12 Eylül'den tüyler ürperten hikayeler
Abone ol12 Eylül darbecileri yargıya hesap vermeye hazırlanırken 50 sivil toplum kuruluşu müdahillik talebinde bulundu.
Dilekçede çok çarpıcı ifadeler yer aldı.
Kahramanmaraş, Çorum ve Sivas olaylarının darbeye zemin hazırlanmak
için çıkarıldığı vurgulanırken "Alevi vatandaşlarımızla beraber
yaşıyorduk. Toplumda bölünmüşlük yoktu" deniliyor. Doğu ve
Güneydoğu'daki ayrılık düşüncesinin temelinin ise Diyarbakır
Cezaevi'nde atıldığının altı çiziliyor.
Demokrasi manifestosu niteliğindeki iddianameyle yargı önüne
çıkarılan 12 Eylül darbecileri için 50 sivil toplum kuruluşu
müdahillik talebinde bulundu. Askeri darbe sürecinde etnik ve
mezhep çatışmasının temellerinin atıldığı belirtilirken, darbe
sonrası bürokratik elin zihinlerdeki ayrılık ve çatışmayı
derinleştirdiğinin altı çizildi. 12 Eylül dönemindeki akıl almaz
işkenceler ise tüyler ürpertti. İşkenceci gurubun bir hemşireye 10
gün boyunca tecavüz ettiği ortaya çıktı. İşkencecilerin,
"Solcular da namusluymuş. Kız bakire çıktı" sözü
kan dondurdu. Savcılığın "İşkenceler sorgu yöntemi
olmuştu" tespiti de hafızalara kazındı.
ZİHİNLERE AYRILIK EKTİNİZ
12 Eylül askeri darbesini yapan komuta kademesine dava açılmasının ardından 50 sivil toplum kuruluşu müdahillik talebinde bulundu. 12 Eylül askeri darbesine giden süreçte ülkedeki hizipleşmelerin artırılmak istendiğine dikkat çeken kuruluşlar, 500 bine yakın alevinin darbe sonrası gözaltına alındığını belirterek, Kahramanmaraş olaylarıyla mezhep çatışmasının körüklendiğini anlattı. Doğu ve Güneydoğu'daki zihinlerdeki ayrılık düşüncesinin temelinin 12 Eylül'e giden süreçte atıldığını savunan sivil toplum kuruluşları, Diyarbakır cezaevindeki kötü uygulamaların bunu pekiştirdiğini savundu.
BİZ BERABER YAŞARDIK
Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi'ne yapılan başvurularda 1977'deki
'Kanlı 1 Mayıs', Abdi İpekçi'nin katledilmesi, Kahramanmaraş,
Çorum, Sivas olayları ve 16 Mart katliamı gibi kanlı senaryoların
darbeye zemin hazırlamak isteyen gizli güçler tarafından
tertiplendiği anlatılarak, "Maraş olayları olmadan önce
Alevi vatandaşlarımızla beraber yaşıyorduk. Toplumda bir
bölünmüşlük yoktu. Bürokratik elin yapmış olduğu uygulamalar
zihinlerdeki ayrılığı derinleştirdi" denildi. 750 bin
kişinin gözaltına alındığı, 1 milyon 700 bin kişinin fişlendiği,
300 kişinin cezaevlerinde öldüğü darbeye karşı hazırlanan
iddianamede ise çarpıcı satırlar yer aldı.
10 GÜN BOYUNCA TECAVÜZ
Dönemin işkence mağdurları, "Kötü havaya alıştığımızdan
temiz hava bizi çarpıyor bayılıyorduk" ifadesini
kullanırken 78'liler Derneği Sözcüsü Celalettin Can, işkence
grubunun 10 gün boyunca gözaltına alınan bir hemşireye tecavüz
ettiğini anlattı. Malatya'da askeri havalimanında bir barakada 72
gün kontr-gerilla tarafından sorgulandığını belirten Can,
"Ben askıdayken hemşire bir kızı getirdiler. Bunun acısı
kendi acımı unutturdu. Kızı soymaya başlar başlamaz beni yan
barakaya aldılar. Kızın siyasi bir yanı yoktu. Sol görüşlü aranan
iki akrabası yemek için bunların evine gitmiş, tek suçu buydu. Beni
sorgulayan 7-8 kişilik grup kıza 10 gün boyunca tecavüz etti. 'Abi
kurtar beni' diye feryat ediyordu. Tecavüz edenler 'Solcuların
namuslu olduğunu bilmiyorduk, kız bakireymiş' dediler"
ifadelerini kullandı.
KENDİSİNİ ÖLÜ SANIYORDU
İddianameye dramatik ifadeler de yansıdı. Selim Dindar cezaevi
arkadaşı Salih Besen'in kendisini ölü gardiyanları zebani sandığını
anlattı. Dindar, "Yaşadıklarımızın gerçekliğinden kuşkuya
düşüyorduk. Cezaevi arkadaşım Salih Besen olayında gerçeklik
duygumu tamamen yitirdim. Elli yaşlarındaydı. TKİ'de memurdu.
Kendisini ve bizleri ölü zannediyordu. 'Biz ölüyüz, şu anda
kabirdeyiz.' diyordu. Biz, 'amca yok öyle bir şey, gerçek
hayattayız' desek de, koğuşun mezar olduğunu, öyle mantıklı
savunuyordu ki, ben dahil bazılarımız ölü olduğumuza inanmaya
başlamıştık" diye konuştu. Dindar, "Besen,
gardiyanların da zebani olduğunu söylüyordu. Bir gün cezaevi müdürü
telefon etmelerine izin vermiş. Salih amca evini aramış, karşısına
hanımı çıkmış. Hanımına 'Ben sağ mıyım, ölmedim mi?' diye sormuş ve
ahize yere düşmüş. Salih amca içerideki vahşeti görünce, oradan sağ
kurtulacağına inanamadı. Sağ kurtulduğuna inandığına ise buna kalbi
dayanamadı" dedi.
HER KESiMDEN STK VAR
Sivil toplum kuruluşları, 4 Nisan’da hakim karşısına çıkacak olan
Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya davasına katılmak için müdahillik
talebinde bulundu. STK’ların yanı sıra kişiye özel müdahillik
başvurusu da yapıldı. Alevi olduğu için meslekten atıldığını
belirten Cahit Polat, “Davaya katılıp hakkımı aramak
istiyorum. 12 Eylül’den sonra mesleğine iade edilmeyen tek kişi
benim” dedi. Sivil toplum kuruluşlarından bazıları ise
şunlar: Büyük Birlik Partisi, Eşitlik ve Demokrasi Partisi,
Demokrasi ve Özgürlük Hareketi, Özgür Demokratik Alevi Hareketi,
Yargıda Reform Grubu, Mazlum-Der, İnsan Hakları Derneği, Genç
Siviller Hak ve Özgürlükler Platformu, Hukukçular Derneği, Devrimci
78’liler Federasyonu, Dev-Sol Derneği.