11 Nisan 2011 Basın Özeti
Abone olLibya'da ateşkes stratejileri, Fransa'da peçe yasağı, Harvard'daki hocasından Obama'yı mahcup edecek mektup ve Arsenal satılıyor mu?
Libya lideri Muammer Kaddafi'nin haftalar sonra sokakta çekilmiş bir fotoğrafı Times'ın birinci sayfasında.
Afrika Birliği heyetiyle görüşmek üzere sarayın dışına çıkan Kaddafi'nin suskun olması dikkat çekti diyor gazete.
Guardian da, savaşın gidişatını irdelediği başyazısında isyancılar çekilmekte olduğuna dikkat çekiyor.
Haftasonu yaşanan çatışmaların koalisyon güçlerine uzun süre önce farketmiş olmaları gereken bir gerçeği, isyancıların savaşçı bir güç olmadıklarını hatırlatması gerektiğini kaydeden Guardian, ''eğer ortada bir savaş varsa bu NATO hava kuvvetleriyle Kaddafi'nin kara kuvvetleri arasında'' diye devam ediyor.
NATO'nun hava gücünün sınırlarıyla kısa zamanda karşılaşabileceğini kaydeden gazete Türkiye'nin de arabuluculuğuna atfen ateşkes senaryolarını irdeliyor:
''.. eğer bir açmaz, daha da kötüsü, ülkenin bölünmesi gündeme gelirse ateşkes müzakereleri her iki taraf için de cazip görünebilir. Türkiye Başbakanı Erdoğan'ın önerdiği barış planının iki unsuru isyancılar için çekici olacaktır. Kaddafi güçlerinin kuşatması altındaki kentlerde ateşkes ve insani koridor. Kentleri geri almak direnişçilerin isyanlarını yeniden örgütlemelerine olanak sağlayacaktır. Tam da bu nedenle Kaddafi böyle bir adıma karşı çıkar.''
''Serbest seçimlerin önünü açacak müzakere sürecini içeren üçüncü unsur ise uzun, sürüncemede kalacak bir süreç olabilir. İçindeki bölünmeler ve Seyfülislam'ın rolüne ilişkin belirsizliklerle Kaddafi'nin buna nasıl yaklaşacağını ise kimse bilmiyor.''
''Ama'' diyor gazete ''eğer Seyfülislam gerçekten de babasını küçük düşürmeyecek ve kendisini işbaşında ama yetkisiz bırakacak bir çıkış stratejisi üzerinde çalışıyorsa Türkiye'nin önerisi olumlu bir hedefe işaret ediyor denebilir. Babasının niyetleriyle örtüşmüyor olsa bile Seyf Türkiye'nin arabuluculuğunu reddetmeyecek kadar kurnazdır'' diye devam ediyor.
Guardian, bilinmezliklerden yakınıyor ve eldeki tek verinin askeri seçeneğin giderek daha az cazip göründüğü ve rejimin de bütün saf değiştirmelere karşın çökmekte olmadığına işaret ettiğini kaydediyor.
Fransa'da peçe yasağı
Independent iç sayfalarında yer verdiği haberinde, ''Fransa'nın peçe giymenin yasak olduğu bir güne uyandığını'' anımsatıyor.
Geçen yıl ekim ayında kabul edilen ve kamuya açık yerlerde kadınların yüzünün kapatılmasını yasaklayan düzenlemenin ilk başta hem sol hem de sağdan siyasetçiler tarafından desteklendiğini kaydeden gazete, ''Kadın haklarının savunulması ve Fransa'nın özgürlükçü, laik geleneklerinin yeniden ifadesi olarak görülüyordu. Ayrıca İslamın radikal ve hoşgörüye kapalı yorumuna karşı da bir yöntem olarak algılanıyordu'' diyor.
Solcu milletvekillerinin ise, Sarkozy'nin giderek daha fazla İslam karşıtlığı olarak görülen tavırlarıyla bağlantılı görülmek istemedikleri için çekimser yaklaştığı düzenleme, hükümetin geçen hafta başlattığı İslam ve laik devlet tartışması ve yeni İçişleri Bakanı'nın Müslümanların sayısının artmasının sorun yaratacağı sözleriyle içiçe girme riski taşıyor uyarısında bulunuyor Independent.
Gazete'nin Paris'teki muhabirinin görüştüğü 32 yaşındaki Tunus kökenli peçe giymiş bir kadın ise, ''yasaya uymaya karar verdiğini, ama evden mümkün olduğunca daha az çıkacağını söylüyor. Ne kadar aptalca ve inançlarıma ne kadar aykırı olduğunu düşünsem de yasanın, Fransa'nın yasası olduğunu kabul ediyorum'' diyor.
Fransız istihbaratının verilerine göre, geçen yıl 1,900 kadın peçe takıyordu Fransa'da.
Habere göre, peçe yasağı Fransa'daki müslüman toplumda da bölünme yaratmış. Kimi müslüman liderler, peçenin dinin emri olduğunu reddediyor. Bazıları yasağı desteklerken bazıları da yasağın doğrudan İslam'a saldırı olarak görülme ve genç Müslümanların radikal imamların peşine takılmasına neden olma riski bulunduğuna dikkat çekiyor.
'Obama'yı utandıracak işkence'
Guardian'ın birinci sayfasında yer verdiği bir haberde ise, Amerikan Dışişleri'nin yazışmalarını wikileaks'e sızdırdığı iddiasıyla tutuklanan Bradley Manning adlı askerin hedef olduğu kötü muamelenin ABD'nin önde gelen hukukçularını çileden çıkardığı kaydediliyor.
Manning'in günün 23 saatinde hücrede tutulduğu, giyinik uyumasına izin verilmediği ve kendine zarar vermesinin önlenmesi gerekçesiyle her beş dakikada bir kontrol edildiği basına yansımıştı. 250'den fazla hukukçu tarafından kaleme alınan açık mektupta Manning'in hedef olduğu muamelenin sadece insanlık dışı olmadığı, anayasaya aykırı olduğu ve hatta işkence olarak bile değerlendirilebileceği kaydediliyor.
Mektupta imzası bulunanlardan biri Harvard Üniversitesi'nden saygın bir hukukçu Laurence Tribe. Anayasa hukuku konularından Amerika'nın en önde gelen akademisyenlerinden biri olan Tribe, Obama'nın da hocası.
Guardian, Tribe'ın ve yüzlerce akademisyenin mektubunun kendisi de hukukçu olan Obama için bir utanç kaynağı olacağının altını çiziyor.
Arsenal satılıyor mu?
Times, Blackpool deplasmanından 3-1'lik galibiyetle dönerek şampiyonluk iddiasını sürdüren Arsenal'in bugün bambaşka bir konuyla gündemde olacağını kaydediyor.
Habere göre, Arsenal'in ortaklarından Amerikalı milyarder Stan Kroenke, diğer ortaklardan satın aldığı yüzde 16'lık hisseyle Arsenal'deki payını yüzde 62'ye çıkarmış. Bu gelişme ise, Amerikalı yatırımcıya kulübün kalan hisselerini de satın alma girişiminde bulunma şansı verecek.
NBA ekiplerinden Denver Nuggets'in de aralarında bulunduğu önde gelen spor kulüplerinin de sahibi olan Kroenke sonunda başarıya ulaşırsa, Arsenal premier ligde mülkiyeti yabancıların eline geçen 10. kulüp olacak.
Hisse satışlarıyla ortaya çıkan mali tablo ise, Arsenal'in kulüp değerinin 1.5 milyar doların üzerine çıktığı anlamına da geliyor.
Times, ama hisselerin tamamını satın almak Amerikalı yatırımcı için çantada keklik görülmemeli uyarısında da bulunuyor.
Zira, Rusya'da çelik sektöründe dev yatırımları bulunan, bir başka milyarder Alisher Usmanov da kulübün yüzde 27'sine sahip ve yürütüceği çetin pazarlıklarla satışı engelleyebilir Times'a göre.