10 Nisan 2013 Basın Özeti
Abone olMargharet Thatcher'ın mirası ve 'Demir Leydi'nin cenazesiyle ilgili hazırlıklar, Kore Yarımadası'ndaki gerilim: 'Kuzey Kore Çin'le Rus ruleti oynuyor' Kübalılar'ın verdiği beş kilonun yarattığı fark ve Türk girişimcinin ABD'de yoğurtla yakaladığı başarı
İngiltere basını önceki gün ölen eski başbakan Margaret
Thatcher'a yine geniş yer ayırıyor.
Bu kez, Thatcher'ın yaşamındaki dönüm noktaları ve geride bıraktığı mirasla birlikte, gelecek Çarşamba günü yapılması planlanan cenaze törenine ilişkin hazırlıklar öne çıkıyor.
Guardian Kuzey İrlandalı ayrılıkçılar ve aşırı sol gruplardan kaygılanan polisin, St. Paul Katedrali'nde düzenlenecek tören için yoğun güvenlik önlemleri alacağını yazıyor.
Gazete cenazeye birçok dünya liderinin katılmasının beklendiğini, ancak devlet töreni olmayacağı için her ülkenin devlet ve hükümet başkanları düzeyinde temsil edilmeyebileceğini söylüyor.
Guardian, törene katılacağını ilan eden ilk liderin ise, Güney
Afrika'daki ırk ayrımından yana apartheid yönetiminin son lideri
Frederik Willem de Klerk olduğunu belirtiyor.
Kraliçe'nin katılımı
Independent ise polisin güvenlik önlemleri kapsamında olası protesto hazırlıklarını tespit etmek için sosyal medyayı, internet forumlarını ve Blackberry telefonlardaki mesajları izleyeceğini duyuruyor.
Cenazeyle ilgili bir diğer önemli ayrıntıysa, Times'ın manşetine çıkardığı Kraliçe İkinci Elizabeth'in katılımı.
Gazete Thatcher için yapılacak törenin, Winston Churchill'den bu yana kraliyet ailesinin en üst düzeyde temsil edildiği başbakan cenazesi olacağını vurguluyor.
Times, Churchill'in 1965'teki cenazesinden bu yana altı başbakanın öldüğünü ve kraliçenin hiçbirinin cenazesine katılmadığına dikkat çekiyor.
Times, inme sonucu ölen Thatcher'ın son anlarıyla ilgili bir habere de yer veriyor.
Görgü tanıkları, geçirdiği ameliyattan sonra Ritz Oteli'nde kalmaya başlayan Thacther'in, yatağında kitap okurken felç geçirdiğini fark ettiğini söylüyor.
Felç anında Thatcher'ın yanında bir hemşire bulunduğu, doktor gelene kadarsa öldüğü belirtiliyor.
'K.Kore Çin'le Rus ruleti oynuyor'
İngiltere basını özellikle yorum köşelerinde Kore Yarımadası'nda artan gerilime geniş yer veriyor.
Guardian başyazılarından birinde konuya farklı bir açıdan bakıyor. Gazete Kuzey Kore yönetiminin Batı ve Güney Kore'yle değil, Çin'le bir Rus ruleti oynadığını söylüyor. Dikkat çeken satırlar şöyle;
"Çin lideri Xi Jinping'in geçen Pazar günü, Kuzey Kore'yi üstü kapalı bir şekilde azarladığı ve kimsenin bölgeyi kaosa sürüklemesine izin verilemeyeceğini söylediği konuşmasına çok fazla anlam yüklenmemeli. Çin Kuzey Kore'yi terk etmeyecek. Ama Kore Yarımadası'nda istikrarı korumak için kullandığı araçları gözden geçirebilir. Umarız Washington ihtiyatlı davranmanın yararlarını anladı. ABD Pyonyang'a gerilimi arttırma bahanesi vermemeli. Kim Jong-un bir Rus ruleti oynuyorsa, bunu Çin'le ilişkileriyle yapıyor ki, ileride bu ilişkiye çok ihtiyacı olabilir"
'Rejim içinde mücadele'
Times ise, Kuzey Kore yönetiminin son dönemde gerilimi iyice arttırmasının, rejim içindeki bir iktidar mücadelesinden kaynaklanıyor olabileceğini yazıyor.
Güney Koreli uzmanlara dayandırılan habere göre, Pyongyang'ın sert söyleminin ve tehditlerinin arkasındaki isim, yönetimin iki numarası olmak isteyen Tümgeneral Choi Ryong Hae.
Uzmanlara göre Choi, Kim'in amcası ve Başdanışmanı olan Chang Sung Taek'in konumunu tehdit ediyor.
Chang'ın çatışmayı sevmeyen ve Çin'deki başarılı ekonomik reformlara yakın ilgi gösteren bir isim olduğunu söyleyen uzmanlar, Choi'nin tehditleri sürdürerek kendisini göstermek istediğine inanıyor.
İngiltere basınının dünya haberleri sayfalarında yer bulan bir diğer haber de, Suriyeli radikal islamcı muhalif grup Nusra Cephesi ve Irak'taki El Kaide örgütünün birleştiklerini açıklaması.
Radikal İslamcılar'ın birleşmesi
Financial Times birleşme haberinin bölgedeki El Kaide unsurlarının nüfuz mücadelesini gösterdiğini söylüyor.
Gazete, Kuzey Afrika'daki El Kaide unsurlarının Nusra cephesini, cihat yanlısı savaşçıları Mali'deki çatışmalardan kopartıp, Suriye'ye göndermeyi amaçlayan, Batı'nın ve Arap ülkelerinin bir oyunu olmakla suçladığını belirtiyor.
Financial Times, birleşmenin Suriye muhalefetindeki radikal İslamcıları güçlendirmeden Suriye lideri Beşar Esad'ı devirmek isteyen batı ülkeleri üzerinde yeni bir baskı oluşturacağına da dikkat çekiyor.
Beş kilonun farkı
Independent, Küba'da yapılan kapsamlı bir sağlık araştırmasının sonuçlarını taşıyor sayfalarına.
Haberde 1990'ların başında Sovyetler Birliği'nin çöküşüyle ekonomik kriz yaşayan Küba'da yakıt ve gıda sıkıntısı yaşandığı hatırlatılıyor.
Kriz nedeniyle Kübalıların daha az yediği ve şehirdekilerin yakıt sıkıntısından mecburen daha çok yürüdükleri, kırsal kesimdekilerinse, tarımda çok daha az makine kullandığı belirtiliyor.
Koşullar nedeniyle Kübalıların kişi başına beşer kilo verdiği ve bu şekilde şeker hastalığından ölümlerin yarı yarıya, kalp krizinden ölümlerinse üçte bir oranında azaldığı kaydediliyor.
İngiliz Tıp Dergisi'nde yayımlanan Amerikalı, İspanyol ve Kübalı bilim insanlarının araştırmasında 'Küba örneği, küresel obezite salgınının tersine çevrilmesinin sağlığa potansiyel yararlarını kayda değer bir şekilde gösteriyor" deniliyor.
Financial Times'ta Çobani marka yoğurtla Amerika Birleşik Devletleri'nde büyük bir servet kazanan Türkiyeli girişimci Hamdi Ulukaya'nın hikayesine geniş yer ayırılıyor.
Çobani yoğurtlarının başarısı
Gazete 20 yıl öncesine dek bir kelime bile İngilizce bilmeyen, o güne dek Türkiye dışına hiç çıkmayan Ulukaya'nın şimdi milyarder bir işadamı olduğunu yazıyor.
Financial Times, geleneksel olarak tatlı ve aromalı yoğurtları tercih eden Amerikan pazarına ilk kez doğal yoğurtu getiren Ulukaya'nın şu an 6,5 milyar dolarlık yoğurt piyasasının beşte birini elinde tuttuğunu belirtiyor.
Ulukaya'nın 1994'te İngilizce öğrenimi için gittiği ABD'de, babasının tavsiyesi üzerine beyaz peynir üretimine başladığı ve bu işte sınırlı bir başarı yakaladığı kaydediliyor.
Hamdi Ulukaya daha sonra, 2005'te ofisine gelen broşürleri temizlerken, satılık bir yoğurt fabrikası ilanını görmüş. Fabrikayı almak için avukatını aradığında, avukatı kendisine "Deli misin, fabrika falan almıyorsun?" demiş. Ancak avukatını dinlemeyen Ulukaya, katkı ve koruyucu madde bulunmayan yoğurtlarını üretmeye başlamış.
Sonuçsa, Ulukaya'nın şimdiye kadar 1 milyar 100 milyon dolara ulaşan kişisel serveti.