11 yıl önce bugün! Hepsi İnternethaber.com için buluşmuş bakın ne yazmıştı

Abone ol

İnternethaber.com sitesi bugün 22. yaşını kutluyor. Türk medyasının çok sesli olduğu 11 yıl öncesine bir küçük nostalji turu yapalım dedik. Medyamızın henüz bu kadar ayrışmadığı yıllar... Bugün hepsini bir araya getirmekte zorlanacağımız bir kadro... 11 yıl önce İnternethaber'in 13. yaşı için biraraya gelmişler ve bakın neler yazmışlar...

İnternethaber.com sitesi bugün 22. yaşını kutluyor. İnternethaber'in tarihi aynı zamanda Türkiye'de internet haberciliğinin de tarihi...  İnternethaber.com'un 22. yaşını kutlarken, bundan 11 sene öncesinin arşivini açalım dedik. Medyanın henüz 'etiketlerle' bölünmediği, Türkiye'nin demokratikleşmesi, ilerlemesi için el ele verdiği zamanlar... İnternethaber.com'un 13. yaşı için köşe yazarlarından yorum istemiştik. Kimler yok ki... Hasan Cemal, Ruşen Çakır, Mehmet Altan, Fatih Altaylı, Mehmet Barlas, Aslı Aydıntaşbaş, Cüneyt Özdemir, Mustafa Karaalioğlu, Candaş Tolga Işık, Ayşenur Arslan, İsmail Küçükkaya, Nihal Bengisu Karaca, Sedat Ergin, Reha Muhtar... Türkiye'nin çok sesliliğinden kalma bir anı bu... İşte 11 yıl önce internethaber.com için yazdıkları...

Mehmet Barlas 
Yazılı basın dışında da gazetecilik yapılacağını düşünemediğimiz dönemlerdi. Türkiye’de internet gazeteciliği, hayal ufuklarındaydı henüz.       Mehmet Eymür’ün “Atin.org”uyla, işin ciddiyetini hissetmekteydik. Ufuk Güldemir “Habertürk”ü kurmaya. Bir akşam bizim evimizde karar vermişti. Hadi Özışık’ın “”u da o günlerde siber alemde dünyaya gözlerini açtı. Hemen ilk yazarlarından biri olmayı kabul ettim. O dönemde bilgisayarla şimdiki gibi haşır neşir olmadığım için, yazılarımı Hadi Özışık’a fakslardım. Bu şekilde ben de “Pijamalı gazeteciler” dünyasına girdim. Günü saati olmayan, gece yarısı bile haber yapılan bir dünyaydı bu. Daha sonra oğlum Cemil Barlas da “Haberx”i kurunca, daha fazla kaynaştım internet gazeteciliği ile. Adobe’yi kullanmaya, sayfa yapmaya, GİF’leri bulup haberlerin içine yerleştirmeye başladım. Hadi Özışık siberyadaki ağırlığını giderek artırdı. İnternet medyasındaki sitelerinin sayısı arttı. Örneğin şu anda gazeteci olup da “”u açmadan güne başlamak pek mümkün değil. Zaman böyle işte… Nasıl geçtiğini anlayamıyorsunuz. “Gelecek” diye baktığınız zaman dilimi bir bakıyorsunuz “Dün” olmuş. İnter da artık “Gelecek” değil. Medya dünyamızın tarihindeki yapraklardan biri oldu bile. Sadece “Nice yıllara” diyebiliriz.

Hasan Cemal : İyi ki İnternet Medyası varmış
      Daha dün gibi.
      Demek ki 2000 yılı baharıymış.
      Rahmetli Ufuk Güldemir, sevgili kardeşim, bir gün heyecanla aramıştı.
      Beni transfer etmek istiyordu.
      Nereye diye sordum.
      İnternet sitesi kuruyordu, Türkiye’de bir ilke imza atıyordu.
      O tarihte Milliyet’te yazmaktan olan benden fazla bir ilgi hasıl olmadığını hissedince, sesini yükseltmişti.  Her zamanki heyecanıyla, “Bak Hasan abi” diye derhal didiklemeye başlamıştı beni telefonda, “Şimdi dudak kıvırıyorsun, ama bu gazetecilik, internet gazeteciliği geleceğin gazeteciliği, sen de göreceksin bir gün...” Aradan 13 yıl geçmiş. Ufuk’un dediği çıktı, internet gerçeğini gecikmeli de olsa, 45 yıllık bir yazılı basın serüveninden sonra yetmişine merdiven dayarken ben de görmüş oldum. Şimdi benim Milliyet sonrasındaki hallerimi ve Doğan Akın’ın T24’ündeki yeni gazetecilik hayatımı görmüş olsaydı, eminim, ince ince dalgasını geçerdi benimle... Ufuk Güldemir’le eşzamanlı olarak 2000 yılı Mayıs ayında ‘internet medyası’na ilk kez adım atan ve onunla bir ilke imza atan biri daha vardı: Hadi Özışık. Ufuk’un Habertürk’üyle birlikte 5 Mayıs 2000 tarihinde İnternethaber’i yayın hayatına başlıyordu.

       Kars’tan İstabul’a gelen alaylı bir gazeteci Hadi Özışık. Gazetelerde ve televizyon kanallarından çalıştıktan sonra, 28 Şubat sürecinde bir süre bu ülkede çoğu gazetecinin başına geldiği bir süre işsiz kalıyor. Gazetecilik dışında başka işi olmuyor. Bir gün interneti keşfediyor. Cebindeki 340 dolarıyla bir domain alıp İnternethaber’in temeline harç atmaya başlıyor. 13 yıl önce iki kişiyle başladığı yolculuğuna bugün 60 kişiyle 8 internet sitesinde birden devam ediyor.

       Geçen gün kendisiyle sohbet ederken, “İnternet gazeteciliği yaparak kendimi Türkiye’nin en özgür gazetecisi sayıyorum” dedi Hadi Özışık ve ekledi: “Yıllardır sürüncemede kalmış olan İnternet Medyası Yasası’nın bir an önce çıkmasını diliyorum.”  İnternethaber’in 13. kuruluş yıldönümünü kutlarken ben de, 45 yıllık bir basın emekçisi olarak, “İyi ki internet medyası varmış!” diyorum kendi kendime...

Ruşen Çakır: Habere ulaşmada tercih edilen ilk mecra

        Her ne kadar gazeteciliğe 1985 yılında, dönemin en yenilikçi yayınlarından olan Nokta dergisinde başlamış olsam da kendimi geleneksel medyanın has bir evladı olarak görürüm. Gazeteciliğe yeni bir soluk getirme iddiasıyla yola çıkan benim kuşağımın gazetecileri kısa süre içinde pes edip muhafazakârlaştık ve yeniliğin hep aynı kalıplar içerisinde kalıp, sadece içeriği değiştirtirmekle mümkün olduğu yanılgısına kapıldık. Öyle ki 1990 başlarında ortaya çıkan özel televizyon kanallarında habercilik yapmayı tercih eden meslektaşlarımızı bile küçümsedik.

****

       Benzer bir şekilde benim kuşağım, internet devrimini de anlamakta epey zorlandı, sonradan “sosyal medya” adını alacak olan olgunun, haberleşmede birinci sırayı alacağını ve diğer mecraları yıkıp geçeceğini öngörmedi veya kabullenmek istemedi.
Bu nedenle, birbiri peşisıra ortaya çıkan habercilik yapma iddiasındaki bazı internet sitelerinin yine büyük bir hızla ortadan kaybolmaları, benim kuşağım tarafından keyifle izlendi. Halbuki bu tür iniş çıkışlar son derece doğaldı.
      Nitekim kısa bir süre sonra işler rayına oturdu ve benim kuşağımın da dahil olduğu, bu ülkede habercilik yapma iddiasındaki hemen hemen herkesin habere ulaşmada tercih ettiği ilk mecra internet oldu.

****

      Bunun nedenlerine bakacak olursak öncelikle bir meslek olarak gazeteciliğin can çekiştiğini vurgulamak lazım. Sadece Türkiye’ye özgü olmayan bu durumun içiçe geçmiş sayısız nedeni var. Tabii ki akla ilk olarak medya sahipleri ile siyasi iktidarlar ve ekonomik güç sahipleri (reklamverenler) arasındaki ilişkiler, sansür, otosansür gibi konular geliyor. Ardından yeni iletişim teknolojilerini sonuna kadar kullanan sosyal medyanın haber ve yoruma daha hızlı, daha çabuk ve daha özgür bir şekilde ulaşılmasını sağlaması ve bu yönüyle geleneksel medyayı hayli zorlaması geliyor.

      Sosyal medya ortamının sunduğu en önemli imkanlardan biri, vatandaşları bundan böyle haber ve yorumun sadece tüketicisi olmaktan çıkarmasıdır. Sosyal medyayla birlikte internete erişme imkanı olan herkes herhangi bir konuyu haberleştirme, bunların görsel malzemelerini başkalarının paylaşımına sunma, akan haberleri yorumlama ve süren tartışmalara aktif olarak katılma imkanına sahip.

     Tabii bunun bir de olumsuz yönü mevcut: Vatandaşın haber-yorum ağına bu şekilde aktif olarak katılır olmasıyla haberin deformasyonuna, buna bağlı olarak dezenformasyon, manipülasyon gibi risklere de son derece elverişli bir zemin ortaya çıkıyor. Öncelikle gazeteciliğin temelini oluşturan (son dönemde ülkemizde yaşananlara bakılırsa “oluşturması gereken” demek daha doğru olabilir) haberi kaynağından doğrulatmak, haberi birden fazla kaynaktan kontrol etmek, haberin olabildiğince tüm unsurlarını kullanmak gibi ilkeler sosyal medya ortamında kolaylıkla berhava olabiliyor.

     Bu arada geleneksel medyanın da, sosyal medyaya ayak uydurma telaşıyla eskisi kadar titiz ve dikkatli davran(a)madığını gözlüyoruz.

     Bir diğer sorunlu alansa sosyal medyanın denetimi. Devletler, hatta ekonomik güç sahiplerin geniş ölçüde sosyal medyayı denetleme imkanına sahipler. Buna karşılık sivil toplumun bu konuda büyük ölçüde çaresiz olduğunu görüyoruz. Örneğin her türden ırkçı, ayrımcı, kışkırtıcı haber görünümlü manipülasyonlar ve görüşler sosyal medya üzerinden hızla ve geniş bir şekilde yayılıyor. Bu konuda ülkemizden bir çırpıda sayısız örnek verebiliriz. İşin acısı, özellikle ırkçı-ayrımcı kişilerin kimliklerini bile gizlemeye ihtiyaç duymuyor olmaları hatta bu sayede daha da popüler oluyorlar.

    Türkiye’de son dönemde değişik nedenlerle işlerini kaybeden çok sayıda gazeteci var ve bunlardan mesleğini sürdürmek isteyenler büyük ölçüde sosyal medyaya yöneliyor. Onların bu çabalarını desteklememiz ve kendilerini tebrik etmemiz gerekiyor. Ne var ki şu aşamada bir gazetecinin sosyal medya üzerinden geçimini sağlaması çok zor. Tam da burada bir paradoksla karşı karşıyayız: Gazeteciliğin sadece geleceği değil bugünü de sosyal medyada ancak gazetecinin sosyal medya üzerinden kişisel geleceğini garanti altına alması çok zor.

    Bu sorunun aşılabilmesi için birkaç yol akla geliyor:

    • Büyük medya kuruluşlarının, kendi gazete/televizyon/radyolarının içeriklerini yayınlamanın  ötesinde, internet haberciliğini esas alan özgün yatırımlara yönelmeleri gerekiyor.

    • En azından şu aşamada internet haberciliğinin kendisini finanse etmesi epey zor olduğu için, bağımsız, alternatif, araştırmacı gazetecilik yapmak isteyen gazeteciler bazı sivil toplum kuruluşları tarafından desteklenebilir veya basın ve ifade özgürlüğünü dert edinen bazı kişi ve kurumlar bu amaca yönelik kâr amacı gütmeyen kurumlar oluşturabilirler.

    • En önemlisi, internette habercilik yapma iddiasındaki ve sayıları epey yüksek olan bağımsız girişimcilerin kurumsallaşması şart. Bunun olmazsa olmazının, habercilik iddiasındaki haber sitelerinin, kendi haberlerini kendilerinin üretmesi olduğu kanısındayım. Kuşkusuz bir internet sitesinin gazete ve televizyon kanallarının haber merkezleri kadar muhabire sahip olması zordur ancak “sıfır muhabir, birkaç editör”le başkaları tarafından üretilmiş haberlere takla attırarak internet haberciliği yapma devrinin çoktan kapanmış olması gerekirdi.

     Bu bağlamda, inter’un 13. yaşını kutluyor ve internet haberciliğinde kurumsallaşma konusunda ciddi adımlar atmış olmaları nedeniyle kendilerini tebrik ediyorum.

Mehmet Altan : İnternet yeni çağın omurgası

     Bir çağ bitiyor, bir çağ başlıyor.
     Bir çok derinden ve temelden değişirken medya da bundan nasibini almakta.
     Yazılı basın yavaş yavaş eski ve uzun egemenliğini yitirirken, internet sağlam adımlarla kendi yeni sarsılmaz iktidarını oluşturuyor.
     Fransız sosyolog Alain Touraine 21. yüzyılın dört belirleyici özelliğinden birinin de internet olduğunu vurguluyor.
     Gerçekten de İnternet bu yeni çağın omurgası oluşturmakta...
     İnternethaber'in 13. yıl dönümü bu yeni çağın bizdeki iz düşümü sayılabilir.
     Nice yıllara...

Fatih Altaylı : Etkisi pek çok gazetenin üzerinde

      Yıllar önce, Türkiye'nin internet ile yeni yeni tanıştığı yıllar.
      O dönem çalıştığım, yazılarımın yayınlandığı gazete ilk kez internet sitesi kurmaya karar verdi.
      Ben de "Yeni medya" üzerine araştırmalar yapmak üzere uluslararası bir gazetecilik vakfının organizasyona katılmak için bir kaç aylığına gittiğim ve dünya'nın çeşitli ülkelerinden gazeteciler ve üniversitelerle toplantılar yaptığı ABD'den yeni dönmüşüm.
      Bir de baktım benim yazılar gazetenin internet sitesinde de aynen yayınlanıyor.
      Hemen gazetenin yöneticisine gittim.
     "Benim anlaşmamda yazılarımın internette yayınlanması yer almıyor.    Yayınlayamazsınız"
      Marazi ve hatta yer yer gıcık bir tip olduğum için böyle yaptığımı zanetti gazetenin yöneticisi abim.
      "Fatih git işine manyak mısın. İnternet işte ne önemi var" dedi.
       "Çok önemi var. Hem madem önemli değil niye yayınlıyorsunuz. Önemli bir yer değilse benim yazımı koymayın gitsin" dedim.
        Anlaşamadık.
        Konu patrona kadar aksetti.
        Patron çağırdı.
        "Oğlum sen deli misin? Kimse sesini çıkarmıyor. Hatta herkes yayınlansın istiyor. Senin derdin ne?" dedi.
        "Bence bu çok önemli bir olay ve benim anlaşmamda yer almıyor. Emeğimin sömürüsüdür. İzin vermiyorum" dedim.
         Patron ısrarla "Yahu ne sömürüsü . Bunun ekonomik bir değeri yok ki" dedi.
         Sonunda patrona bir teklif sundum.
         "O zaman şöyle yapalım. Siz bana gazeteden maaş vermeyin. İnternetteki yazılarımın her tıklanması için bana 1 kuruş verin. Başka para istemem." dedim.
         Patron güldü.
        "Aç kalırsın" dedi.
        "Bir kaç sene belki aç kalırım ama bir kaç sene sonra gazeteyi bana vermek zorunda kalabilirsiniz" dedim.
         Patron tabii ki, bu teklifi kabul etmedi.
         Beni de ikna etti.
         Yazılarım gazetenin internet sitesinde yayınlanmaya başladı.
         O gazeteden ayrılmadan önce bir gün şeytan dürttü bir hesap yaptım.
         Eğer o gün patron teklifimi kabul etseydi ne kadar para alacağımı görmek istedim.
Kabaca bir hesapla maaşım 150 bin TL civarında olacaktı.
         İnternetin gücü buydu.
          Aynı dönemde bir kaç "Akıllı" gazeteci geleceği gördü ve internet gazeteciliğine başladılar.
         En bilinen öncü Ufuk Güldemir'di.
         Habetürk'ü kurdu.
Bir internet sitesinin gücü üzerine attığı temellerle bir televizyon oluşturdu.
Biz de o internet sitesinin temeli üzerine bir gazete oturttuk.
O temel bugün 2 televizyonu ve gazeteyi taşıyor.
         Bir diğer akıllı adam Hadi Özışık'tı.
O da İnternethaber'le girdiği bu yolda ilk "İnternet medya grubunu" kurdu.
Bugün 60 kişiye iş veriyor, milyonlarca dolarlık bir bütçe ile pek çok gazete ve televizyondan daha ciddi bir gazetecilik yapıyor.
         Etkisi de pek çok gazetenin üzerinde.
         Şimdi diyorlar ki, "İnternet gazeteciliği bitirecek"
         Tam aksine.
         İnternet gazeteciliği bitirmiyor, güçlendiriliyor.
Belki bir gün matbaacılığı bitirir ama gazeteciliği bitirmek bir yana güçlendirir.
         Sabah gazetesi yayın yönetmenliğinden istifa edip 2 yıl işsiz kaldığım süre içinde sığındığım gazetecilik limanı internet gazeteciliğiydi.
         Bugün de aynı limana sığınan bir Hasan Cemal var.
İnternet gazeteciliği gazetecilerin geleceğe ilişkin umududur.
         Gazeteciliğin yaşayacağı en güvenli limandır.

Aslı Aydıntaşbaş : Erken kalkan yol alır!

    "Hiçbir şey yokken, İnternet Haber vardı" diyebilir miyiz?
     Evet diyebiliriz.
     Hadi Özışık liderliğindeki İnternet haber ve Gazeteciler siteleri, sanal medya aleminin ilk göz ağrılarından.
     İnternet haberciliğinin hala üç cümlelik dedikodu sitelerinden ibaret olduğu yıllarda, Hadi ve arkadaşları, İnternet'in de ciddi bir haber alma mecrası olabileceğini kanıtlamak için kolları sıvadı.
     Çıkardıkları ürün, hem hızı ve haber akışı, hem de editoryal seçimleri yüzünden kısa zamanda İnternet okurunun da teveccühünü kazandı.
     Bugün 'tık'larla sabitlenen bu başarı, Türkiye'de İnternet haberciliğinin ilk yıllarında Hadi ve arkadaşlarının gösterdiği inat, sebat ve vizyon sayesinde oldu.
     İnternet haber, benim de günlük haber trafiğim içinde mutlaka yollarımın kesiştiği duraklardan biridir.
     Siteniz, İnternet haberciliğinin sadece dedikodu ve alıntılama sitesi değil, bunun çok daha ötesinde gerçek bir iletişim mecrası olabileceğini herkese kanıtladı.
     Başarınızı kutluyor, önümüzdeki yıllarda Türkiye'deki değişim ve çok sesliliğe paralel olarak daha da farklı özelliklerle önümüze çıkacağınız günleri dört gözle bekliyorum.

Cüneyt Özdemir : Utanç atmosferinde bir oksijen tüpü

        Geçtiğimiz gün büyük bir gazetenin internet sayfasında cemiyet hayatının tanınmış bir isminin (adını vermiyorum) zamansız gelen ölümü haberleştirilmişti. Kadıncağız genç yaşta hayatını kaybetmişti.
        Büyük gazetenin çok tık alan internet sitesi editörünün habere uygun bulduğu başlık ‘DOSTLARI ONU BÖYLE HATIRLAYACAKLAR’ olmuştu.
        Haberi okumak için başlığa tıkladığınızda bir fotoğraf galerisine giriyordunuz.
Rahmetli kadıncağızın kimi zaman hafif dekolteli, kiminde ise bikinili fotoğraf galerisini tıklamaya başlıyordunuz.
        İnternet gazeteciliğinde günümüzde yaşanan tıklanma pespayeliğinide yerin altındaki Nekrofilliğe uzanan seviyeyi göstermek adına ibret verici bir örnekti.

****
        Bu mide bulandırıcı örneği anlatmamın nedeni şu günlerde internet gazeteciliğinde işin nerelere gidebileceğine dair en uç örneklerden biri olmasıdır. Yoksa artık mesela saygın gazetelerin internet sitelerine afedersiniz g.t ya da kibarca söylersek kadrajlanmış kadın poposu fotoğrafı koymalarından yakınmanın ya da tuhaf karşılamanın hiçbir anlamı yok.
Düne kadar internet gazeteciliği kaybeden gazetecilerin buluşma noktasıydı. Bugünse gördüğünüz gibi aç gözlü gazetecilerin buluşma noktasına döndü.

****
       Böyle bir ortamda düzgün bir yayıncılık yapmak kolay bir iş değil.
Bunu emin olun en iyi benim veya Hadi Özışık gibi internet girişimcileri biliyorlar. Sadece yayıncılık yapmak yetmiyor bir de etrafınızdaki önyargılarla, mesleği bir tık uğruna nekrofil düzeyine götürecek ilkesiz insanlarla mücadele etmek zorundasınız.
Üstelik bir de para kazanmak kazandığınız paranın vergisini vermek reklam almak gibi pek çok gazetecinin aklının ucundan geçmeyen işleri de öğrenmeniz ve harfiyen uygulamanız gerekiyor.

****
      Türkiye’de günün birinde internet gazeteciliğinin tarihi yazılırsa emin olun internethaber alanının öncülerinden biri olarak anılacak.
Hadi Özışık ve ekip arkadaşları sadece bir internet sitesi yaratmadılar o siteyi farklı sitelerle desteklediler, büyüttüler ve en önemlisi yerelleştirdiler.

****
      Bunu yaparken de işin kolayına kaçıp bir tık uğruna copy paste habercilikten veya türlü pespayelikten kaçındılar. Büyük haber ajansları ile çalıştılar. Gazeteciliğin bütün 5n1k kurallarını internet sitelerinde uyguladılar, kendi muhabir editor köşeyazarı kadrolarını kurdular.
      Türkiye’nin en bağımsız medya grubunu ilk keşfedip hayata geçiren ekip oldu.
      İnternet hergün biraz daha gelişiyor.
      Her geçen gün bir tık uğruna ölülerin bikinili fotoğraflarından bile medet umabilecek insanlar gazeteci kılığında aramıza katılıyor.

****
      İşte böylesine bir ortamda İnternethaber pek çok gazeteci için bir çıpa gibi yerli yerinde sapasağlam duruyor.
      Hadi Özışık başta olmak üzere tüm internet haber çalışanlarını kutlarım.
      Daha nice yıllara…

Mustafa Karaalioğlu : Marka ve sorumluluk

      Hepimiz; özellikle de medya sektörü çalışanları internet teknolojisinin içine doğmuş gibiyiz. Birçoğumuz mesleğin başında, ortasında hatta sonunda bu büyük değişime tanık olmakla birlikte yabancılık çekmeden onun bir parçası olduk. Çünkü, hem imkanları hem de tüketicinin yürüdüğü istikameti gördük. İnsanların başlarını çevirdiği yerdeki parıltı ve değişimin aktörü olmamak imkansızdı çünkü.

      Nitekim, dünyada olduğu gibi Türkiye’de de konvansiyonel medya; gazeteler ve televizyonlar belki biraz gecikmeli ama sonuçta güçlü bir şekilde internet dünyasının bir parçası oldular. Kurumsal yapılar giderek dijital teknolojinin etkisi altına girdi ve bu da yeni fırsatların ortaya çıkmasını sağladı. Beraberinde de yeni sorunların… Çünkü, alışkanlıklar her gün yenilenen ve her gün yeni modellerle rekabet edebilen bu yeni küresel sektör karşısında zaman zaman bocaladı. İnternet süreçlerini sevk ve idare etmek planlanandan daha çok zaman aldı.

      Konvansiyonel medya bu değişimi yaşarken Türkiye’de internet üzerinden yeni medya girişimleri de hızla gelişti ve büyüdü. Yeni teknolojinin sunduğu yüksek imkanlar medyada yeni markaların oluşmasına yol açtı. İnternethaber bu girişimler içinde kendi alanında ilklerin arasına girmeyi başardı. Bununla birlikte, internet sektöründeki rekabette de etkili bir marka haline gelmeyi başardı. Sürekli gelişen, yenilenen ve yaratıcı fikirlerle farklılaşan bir marka…

     İlklerin arasında olmak ve yıllar içinde hem ayakta kalmak hem de gelişmek sektörün geleceği açısından büyük imkanları barındırmak da demektir. Aynı zamanda sorumluluğun da artması demektir…

     İnternet dünyasındaki yanlışlar, haksız uygulamalar ve kuruluştan itibaren yaşanan sorunların giderilmesi için de en fazla sorumluluk ilk olanların üzerine düşüyor. Bunu olgunluk ve tecrübe döneminin kaçınılmaz bir aşaması olarak da görüyorum.

     Bir yandan ticari rekabet bir yandan da sektör içindeki regülasyon sürecinde inter’a kolaylıklar ve başarılar diliyorum.

Candaş Tolga Işık : İyi ki varsınız, iyi ki doğmuş İnternethaber

     1851’den beri yayın yapan New York Times her sabah “All the News That’s Fit to Print” (Basıma uygun her haber) sloganıyla selamlar okuyucularını...
     Başta New York Times olmak üzere günümüz medyasının zaman içinde bu sloganı ne kadar yaşattığı tartışılır...
     Ancak tartışılmaz olan bir şey var ki o da internetin bugün itibarı ‘Basıma uygun her haberin’ yayınlanabildiği tek mecra oluşu...
     Son dönemde örneklerini fazlasıyla görüyoruz: Sansürlenen haberler, yasaklanan yazılar özetle basıma uygun ancak güç odaklarının çıkarlarına uygun olmayan her türlü içerik kendisine internette yer bulabiliyor.
     İnternet medyası müthiş bir hızla büyürken, hiç kuşku yok ki Türkiye’de bu işin bayraktarlığını Hadi Özışık ve rahmetli Ufuk Güldemir yaptı.
     Hadi Özışık’ın 13 yıl önce kurduğu internethaber bu alanda var olmak isteyen birçok gazeteci ve girişimci için ilham kaynağı oldu. İnternethaber grubunun ortaya koyduğu ilkeli, temiz ve tarafsız yayıncılık internet medyası için bir referans teşkil etti.
     Kolay iş değil.
     Özışık’ın işsiz bir gazeteci olarak çıktığı bu yolda bugün kendi mecrasının en önemli markası haline getirdiği siteleri neresinden bakarsanız bakın bir başarı hikayesi...
     Başta Hadi Özışık olmak üzere 13’üncü doğum günlerini kutlayan tüm meslektaşlarıma “İyi ki varsınız, iyi ki doğmuş internethaber” diyorum...
     Nice senelere internethaber!

Ayşenur Arslan : Sahiden 13 yıl mı olmuş! 

     Öyle bir geçer zaman ki, şaşar kalırsınız!
     Sahiden 13 yıl mı olmuş!
     Mütevazı ve hatta hobi denebilecek bir girişimle başlayan 13 yaşına basmış. Ve bu süre içinde sadece kendisini değil internet medyasını da büyütüp güçlendirmiş.

     Medyanın / haberin geleceği internette.
İnternet Haber’e geleceğe yolculukta (artık) küresel başarılar diliyorum.
Nice yıllara

Nihal Bengisu Karaca : Haber TV ve gazeteden önce İnternet Haber'de

İnternet dünyayı değiştiriyor, pek tabii medyayı da.
Konvansiyonel medyaya oranla büyük avantajlara sahip olan internet medyası giderek hayatımızın vazgeçilmezlerinden biri haline geliyor.

Televizyondan hız ve görüntü unsurunu, yazılı basından ise yazılı kültürü, haberin düşünce ve analize bakan yanını alarak eşsiz bir kombinasyona varma lüksü var internet medyasının. Ancak henüz bu avantajını kullandığı söylenemez.

Ne yazık ki internet medyası dediğimizde çoğunlukla dedikodu söylenti çöp ve niteliksiz işlerin üretildiğini görüyoruz ve bir çok ‘çoğaltma’ ve ‘çarpıtma’ya internet medyası denildiğine tanık oluyoruz.  Pek çok internet sitesi konvansiyonel medya tarafından üretilmiş içerikle ayakta durmaya çalışıyor.

Yeni imkanların belirdiği ve fakat değerli olanın istismar edenle aynı kulvarda aynı hizada yer almak zorunda kaldığı bu yeni medyada, internet haber ve benzeri birkaç medya sitesi, sözkonusu keşmekeş içinde giderek daha fazla umut vaat ediyor.

Pek çok haber, gazeteden onlarca, televizyondan dakikalarca önce de oluyor.
Sadece hızı deği
l, konuyu ele alma şekli, haberi görme biçimiyle ana akım medyayı tahkim etme potansiyeli taşıyor.
İlgiyle izliyoruz.
13 yaşına giren kutluyor, yeni yaşının uğur getirmesini diliyorum.

Sedat Ergin : İnternet haberciliği üzerine

    Demokrasilerin güçlülük noktalarından biri, siyasal iktidarın ve bütün güç merkezlerinin denetlenebilmesini sağlayan özgür bir basının varlığıdır.
    Basın özgürlüğü, demokrasinin en temel vazgeçilmezlerinden biridir ve halkın öğrenme hakkının en önemli güvencesidir. Vatandaşların doğru kararlar alabilmeleri, tercihlerini özgürce oluşturabilmeleri ancak haber alma özgürlüklerinin kısıtlanmadığı ortamlarda mümkündür. Bu noktada haber alma kanallarının, toplumu bilgilendiren mecraların çeşitliliği, yaygınlığı bir demokrasinin en önemli sigortalardan biridir. Bu çeşitlilik daraldığı oranda halkın haber alma hakkı bundan zarar görecektir.
    Yazılı basında ve televizyon kanallarındaki çeşitliliğe son dönemde çok etkili bir mecra olarak internet de eklenmiştir. İnternet gazeteciliği, halkın -doğrudan ve süratli bir şekilde- bilgi alma kanallarının çeşitlenmesinde bir devrim yaratmıştır.
    İnternet gazeteciliğinin sağladığı büyük imkan ve fırsatların yanı sıra pek çok sorun yarattığını da kabul etmeliyiz. Bu alandaki hukuksal çerçevenin yetersizliği ve ayrıca geleneklerin henüz tam anlamıyla yerleşmemesinin yol açtığı bir dizi sorundan söz edebiliriz. Ayrıca, kimliksiz, künyesi belli olmayan ve gazeteciliğin etik kurallarını gözetmeyen sitelerin yarattığı sıkıntılar da bir başka sorunlu alanı gösteriyor.
    Zaman zaman bu tür mecraların ciddi anlamda haber kirliliğine yol açtığını da görebiliyoruz. En basitinden bir gazeteye karşı hukuki açıdan hakkınızı arayabilmenizin yolları açıkken, bu tür siteler karşısında hukuk yolları daha sıkıntılı bir şekilde işliyor.
    Her yeniliğin başlangıç dönemlerinde belli bir kargaşanın yaşanması kaçınılmazdır. Hukuki çerçevenin oturması, geleneklerin yerleşmesiyle birlikte bu sorunların da aşılması beklenmelidir. Bu açıdan belli bir mesafe alınmıştır ama yeterli değildir.
   “İnter”, Türkiye’de gazeteciliğin bu yeni serüveninde iki nedenle önem taşıyor.
   Bunlardan birincisi, bu sektörün ilklerinden biri. Tam 13 yılı geride bırakmış olması müesseseleşme açısından hiç de yabana atılacak bir süre değil.
   İkincisi, bu mecraya belli bir düzeni getirme, kuralları yerleştirme gayreti içinde olan sayılı markalardan biridir.
   Bu çerçevede internet gazeteciliğinde Türkiye’deki öncü isimlerden biri olan Hadi Özışık’ın bu alandaki sorunlarla ilgili bir farkındalığın oluşması, ayrıca bu mecranın yazılı basın ve televizyonla eşit bir statü kazanması için sarf ettiği çabayı  uzun bir zamandır yakından izliyorum.
   İnter’u 14’üncü yılına ulaşması vesilesiyle kutluyorum.

Reha Muhtar : Benim sadık yarim İnternethaber

13. Yılını kutluyor…
Düşüncenin çoğaldığı” yerdir İnternet Haber…

Düşüncenin özgürleştiği, farklı fikirlerin yeşerdiği, ‘büyük’ sıfatı aldırılmayan ‘değerli’ insanların hayatiyet bulabildiği mecranın adıdır İnternet Haber

İnternet Medyası budur…
13.Yılını kutlayan de bunu birkaç öncüsünden biri…

Her gazeteci, çoluk çocuğunun boğazına gidecek ekmeği düşünürken, varlık nedeni olan düşüncelerini de aktaracak bir mecra arzular…

Gazeteciyi ‘hayatiyetine kavuşturan o mecradır ‘internet ve İnternet Haber

Biz gazetecilerin sadık yaridir ‘internet’, ...

 

Günün Önemli Haberleri