10 günde üç kaza: F-4 savaş uçakları neden düşüyor?
Abone ol24 Şubat'ta Malatya'da, dün de Konya'da toplam üç adet F4 uçağın düşmesi birçok soruyu beraberinde getirdi. Uçaklarda sorun var mı? Pilotlar neden atlayamadı? Kendisi de kaza geçirmiş bir eski pilot generale sorduk.
24 Şubat'ta F-4 tipi iki savaş uçağının, dün de Konya'da aynı tip uçağın düşmesi birçok soruyu beraberinde getirdi.
Uçaklar hakkında eski oldukları yönünde eleştiriler olmakla birlikte, düşüş nedenleri konusunda henüz net bilgiler yok.
10 gün içinde üç uçağın düşmesiyle "sabotaj" iddiaları da
gündeme geldi.
Genelkurmay Başkanlığı ise bu iddiaları doğrulamadı ve Konya'da düşen uçağın, SAM füzelerinden kaçış eğitimi yaptığı sırada, manevra yaparken düştüğünü duyurdu.
İstatistiklere göre, Suriye'nin düşürdüğü uçak dahil son 35 yılda çeşitli nedenlerle toplam 13 adet F-4 tipi uçak düştü.
Kaza oranının yüksekliği nedeniyle "uçan tabut" olarak nitelenen uçaklar aslında 1994 yılında kullanımdan kaldırılan F-104'ler.
Ancak son dönemde arka arkaya gelen düşmeler sebebiyle F-4'ler de artık "uçan tabut" olarak niteleniyor.
Uçaklarda sorun var mı?
Kazayı BBC Türkçe'ye değerlendiren iki eski pilot general, kayıplara rağmen F-4 tipi uçaklarla ilgili özel ve büyük bir sorun olmadığı görüşünde.
Her iki uzman da uçaklar 40-50 yaşına gelse de modernize edilerek uçuş saatlerinin uzatılabildiğini vurguluyor.
Emekli Hava Tümgeneral Beyazıt Karataş, 2020'de envanterden çıkarılacak olmalarının nedenini, "Eskiliğinden ziyade bakım onarımı ve idamesidir" diye açıklıyor, "Yoksa ABD Hava Kuvvetleri bizden daha eski F-16'lar kullanıyor."
Kendisi de bir dönem F-4 pilotu olan emekli Hava Korgeneral Erdoğan Karakuş da özellikle Konya'daki kazaya neden olan eğitimin "oldukça zor bir eğitim" olduğunu belirtiyor.
Karakuş bu eğitimlerde uçağa her türlü manevralar, azami performans gösterecek şekilde tehlikeli hareketler yaptırıldığını söyledi.
Savaş pilotlarının mutlaka birkaç uçuşlarında bu nedenle ölüm tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını vurgulayan Karakuş, "Hava savunma sistemlerinden kaçış manevrası yapıyor. Bu manevralar fevkalade tehlikeli. Havacılık tarihine bakılırsa bu olayın olması anormal değil" dedi.
Pilotlar neden uçaktan atlayamadı?
Özellikle son iki kazada pilotların uçaktan atlayamaması ve yaşamlarını yitirmeleri bu sorunun sorulmasına neden oldu.
Emekli Hava Tümgeneral Beyazıt Karataş, "bu tip kazaların özelliğinden kaynaklı olarak" pilotların paraşütle atlama kararını vermek için şanslarının olmadığını söylüyor.
Karataş bu tip kazaların özelliğini, "Yatış, dalış, alçak irtifa, yüksek sürat, kuş sürüsü gibi nedenlerde pilotun karar vermesi kolay olmuyor. Paraşüt tali kurtarma aracıdır. Şartlar müsait değilse buna fırsat kalmaz" diye açıkladı.
1978 yılında teğmen rütbesindeyken bir kazada F-100 tipi uçaktan paraşütle atlayarak hayatta kaldığını bildiren Karataş, kendisinin şartlar müsait olduğu için atlayabildiğini söyledi.
Bir uçağın düşmesine yol açan olayları "zincirin halkalarına" benzeten emekli General Karataş, filodaki yönetimden çevresel baskılara, mali durumdan pilotaja kadar tali ve asli her nedenin bu zincirin halkası olduğunu kaydetti.
Kaza kırım raporu henüz olmadığı için "pilotaj hatası" yorumunun erken olduğunun altını çizen Karataş, diğer yandan tüm dünyada kazalardaki asli nedenin yüzde 60-70 oranında pilotaj hatası olduğunu da anımsattı.
Yanıt bekleyen sorular
Genelkurmay Başkanlığı'nın sitesi incelendiğinde son birkaç yıldır, özellikle de Suriye'deki iç savaşın ardından Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) tatbikat sayısının artışı dikkat çekiyor.
Savunma konularında uzman gazeteci Lale Sarıibrahimoğlu da bunu anımsatarak, kazalardaki "temel soruları" ise şöyle sıraladı:
"Pilot hatası mı, tatbikat sayısının artmasının getirdiği bir yorgunluk mu, yoksa bu uçaklar gerçekten çok mu yoruldu ve ne kadar modifiye edilse de, zorlamadan, daha önce emekli mi etmek gerekiyordu?"
Türkiye'deki en büyük sorunun, orduyla bağlantılı bilgilerin sebebi ne olursa olsun sağlıklı bir şekilde kamuoyuyla paylaşılmaması olduğunu ifade eden Sarıibrahimoğlu, "Doyurucu bilgi olmayınca, gri alanlar olunca, eksik bilgi de spekülasyona neden oluyor" diyor.
Eğitimli pilot eksikliği mi?
Hem Türkiye Emekli Subaylar Derneği (TESUD) Genel Başkanı da olan emekli Hava Korgeneral Erdoğan Karakuş hem de emekli Tümgeneral Beyazıt Karataş, son yıllarda TSK'nın pilot kaynağının zorlanmaya başladığı görüşündeler.
Karakuş, "zorlanmayı", mecburi hizmetin 15 yıldan 10 yıla düşürülmesi, sivil havacılığa geçişlerin artması ve özellikle de Balyoz, Ergenekon ve Casusluk gibi davalarla yetişmiş eğitici personelin Hava Kuvvetleri'nden ayrılmaları olarak açıklıyor.
Gazeteci Lale Sarıibrahimoğlu ise bu tür yorumlara katılmıyor ve şöyle diyor:
"Emeklilik, sivil havacılığa geçiş var, doğru. Ama mevcut pilotların da NATO standartlarında eğitim gördüğünü biliyoruz. Bu da benim açımdan çelişkili hale geliyor. Bu bir tahmin ama belki de temel sorun, eğitimin çok artırılması."
F4'lerin geçmişi
F-4 Phantom serisi uçaklar, Türk Hava Kuvvetleri envanterine 1974 yılında dahil oldu.
2000'lerin başında 54 adet F-4E Fantom uçağının 26'sı İsrail'de, 28 adedi de Eskişehir'de bulunan 1. Hava İkmal ve Bakım Merkezi'nde modernize edildi.
Modernizasyonu 2003 yılı sonunda tamamlanan bu uçakların 2020 yılına kadar envanterden çıkarılmasına karar verildi.
Plana göre, F-4'lerin yerini F-35'ler alacak.
Böylece Türk Hava Kuvvetleri'nin savaş uçağı gücü F-16 ve F-35'lerden oluşacak.
Ancak yine istatistiklere göre, son 25 yılda çeşitli nedenlerle 31 adet de F-16 düştü.