1 yıldır pişmanlık yaşıyor! İstanbul'da gözünü açınca öldüğünü zannetti: İğne izleri görüyorum
Abone olİSTANBUL'da geçen yıl koronavirüse yakalan 7 aylık hamile Nilüfer Gündüz, 1 yıldır yaşadığı pişmanlığı anlattı.
Gündüz, geçtiğimiz yıl Mart ayında çok istediği kız
bebeğine 7 aylık hamileyken evde fenalaştı. Eşi Mehmet Gündüz (41)
tarafından 28 Mart gecesi Sancaktepe Şehit Prof. Dr. İlhan Varank
Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne götürüldü. Tansiyonu bir türlü
düşürülemeyen genç kadın, "gebelik zehirlenmesi" nedeniyle hayati
risk taşıdığı için, apar topar sezaryene alındı. Ameliyat
öncesi alınan PCR testinin pozitif olduğu anlaşılınca da bebeğini
kucağına alıp, koklayamadan izolasyon altında tedaviye alındı.
1,5 kilogram dünyaya gelen Amine Asel ise prematüre olduğu için
yeni doğan yoğun bakımda kuvöze alındı. Nilüfer Gündüz'ün
durumu, tedaviye rağmen 2 hafta sonra kötüleşti. Yoğun
bakıma alınacağı sırada kalbi duran genç anne, 10 dakikalık
kalp masajıyla hayata döndürüldü. Kalp-akciğer makinesine (ECMO)
bağlanması gereken Gündüz, Marmara Üniversitesi Eğitim ve Araştırma
Hastanesi’ne sevk edildi. Doktorların ailesine 'her an her şeye
hazırlıklı olun' dediği Nilüfer Gündüz, solunum cihazına bağlı
halde uyandığında öldüğünü zannetti. Çocukları için asla pes
etmeyen Gündüz, 28 gün sonra hastalığı yenerek taburcu oldu. Minik
Asel’ine kavuşmak için ise, evinde iki hafta daha geçirmek
zorunda kaldı. Anne, bebeğine 45 gün sonra, 12 Mayıs 2020’de
kavuşabildi.
"Ellerinin üzerinde iğne izleri görüyorum"
Şimdi kabus gibi geçen günlerin izlerini silmeye çalışan
anne, “Hala kızıma karşı vicdan azabı duyuyorum. Keşke çok daha
fazla dikkat etseydim de bu virüsü kapmasaydım. Sezaryen oldum,
bebeğimden günlerce ayrı kaldım. Onun sağlığından hep endişe ettim
çünkü prematüre doğmuştu. Ben bir ay hastanede yattım, o 45 gün. Şu
an 13 aylık ama ben kızma kavuşalı henüz 1 yıl oldu. Salgının çok
başında olmama rağmen keşke daha bilinçli olsaydım, hala her gün
çocuğun ellerinin üzerinde iğne izleri görüyorum sanki, her gün
hatırlıyorum, onun pişmanlığını yaşıyorum. Keşke kendimi biraz daha
korusaydım da ne ona, ne de çevremdeki insanlara bu acıları
yalatmasaydım. Keşke kızımı da doğar doğmaz kucağıma alabilseydim”
dedi.
"Nefes darlığım devam ediyor"
Ailesinin kendilerini mucize gibi gördüğünü anlatan Gündüz,
“Kardeşlerim, annem babam, çocuklarımın bize bakarken hala gözleri
doluyor. Siz nereden döndünüz, şu anda görebilmek bir mucize diye.
Bu kadar zor süreçlerden geçtikten sonra izole yaşıyorsunuz. Bir
yıldır neredeyse kimseyle görüşmedik. Ciğerlerimde hastalığın
izlerini taşıyorum hala. Nefes darlığım devam ediyor. Yüksek
tansiyonum kalıcı oldu. Gebelik zehirlenmesinde normalde doğumdan
sonra düzelirmiş ama benimki geçmedi. İlaç kullanamıyorum emzirme
döneminde olduğum için. Hayatımdaki her şey değişti. Sırt ve kas
ağrılarım hala devam ediyor. Kollarımdaki güçsüzlük nedeniyle ilk
aylarda 2 kiloluk bebeği taşıyamadım. Abisi yeri geldi altını
değiştirdi, uyuttu, gezdirdi. Hala uzun süre kucağıma alamıyorum
kızımı” diye konuştu.
"Parklardan korkuyorum"
Nilüfer Gündüz, kurallara uymadan her şey normalmiş gibi
davrananlara da tepki göstererek, “Bu kısıtlamalara rağmen, bunca
kayba rağmen insanların hala her şey çok normalmiş davranmasına, bu
rahatlığına anlam veremiyorum. Belki sana bir etkisi olmuyor ama
senin taşıyacağın virüs, bir anneyi babayı, birinin evladını
etkiliyor, kayıplara sebebiyet verebiliyor. Ben bir yıldır kızımı
parka götürebileceğim günlerin hasretiyle yaşıyorum. Parklardan
korkuyorum hastalık bulaşacak diye. Çok istiyorum onun salıncakta
sallanmasını, oyuncaklara heyecanla koşmasını.” dedi.
"Aşı oldu çok rahat atlattı"
Aşı sırası geldiğinde hiç tereddüt etmeden aşı da olacağını
söyleyen Gündüz, “Çünkü gözümle gördüğüm etkileri var çevremizde.
Mesela çok yakın bir akrabamızın babası 90 yaşında, aşı oldu çok
rahat atlattı. Oğlu ona bakarken Kovit’e yakalandı, ondan çok daha
ağır geçirdi. Ağrıları, sıkıntıları çok daha fazla oldu. Bunları
gözümüzle gördükten sonra aşımı olmamam mümkün değil” ifadelerini
kullandı.