12 Eylül'de iftar bile yaptırmamışlar!
Abone olMilli Selamet Partisi Kilis İlçe Başkanı olan Ali Şahin; referandumu milat olarak gördüğünü söyledi.
12 Eylül 1980 ihtilalinde Milli Selamet Partisi Kilis İlçe
Başkanı olan Ali Şahin; referandumu, darbe döneminde çektikleri
sıkıntıların kurtarıcısı olarak görüyor. Gözaltına alındığı dönemde
oruçlu olduğunu belirten Şahin, iftar vakti geldiğinde yemek
istediklerini ancak bu taleplerinin yerine getirilmediğini ifade
etti.
O dönem sıkıntı çeken herkesi 'evet' demeye çağıran Şahin;
çektikleri çilelerin, gördükleri eziyetin referandumda 'evet'
çıkmasıyla azalacağını söyledi. 1980 darbesini, köy odasındaki
radyodan öğrendiği ilk anda gözaltına alınacağını anlayan Ali
Şahin, iki kez ailesiyle kaçmayı planladığını, ancak askerin
yolları kapatması nedeniyle Kilis'ten çıkış yapamadığını dile
getirdi.
Arandığını, kayınbiraderinden öğrenen Şahin, karakola gidip
kendisini tanıttığı ilk andan itibaren ağır hakaretlere maruz
kaldığını belirtti.
Nezarete girdiğinde ilçe başkanlığındaki arkadaşlarıyla
karşılaştığını söyleyen Şahin, "Geceyi koğuşta geçirdik.
8-10 tane karyola vardı. İçimiz rahat olmadığı için uyuyamadık.
Bazı arkadaşlarımız, zaruri ihtiyaçlarını gidermek için askerlere
seslendi, kapıyı çaldık kimse bakmadı. Sonradan gelen askerler de
hakaret dolusu sözler söyleyip gittiler. Mecburen arkadaşlar
ihtiyaçlarını kaldığımız koğuşta giderdi. Geceyi pislik içinde
geçirdik." dedi.
"İNSANLAR, YAŞADIKLARIMIZI GÖRSELER HÜNGÜR HÜNGÜR
AĞLARDI"
Asker tarafından serbest kalınca soluğu evinde aldığını anlatan
Şahin, şöyle konuştu: "Eve geldim, baktım ki her tarafı
yıkıp dökmüşler. Aradan birkaç gün geçtikten sonra bu sefer de iki
sivil polis geldi. Etrafı aramaya başladılar. Tabi ben ne olup
bittiğini anlamadım. Sadece sivil polis olduklarını biliyorum.
Yazıhaneye gittik. Orayı da arayıp taradılar. Orada da bir şey
bulmayınca eve gittik. Hanım, evi yeni temizleyip toparlamıştı.
Benim çok kitabım var. Onların arasını aradılar, her tarafa
baktılar bir şey yok. Tekrar aşağı indiler. Masamın kenarında duran
dini kasetleri aldılar. Aramaya devam ederken, Osman Seracettin
hazretlerinin fotoğrafını gördüler, 'İşte bulduk' diyerek
emniyeti aradılar.
O zaman emniyette merhametsiz bir müdür vardı. Onu aramışlar 'hemen
getirin' demiş. Karakola gittik, baktım belediyenin şoförü Duran
usta da ordaydı. Neden burada olduğunu sorunca o da bir şey
bilmediğini sadece getirdiklerini söyledi. İkimizi alıp aşağıya
trafiğe götürdüler. Orada da 7-8 gün kaldık. Orada bizlere ağır
suçlar işlemiş suçlular gibi muamele gösterdiler. Sonra tekrar
yukarı karakola gittik. Burada parmak izimizi aldılar,
fotoğrafımızı çektiler. Sonra arabaya binmemizi, Gaziantep'e
gideceğimizi söylediler. Bizleri, sonradan adını öğrendiğimiz F8
diye bir yere getirdiler. Orada üstümüzü aradıktan sonra bir yere
koydular."
İnsanları gruplara ayırarak, işkence yaptıklarını kaydeden Şahin,
her gruba ayrı ayrı cezalar uygulandığını, ağır hakaretler içeren
sözler söylendiğini aktardı.
İşkence görenlerin seslerinin bodrum katına kadar duyulduğunu
belirten Şahin, "İnsanlar, yaşadıklarımızı görseler hüngür
hüngür ağlardı. Çileli günler aklıma geldikçe hüzünleniyorum, onun
için referandumda 'evet' diyeceğim." şeklinde konuştu.