Internet Haber Mobil Uygulama
Internet Haber mobil uygulamasını denediniz mi?
Internet Haber mobil uygulamasını denediniz mi?
Ama 28 Şubat’ı yapanlar öyle değil. 12 Eylül ve 28 Şubat, birbirine benzemeyen iki darbedir. Birini halk istedi, diğeri ordunun tezgahı…
----------------------------------------------------------------------
“Hesaplaşma”, “Rövanş”, “Geçmişin sorgulanması”, “Adalet”…
Ne derseniz deyin.
Ortada bir gerçek var ki, eskiden aklımıza bile getiremeyeceğimiz şekilde darbeciler soruşturuluyor. Böyle bir dönemi 10 sene önce rüyanızda görseniz inanmazdınız.
Adalet mekanizmasi çalışıyor !
Herkes bu önemli gelişmeyi, geçmişin soruşturulması, temizlenmesi ve aklanması olarak görseydi mesele kalmazdı ama illa iktidara karşı olmak uğruna kendi darbecilerine arka çıkmaya çalışanlar görüyorum. 12 Eylül’e karşı çıkıp da 28 Şubat’a destek verenleri kastediyorum.
12 Eylül’e niye karşı çıkıyorlar biliyor musunuz, o darbe bütün partileri sildi, cezalandırdı. 28 Şubat ise onların istediği şekilde sonuçlandı.
Gazete sayfaları da televizyon ekranları da bu konuyu tartışanlarla doldu. Hepsi “Darbeleri ve darbecileri savunmak mümkün değil” diyor demesine de, bir kısmı da dediğim gibi illa iktidara karşı durabilmek için “Ama bu soruşturmalarda hukuk çiğnenmemeli” mazeretinin arkasına sığınmaya çalışıyor. Bir zamanların önemli mevkilerindeki subaylar ifadeleri alınmak üzere gözaltına alındı.
Daha gözaltına alındıkları gün hangi hukuksuzluktan söz ediyorlar, bunu ifade eden yok. Tabii ki ifadeleri alındıktan sonra tutuksuz yargılanmaları doğru olandır. Ama onlar sanki daha ifadeleri alınmadan serbest bırakılmasını ister gibiler.
12 Eylül’den yarası olanlar, 32 yıl önce olanları çarpıtmak isteyebilirler ama 28 Şubat bize göre daha yeni yaşanmış bir dönem. 28 Şubat’ın failleri genelde hayatta. Ve 28 Şubat’la ilgili somut bilgi ve belgeler ortada. O somut belgelere, o somut yaşananlara rağmen hala “Ordunun öyle şeyler yapacağına inanmıyorum” demenin açıklaması olabilir mi? Bu düpedüz 28 Şubat’a destek verememenin çaresizliğidir. 28 Şubat’a alet olan gazeteciler ve basın yayın organları da bunun ezikliği içindedir. “Rövanşist yaklaşım” lafını çıkartanlar da onlar. Kendilerini karşı tarafta gördüklerinden olsa gerek.
28 Şubat’ı 12 Eylül’ün “balans ayarı” olarak görenlere ne demeli? İkisini de ordu yaptı ya, o nedenle birini diğerinin devamı görmek hatasına düşüyorlar. 12 Eylül günlerini yaşamamış olanları buna inandırabilirler ama ikisi birbirinden çok farklı.
12 EYLÜL İLE 28 ŞUBAT ARASINDAKİ FARK
12 Eylül’de toplumun genelinin isteği ve desteği vardı, 28 Şubat’ta ise halkın öyle bir desteği yoktu.
12 Eylül’de iç savaş vardı, 28 Şubat’ta böyle bir şey yoktu.
12 Eylül’ü yapanlar, zaten isteyerek girmedikleri bir durumdan bir an önce kurtulabilmek için en kısa zamanda sivil yönetime geçmenin takvimini yaptılar, 28 Şubat’ı yapanlar “bin yıl” süreceğini söylediler.
12 Eylül’de ordu yönetime el koydu, ülkeyi yönetti, 28 Şubat’ta darbeyi tehdit ettikleri sivillere yaptırdılar.
12 Eylül’ü hazırlayan nedenler tamamen siyasilerden kaynaklanıyordu. Kısır çekişmeleri ile toplumu böldüler, kaosa neden oldular çok kan aktı. 28 Şubat’ta böyle bir durum yoktu. “İrtica geliyor” varsayımı ile kendi korkularını halka yutturmak için dalavere ile psikolojik harekat uygulayan ordu mensupları medyayı da kullandılar, siyasileri de tehdit ettiler. Tabi bu durum bazı siyasilerin de işine geldi.
12 Eylül’ün yasal bir dayanağı vardı; “Ülkenin varlığını ve bütünlüğünü korumak ve kollamak”…
28 Şubat’ın yasal bir dayanağı yoktu. Bu yüzden ortaya çıkmadan sivillere yaptırdılar Darbe’yi.
12 EYLÜL’ÜN BASİRETSİZ GENERALLERİ
12 Eylül’ü yaşayan gazetecilerin çoğunun, darbeye destek veriyormuş gibi görünmemek için elleri yazmaya varmıyor ama ben o günün gerçeklerini her zaman dile getirdim. O günleri yargılamak istiyorsak, evet yargılayalım. Peki o darbenin suçluları kimler? Kenan Evren ile Tahsin Şahinkaya’yı henüz hayatta oldukları için o darbenin sembolü olarak görmek isteyenler olabilir. Halbuki, 12 Eylül öncesinde halkın en basiretsiz gördüğü generallerdi onlar. Aylarca beklendiği halde bir türlü yönetime el koyamıyorlardı. Hep bir umutla ortamın düzelmesini bekliyorlardı. Oluk oluk kan akıyordu. Gidişatın daha da tırmanacağını göremediler. Bu yüzden halk tarafından da çok eleştirildiler. O yüzden 12 Eylül günü ne fraksiyonlar, ne partiler, ne sivil toplum kuruluşları, ne de toplum diğer kesimleri hiç şaşırmadı darbe olmasına. Hatta “Geç bile kaldılar” diye eleştirdiler. Halkın bu istek ve beklentisiyle darbe yapanları yargılıyorsak, onları teşvik eden, zorlayan toplum da yargılanmalı. Bunun yanı sıra, yıllarca kısır çekişmelerle ülkeyi bölen kan gölüne çeviren, akla gelebilecek her yönden ülkenin çöküntü yaşamasına neden olan ve böylelikle halkın orduyu göreve çağırmasına neden olan siyasiler de yargılanmalı.
Yaaa…
İşte böyle… Acı ama gerçek…
SÜLEYMAN DEMİREL DE YARGILANSIN MI ?
Şimdi 28 Şubat’a bir kez daha bakalım.
Ne varmış o günlerde? Partilerin koalisyon çekişmeleri…
Ülkenin Başbakanı da var, Cumhurbaşkanı da.
Seçimde aldığı oyları ile partisini Meclis’e taşıyan Necmettin Erbakan ve Partisi var.
Evet doğru, bir de faili meçhul cinayetleri var o dönemin. Bu dönemdeki soruşturmaların sonucunda umuyorum onların faillerini de öğreneceğiz.
28 Şubat’ın tek hedefi vardı, Erbakan’ı yönetimden uzaklaştırmak. Çünkü onun yüzünden “irtica geliyor”du. Erbakan gittikçe oyunu arttırabilirdi. Engel olmak gerekiyordu. Gözü pek ordumuzun “irtica geliyor” varsayımından kaynaklanan korkusunu halka yansıtmak için uygulamaya koyduğu yalan, dolan, dalavere ve tezgah sonucunda iktidardaki yönetim değiştirildi. Bu gelişme bazı siyasilerin işine geldiği için onlar da alet oldu. Yani 28 Şubat’ın başroldeki faili ordu mensuplarıdır. Amaç doğrudan doğruya siyasi iradeyi ortadan kaldırıp kendi istediği düzeni kurmaktır. Bu suçtur. Buna neden olan ordu mensupları yargılanmalıdır. Zamanın Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in de yargılanması isteniyormuş! Niye? O siyasi bir irade değildi ki. O, yetkileri dahilinde görevi birinden aldı, diğerine verdi. Haa, o eski huyları olan ortalığı karıştırmak gibi girişimleri akla geliyorsa, yani birilerini partilerinden istifa ettirip, başka yollar çizmek gibi, eğer bunları yapmışsa o da Darbe’ye hizmet etmiş demektir. “Darbe olmasın diye bunları yaptım” diyorsa, halkın önünde kendini savunmalıdır. Yoksa diğer siyasilerde kabahat görmüyorum. Siyasi tercihleri doğrultusunda hareket etmişlerdir.
Peki nasıl oluyor da 28 Şubat’takileri değil ama 12 Eylül’deki siyasilerin hesap vermesini istiyorsun diyecek olursanız, 12 Eylül’dekiler ülkenin bir Darbe’ye gitmesine neden olacak kaos ortamında çok aktif rol oynamışlardı.