100 bin kişi saatli bombayla dolaşıyor!
Abone olDamar genişlemesi ve balonlaşması olarak tanımlanan ‘anevrizma’ sadece beyinde değil karında da gelişiyor.
Damar genişlemesi ve balonlaşması olarak tanımlanan
‘anevrizma’ sadece beyinde değil karında da gelişiyor. Bu sinsi
hastalığı basit bir ultrason kontrolü ile tespit etmek
mümkün.
Star gazetesine göre, dünyadaki mevcut istatistikler ve rastlanma
sıklığı göz önüne alındığında, ülkemizde halen binlerce tanısı
konmamış aort anevrizmalı hasta olduğu tahmin ediliyor. Beyin
damarlarında oluşan anevrizma baş ağrısıyla da olsa kendini belli
ederken abdominal aort anevrizması yani karın bölgesinde gelişen bu
anevrizma türü, hiçbir belirti vermeden sinsice ilerliyor. Tüm
damarlarda oluşabilen anevrizmanın en sık karın bölgesinde
geliştiğine dikkat çeken Acıbadem Fulya Hastanesi’nden Kalp Damar
Cerrahı Doç Dr. Erdal Aslım, “Genelde hiçbir yakınmaya yol açmaz.
Kontrol amaçlı tetkikler yapılmadıysa damar yırtılmadan önce fark
edilemez. Aslında karın aortundaki anevrizmalar basit bir ultrason
ile tespit edilebilir. Bu nedenle herkesin 40 yaşından sonra 5
yılda bir ultrason muayenesinden geçmesi yaşamsal önem taşıyor”
diyor. İstatistikler Türkiye nüfusuna uyarlandığında, şu anda 80
bin ila 100 bin kişinin abdominal aortunda baloncukla yaşadığı
tahmin ediliyor.
RİSK ERKEKLERDE 3 KAT FAZLA
Doç. Dr. Aslım, “Bunlara her yıl yaklaşık 3 bin yeni hasta katılıyor. Bu rakamlara rağmen ülke genelinde yaklaşık olarak her yıl maksimum bin 500 civarında hastaya müdahale ediliyor. Halihazırda binlerce hasta karınlarında böylesine tehlikeli bir hastalığın varlığından veya tedavi imkanlarından habersiz bir şekilde yaşıyor” diye konuşuyor. Karın içerisinde, böbreklerin alt kısmında bulunan abdominal aortda meydana gelen bu baloncuk erkeklerde kadınlara göre 3 kat fazla görülüyor ve yırtılması sonrasındaki ölüm riski de yüzde 90’lara ulaşıyor. Yapılan araştırmalara göre 65 yaş üstündeki 100 erkekten 3 tanesinde bu hastalık görülüyor.
Bel veya böbrek ağrısı sanılmasın
Doç. Dr. Aslım’a göre; anevrizmada en önemli tehlike, damarın
aniden yırtılarak iç kanamaya yol açabilmesi. Kontrol amaçlı
tetkikler yapılmadıysa hastalar anevrizmayı yırtılmadan önce fark
edemiyor. Abdominal aourt anevrizması bazen, damar çapındaki artışa
bağlı olarak omurgaya baskı yapabiliyor. Ancak bu baskının yol
açtığı ağrılar, sıklıkla omurga veya böbrek ağrıları ile
karıştırılabiliyor. Doç: Dr. Aslım, sözlerini şöyle sürdürüyor:
Anevrizma yırtılırken şiddetli bir ağrı, bulantı ve kusma olur.
Karın aortu yırtıldığında kan bir anda karın içerisine boşalır, kan
kaybına bağlı tansiyon düşmesiyle hasta şoka girer. Organlara giden
kan akımının durmasıyla da hastanın yaşamı ciddi şekilde tehlikeye
girer. Zayıf kişilerde anevrizma karın muayenesiyle bile tespit
edilebilir. Abdominal aort anevrizmaları için en basit ve ucuz
tetkik karın ultrasonudur.
5 cm’yi geçince ameliyat gerekir
Küçük çaplı anevrizmalar 6 ay veya 1 yıl gibi aralıklarla takip edilir. Bu süreçte hastanın ağır kaldırmaması, aşırı ıkınmaması, yüksek tansiyonla savaşması, kandaki yağ oranına dikkat etmesi ve sigarayı bırakması istenir. Aortun çapı 5.5 santime ulaştığında ise damarın yırtılma riski olduğu için operasyon kararı alınır. Operasyon klasik açık yöntem veya EVAR yani “Endovasküler Aortik Stent İmplantasyonu” şeklinde kapalı yöntemlerle de yapılabilir. Hangisine karar verileceği damarların anatomik yapısı, hastanın yaşı ve ek hastalıklarına bağlıdır.
En önemli sebep damar sertliği
Doç. Dr. Erdal Aslım, aort anevrizmalarının çoğunlukla ateroskleroz, yani damar sertliğinden kaynaklandığına dikkat çekiyor. Damar sertliği nedeniyle damar duvarlarında kalsiyum ve yağ plaklarının oluşturduğu deformasyonlara bağlı olarak damar duvarı bozulup genişlemeye başlıyor ve anevrizma oluşuyor. Damar sertliğinin yanı sıra; ailede anevrizma varlığı, sigara kullanımı, bacaklarda damar hastalıklarının var olması, hipertansiyon, kan yağlarının yüksekliği. KOAH yani bronşit veya astım gibi kronik akciğer hastalıkları risk faktörleri arasında yer alıyor.