başarılı olduğunu ve IŞİD'in (Irak Şam İslam Devleti) elinde bulundurduğu bir camiyi havaya uçurmak zorunda bırakıldığını" söylüyor.
Bayık'a göre ABD jetleri Kobani'yi bombalamaya devam ediyor ancak savaşçılar bombalamalar sırasında yamaçtaki evlere girip gözden kayboluyor ve daha sonra mevkilerini yeniden ele geçiriyor.
Bayık, Kobani ardından Afrin kantonuna yönelik de bir saldırı tehlikesi bulunduğunu vurgulamış.
'Nusra Cephesi Afrin'e doğru ilerliyor'
Afrin Suriye'nin kuzeyinde, Kürtler tarafından Rojava olarak adlandırılan bölgede, PYD (Demokratik Birlik Partisi) öncülüğünde Kürt gruplar tarafından ilan edilen üç kantondan biri.
KCK liderine göre son haftalarda ılımlı isyancı grupları yenilgiye uğratan Nusra Cephesi örgütü Afrin'e doğru ilerliyor.
"Sınırlarına yaklaşıyorlar" diyor Bayık ve ekliyor: "Köylüleri telefonla arayarak 'Kaçın yoksa sizi öldüreceğiz' diyorlar. IŞİD gibi psikolojik savaşı kullanıyorlar. Önce insanlar arasında panik yaratıyorlar sonra da saldırıyorlar."
Bayık Türkiye'yi, Nusra Cephesi'yle gizli bağlantılara sahip olmakla ve cihatçıları, Afrin'i tehdit etmek için cesaretlendirmekle eleştirmiş.
"Kobani düşer veya Nusra Cephesi saldırırsa Türkiye'yle barış sürecine devam etmenin artık mümkün olmayacağını" belirtiyor Bayık.
Türkiye'nin Nusra Cephesi üzerinde, örgütün Kobani'ye saldırmasını önleyecek kadar etkisi olduğunu belirten Bayık, "Kürtler Kobani ve Afrin'in soykırım ve katliam tehlikesi altına kalmasına izin vermeyecek" diyor.
Röportajda Irak'ın kuzeyindeki Sincar dağında bulunan Yezidiler'in durumu da konuşulmuş.
Bayık bu konuda şunları söylüyor:
"Dağda 10 bin kişi bulunuyor ve yemekten tıbbi bakıma kadar her şeye ihtiyaçları var. Kış geliyor ve IŞİD bir kez daha saldırıyor."
"Eğer bu alanı elde tutarsanız Irak ve Suriye arasındaki yolları kontrol edebilirsiniz ve IŞİD'in bu iki ülke arasındaki iletişimini kesebilirsiniz."
Cockburn, Bayık'ın PYD ve YPG'den (Halk Savunma Birlikleri) bahsederken bunların doğrudan kendisi tarafından yönetilmediğini vurgulamaya dikkat ettiğini yazıyor.
'PKK ve ABD'nin doğrudan teması yok'
PYD'nin ABD ile görüşmesiyle ilgili Bayık, "PKK Amerikalılarla doğrudan temas içinde değil ama PYD ve YPG içinde" demiş.
Bayık, Kobani'deki Kürtler'in ABD hava kuvvetleriyle doğrudan temasta olduğu bilgisini de teyit etmiş: "Eğer sahada koordinat veren bağlantılar ya da insanlar olmasaydı ABD silah ve mühimmat gönderemez ve mevzilere yönelik bombalama gerçekleştiremezdi."
Cockburn Bayık'ın, Türkiye'nin IŞİD ve Nusra Cephesi üzerinde güçlü bir etkisi olduğu ve bu örgütleri Kürtlere karşı hareket ettirebildiğine ikna olduğunu yazıyor.
Cockburn: Gerçek müzakereler daha gerekl ama daha az muhtemel
Yazının sonunda Cockburn, son gelişmelerin Türkiye ve Kürtler'in ilişkisini nasıl etkileyebileceğiyle ilgili kendi yorumlarına yer veriyor.
Cockburn özetle şunları belirtiyor:
"Cihatçılar ve Türkiye arasındaki ilişkinin gerçek karmaşıklık seviyesi ne olursa olsun, Kobani için verilen uzun mücadele, her yerdeki Kürtler arasında Türk hükümeti karşıtı bir duygu dalgası yarattı. Küçük olsa bile kuşatma, tarihte cesaret ve adanmışlık sembolleri olarak önem kazanmış Derry ve Stalingrad kuşatmalarıyla karşılaştırılıyor."
"Kobani nedeniyle hem Türk hem de Kürt taraflarındaki kızgın retorik gerçek müzakereleri daha fazla gerekli ama daha az muhtemel hale getiriyor. PKK, Türk devletini IŞİD'le yakın ilişki içinde olmakla suçluyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan bunu şiddetle reddediyor."
Cockburn yazısını şu cümleyle sonlandırıyor: "Ne yaşanırsa yaşansın Kürtler Suriye ve Irak iç savaşlarının son kurbanları haline geldiler."