10 Mart 2011 Basın Özeti
Abone olEconomist: Türkiye gazeteci olmak için tehlikeli bir yer, Türkiye'nin yeni Arap devrimlerinden sonra oynayabileceği rol, Fransa'nın Libyalı muhalifleri tanıma kararı ve İspanya ekonomisindeki sıkıntılar.
Economist dergisinde, Ergenekon soruşturması kapsamındaki son
tutuklamalar ışığında, Türkiye'de basın özgürlüğünün
değerlendirdiği bir makale yer alıyor.
Makalenin başlığı ise, 'Gazeteci olmak için tehlikeli bir yer'
Yazı," Türkiye'nin ılımlı İslamcı Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin, Türkiye'yi bir ileri demokrasiye dönüştürdüğünü söyleyerek övünmeyi seviyor. Ama iki araştırmacı gazetecinin 6 Mart'ta tutuklanması daha çok geriye bir adım gibi görünüyor." ifadeleriyle başlıyor.
'Eleştirileri susturmak için bahane'
Çoğu Kürt, çok sayıda gazetecinin hapiste olduğunu kaydeden
dergi, Avrupa Birliği ve Washington'ın bu durumdan kaygılı
olduğunu, binlerce Türk'ün de protesto için sokaklara çıktığını
anlatıyor ve şöyle devam ediyor;
"Soruşturma, her ne kadar tartışmalı özel mahkemelerde olsa da,
sivillerin ilk kez muvazzaf generallerden hesap sormasını
beraberinde getirdi. Ayrıca, ordunun bulanık geçmişine emsalsiz bir
bakış sundu. Buna karşın, iktidar partisinin en büyük taraftarları
bile, Şık ve Şener'in tutuklanması gibi sert taktiklere
başvurulmasının, Ergenekon davasının meşruiyetini çökertmesinden
kaygılı. Soruşturma başlayalı dört yıl oldu, ama hala mahkûmiyet
yok. Bazı şüphelilere daha suçlama yöneltilmedi. Bazıları,
soruşturmanın hükümeti eleştirenleri yakalamak için tam bir
bahaneye dönüştüğünü söylüyor."
Gülen Cemaati'nin rolü
Dergi, tüm bu yaşananların ardından, bu tutuklamaların arkasında
Gülen Cemaatinin bulunduğu görüşünü savunanlar olduğunu
aktarıyor;
"Bazı çevreler, Pennsylvania'da yaşayan bir İmam olan Fettullah
Gülen'in liderliğini yaptığı, Türkiye'nin en nüfuzlu İslami
Cemaati'nin bu tutuklamaların arkasında görülebileceğini söylüyor.
Gülenciler "Saçmalık" diyor. Hareketleri yaygın bir şekilde ılımlı
bir güç olarak görülüyor. Ama karşıtları, cemaatin devlete,
özellikle de polise sızmasının, ordu ve başka yerlerdeki
düşmanlarının peşine düşmeleri için tam serbestlik verdiğini iddia
ediyor. "
Dergi, Şener'in en çok, "Hrant Dink suikastında polisin suç
ortaklığını belgeleyen kitapla" tanındığını belirtiyor.
Şık'ın da tutuklandığında, Gülen cemaatinin güvenlik güçlerindeki etkinliğiyle ilgili bir kitap yayınlamak üzere olduğu kaydediliyor.
Savcının soruları
Savcı Zekeriya Öz'ün gazetecilerin yazdıkları değil, "şimdilik açıklayamayacağı faaliyetleri" nedeniyle tutuklandığı yönündeki sözlerini aktaran Economist, buna karşın sızan sorgu metinlerinde Öz'ün bazı kitaplarla ilgili sorular yönelttiğine dikkat çekiyor.
Dergi, bunlar arasında, eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı'nın Gülencilere saldırdığı bir kitap da bulunduğunu vurguluyor.
Economist son olarak, İnsan Hakları İzleme Örgütü'nden Emme
Sinclair Webb'in, gizli kanıtlar nedeniyle müdafilerin
tutukluluklarına itiraz edemediği yönündeki sözlerine yer veriyor
ve 'Bu kanıtlar gizli kaldıkça, protestolar daha da yüksek sesli
olacak gibi görünüyor' diyor.
Financial Times'ta, son dönemde Arap dünyasında
yaşanan devrimlerin ardından, Türkiye ve Avrupa'nın oynayabileceği
rolü değerlendiren bir makale yer alıyor.
Makalenin yanındaki bir karikatürde , 'Özgürlük, demokrasi ve adalet' yazılı pankartlar taşıyan Araplara el uzatan bir Türk figürü görülüyor.
'Türk siyasetçiler model olma fikrine mesafeli'
Avrupa Birliği'ni temsil eden figürse, biraz korkmuş, biraz da şaşkın bir halde resmediliyor.
Philip Stephens imzalı makalede, Türk bakanların, Ankara'nın, laik İslam'la demokrasinin bir evliliği olma anlamında kendisini Arap dünyasına bir model olarak gördüğü değerlendirmelerine dikkatle yaklaştığını kaydediyor.
Ama Stephens, buna karşın İstanbul'da katıldığı bir konferansta, bu anlamda bir gurur ve istek gözlemlediğini de anlatıyor.
'Avrupa tehditleri görüyor'
Avrupa'nın Arap dünyasında olan bitenlerde fırsattan çok, tehdit
gördüğünü belirten yazar, Avrupalıların artan petrol fiyatlarından,
Akdenizi geçebilecek milyonlarca göçmenden ve Avrupalı çiftçilerle
tekstilcilerin Arap ürünleriyle rekabet edip edemeyeceğinden kaygı
duyduğunu söylüyor.
Özetle, Avrupa'nın bölgede yeni doğacak demokrasilere yardımcı
olması gerektiğini söyleyen yazar, görüştüğü Türk siyasetçilerin
Avrupa'nın niyetlerinden şüphe duyduğunu belirtiyor.
'Müzakereler üyelikten uzaklaştırdı'
Stephens, bu tutumu anlaşılır buluyor ve beş yıldır süren tam üyelik müzakerelerinin, Ankara'yı üyeliğe yaklaştıracağına, uzaklaştırdığını söylüyor.
Yazar, Brüksel'in Türk vatandaşlarına uygulanan sıkı vize rejiminde kolaylıklar için bile masaya oturmayı reddettiğini hatırlatıyor ve şöyle devam ediyor;
'Erdoğan Atatürk'ün mirasına itinasız davrandı'
"Erdoğan'ın İslamcı partisi de son dönemde Mustafa Kemal
Atatürk'ün laik demokratik mirasına itinasız davrandı. Bu yazki
genel seçimler öncesi kamuoyu yoklamalarında büyük fark atan parti,
basına karşı sert önlemler aldı ve mahkemeleri muhaliflerin gözünü
korkutmak için kullandı. Cumhuriyet Halk Partisi lideri Kemal
Kılıçdaroğlu da Arap dünyasının demokrasiyi kucakladığı bir
dönemde, bu politikaların yarattığı ironiye dikkat çekiyor. Ama
bütün bunlara karşın Avrupa, doğusunda Türkiye, güneyinde de mağrip
ülkelerine bakıp, kendi şeytanlarıyla yüzleşmeli. Müslüman
demokrasilerle el sıkışma zamanı."
'Fransa tarihten ders almamış'
Fransa'nın, Libya'da muhaliflerin oluşturduğu 'Ulusal Konsey'i
Libya halkının tek meşru temsilcisi olarak tanıması, geniş yer
buluyor gazetelerde.
Independent yazarı Patrick Cockburn'a göre, bu
karar Fransa'nın tarihten ders almadığını gösteriyor. Dikkat çeken
satırlar şöyle:
"Fransa'nın birden Bingazi'deki isyancı liderleri bir tür
hükümet gibi tanımasında ciddiyetsiz ve absürt bir şeyler var.
Büyük ihtimalle, Nicolas Sarkozy'nin gelişmelere hakim olduğunu
gösterme niyeti taşıyor. Ama ne yapacağını, diğer Avrupalı
liderlerden daha çok bilmediği apaçık. İçsavaş yaşanan ülkelerde,
seçilmemiş, kendi kendilerini atamış liderleri tanımak, örneğin
İngiltere'nin Afganistan gibi bir ülkede en çok işbirliği yapma
ihtimali olanları seçtiği 19. yüzyıl emperyalizmini hatırlatıyor.
Bunun genelde bir bedeli olur. Dış güçlerin desteklediği liderler
para ve silah elde edebilir, ama ülkelerindeki güvenilirliklerini
artırması düşük ihtimal. Bu şekilde Libya'da Kaddafi,
muhalifleriyle 'yabancıların aldattığı enayiler' diye daha kolay
dalgasını geçebilir."
İspanya ekonomisindeki olumsuz veriler
Guardian, ekonomi sayfalarında İspanya ekonomisinden gelen olumsuz haberlere geniş yer ayırmış.
Habere göre, kredi derecelendirme kuruluşu Moody's'in ülkenin kredi notunu bir derece düşürmesinden sonra, İspanyol bankaları da kötü haberler aldı.
İspanya Merkez Bankası'nın ülkedeki bankaların şoklara dayanıklılığını ölçmek için yaptığı stres testi sonucu, bankalara bilançolarını düzeltmeleri için toplam 17 milyar Euroya ihtiyaç duydukları söylendi.
'AB harekete geçmeyecek'
Financial Times da, bu haberlerin yatırımcıları
ürküttüğünü belirtiyor.
Gazeteye göre, Avrupa Birliği yetkilileri bugün Brüksel'de
yapılacak zirvede bu konuda özel bir adım atılmayacağını
söyledi.
Alman yetkililerin de Avrupa Birliği kurtarma fonlarının bu aşamada
kullanılmamasında kararlı olduğu belirtiliyor.
Yaş büyütmek için rüşvet iddiası
Times'ta, İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi'nin, 18 yaşından küçükken birlikte olduğu gerekçesiyle yargılanacağı Faslı Kerime El Mehrug'la ilgili bir haber var.
Habere göre, Mehrug'un Fas'taki doğum yerinde görev yapan bir nüfus memuresi, iki İtalyanın Mehrug'un doğum tarihini iki yıl geriye alması için rüşvet vermeye çalıştıklarını iddia ediyor.
Faslı memure, bunun karşılığında kendisine hatırı sayılır bir rüşvet önerildiğini söylüyor.
Berlusconi'nin avukatlarınınsa iddiayı 'gülünç' diye tanımladığı
belirtiliyor.