110 kiloluk balerin bile var
Abone olDevlet Tiyatroları'nda oyun içinde oyun oynanıyor. 110 kiloluk balerinler, sahneye çıkmadan teşvik alanlar. İddiaların sahibi de Kültür ve Turzm Bakanı Atilla Koç..
Devlet Tiyatroları (DT) konusunda eleştirilen Kültür ve Turizm
Bakanı Atilla Koç, Hürriyet'e konuştu: "Arı kovanına çomak soktuğum
için eleştiriliyorum. 110 kiloluk balerinimiz var." KÜLTÜR ve
Turizm Bakanı Atilla Koç, Hürriyet’e yaptığı açıklamada, ‘Arı
kovanına çomak soktuğum için bazı sanatçılar eleştiriyor, istifamı
istiyor. İstifamı isteyenlere cevabım, ‘emredersiniz, baş üstüne’
olacaktır’ dedi. Bakan, şunları söyledi: İLAN EDERİM Tamer Levend,
maaşlarının 1.400 YTL olduğunu söylüyor. Ama sanatçıların aldığı
teşvikleri maaşa eklemiyor. Bazıları sahneye çıkmadan niye teşvikli
maaş alıyorlar? Sahneye çıkanlara verilmesi gereken teşvik parası,
çıkmayanlara da veriliyor. O yüzden hiçbirinin maaşı 2.200 YTL’nin
altında değil. İstiyorlarsa bordroları ilan edeyim. 30 MİLYAR
ALIYOR Bazı sanatçıların 6 yıldır sahneye çıkmadığını söylediğimde,
bana 15 yıldır Devlet Tiyatrolarında sahneye çıkmayanlar olduğu
söylendi. Sahneye çıkmayıp, buna rağmen teşvik ikramiyeleri alanlar
olduğunu anlattılar. Bu isimlerin çoğu tanınmış isimler. Ayrıca
bunlar arasında dizilerden haftalık olarak 30 milyar lira alanlar
da var. Onlar ayrılmadığı ve kadroları boşalmadığı için
konservatuvarı yeni bitirenleri alamıyoruz. Espri değil, size
gerçek bir olayı da söyleyeyim: Biz de 110 kilo ağırlığında olan
bir balerin var. Ben ne yapayım. Devlet Tiyatroları Genel Müdürünü
müfettiş raporuna dayanarak görevden aldıktan sonra ağır bir
biçimde eleştiriliyorum. Bu eleştirilere hiç aldırdığım yok. Beni
vatandaşım tutuyor. Endişem yok. Kültür merkezlerinin hepsini
bitiriyorum. Bugüne kadar harcadığımız para 120 trilyonu geçti.
Yeni temeli atılan kültür merkezlerini de 15-16 ayda bitireceğiz.
Bir başka mesele daha var. Bunların çalıştırılması da büyük
problem. Kültür merkezlerini çalıştırabilmek için, oralarda sinema
yapmamız gerekiyor. Doğuda bulunan bir ilimizdeki kültür
merkezimizin aylık ısınma masrafı 30 milyar lira. Ayda ancak bir
kez kullanılıyor. Ben bütün bunlarla uğraşıyorum. İstanbul Atatürk
Kültür Merkezi yakıldıktan sonra elektrik ve klima düzenlemesi tam
anlamıyla yapılamadığı için ayda 1 trilyona yakın parayı ısıtma ve
soğutmaya harcıyoruz. Bu harcamaya rağmen gerçekten ne ısınıyor, ne
de soğuyor. ATA’YA LAYIK MI? 1950’li yılların mimarisine göre
yapılmış. En üst katında operanın boyahanesi var. O boyalar Boğaz’ı
seyrediyor. Benim iddiam şu: İstanbul’da ismini verdiğimiz
Atatürk’e layık, büyük, modern, bir kültür merkezi yapacağım.
İstanbul Mimarlar Odası Başkan Yardımcısı ‘Burayı yıkamazlar’
diyor. Ben buna aldırmıyorum. MARŞ MARŞ... Bütün türkücü ve
şarkıcıları kadrosunda olduğu korolara gönderdim. Elazığ’da görev
yapması gereken kişiyi Elazığ’a gönderdim. Elazığ’da bana bir
konser verdiler, 40 kişilik olması gereken koroda sadece 14 kişi
vardı. Hepsi maaşlarını orada alıyorlar ama geçici görevle Ankara,
İstanbul, İzmir’de oturuyorlar. Herkes yerine marş marş... İzmir’in
kadrosu 40 ama geçici görev yapanlarla birlikte bu sayı 120’ye
ulaşıyor. Bir tek İstanbul korosunda fazlalık yok. Ankara’da,
İzmir’de yoğunluk var. Hepsi de tanınmış kişiler. EMİRLERİ OLUR
İstifamı istiyorlar. Efendim emirleri olur, baş üstüne. Kusura
bakmasınlar, bunların bana söyleyebilecekleri bir tek laf yoktur.
Mahkeme şöyle karar verir böyle karar verir bilemem. Mahkeme
kararlarını da uyguluyorum. Ben anladım ki arı kovanına çomak
sokmuşum. 800 sanatçımız var. 1200 tane de ışıkçı, dekorcusu gibi
yardımcı eleman var. Oysa Türkiye’de toplam sahne sayımız 30’dur.
Almanya’da böyle bir kadroyla en az 200 sahne açılır, hadi 150
açılsın. İşte bunu düzeltmek için sanatçılara her ay tiyatroya,
Anadolunun bir şehrine gitmelerini istedim. O yüzden kültür
merkezlerini opera ve tiyatro oynanabilecek şekilde yaptırıyorum.
Ben bu kadar tiyatroyu seviyorum. Yabani karabiber ziyafeti
Çeşme’de bir çay bahçesinde dinlenen Koç korumalarına, gölgesinde
oturduğu yabani karabiberi göstererek ‘Bunun ismini biliyor musun?
Buna karanfil denir. Pardon hatalı söyledim, ismi yabani karabiber.
Koparın da yiyelim’ dedi. Koç daha sonra korumaların verdiği
karabiberi yanındakilere de ikram edip yedi.