1 Temmuz 2013 İngiltere Basın Özeti
Abone olİngiliz gazeteleri arasında bu sabah en çok Guardian dikkat çekiyor. Gazete, Snowden tarafından sızdırıldığı iddia edilen belgelerin ABD'nin 38 ülkeyi dinlediğini gösterdiğini yazıyor. Gazetede Mısır lideri Muhammed Mursi'yle bir söyleşi de yer alıyor.
Guardian gazetesi bugünkü manşetinde eski CIA
ajanı Edward Snowden’ın sızdırdığı iddia edilen yeni bilgilere
dayandırdığı bir habere yer veriyor.
Haber, bir süre CIA ve Ulusal Güvenlik Kurumu (NSA) için çalışan Snowden’ın sızdırdığı bilgilere dayanarak; ABD’nin İstihbarat servislerinin, aralarında birçok Avrupa ülkesiyle Türkiye’nin de bulunduğu 38 ülkenin büyükelçilik ve temsilciliklerini dinlediğini aktarıyor.
Habere göre söz konusu belgelerde bu ülkeler ‘hedef’ olarak tanımlanıyor.
Guardian, dinlenen ülkeler listesinde Fransa, İtalya, Yunanistan gibi Avrupa ülkelerinin, bazı hassas ve ABD’yle ilişkisi kötü Orta Doğu ülkelerinin, Japonya, Meksika, Güney Kore, Hindistan ve Türkiye gibi ABD’yle iyi ilişkileri olan ülkelerin ve Avrupa Birliği’nin bulunduğunu yazıyor.
Haberde dinlemelerin elektronik cihazlar içine konulan ve böcek
diye adlandırılan dinleme cihazlarıyla yapıldığı, 2007 tarihli bir
belgeye göre Avrupa Birliği’nin Washington’daki ofisinin buradaki
bir fax cihazı içine yerleştirilen böcekle gerçekleştirildiği
yazıyor.
Alman Der Spiegel dergisi de son sayısında ABD’nin sınırları içindeki AB ofislerini dinlediği yönündeki bir habere yer vermişti.
Der Spiegel dergisinde yer alan iddialara göre, Snowden’ın sızdırdığı iddia edilen 2010 yılına ait bir belge Washington ve New York'taki Avrupa Birliği ofislerinin dinlendiğine işaret ediyor.
Bu haber üzerine Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz, Amerika Birleşik Devletleri'nin Avrupa Birliği'nin ofislerini dinlediği iddialarıyla ilgili olarak Amerikan Yönetimi'nden açıklama istemişti.
Schulz iddiaların doğru çıkmasının AB-ABD ilişkilerinde "ciddi etkisi" olacağını söylemişti.
Mursi Guardian’da
Guardian, Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’yle bir söyleşi gerçekleştirmiş.
Söyleşide Mursi, ülkede ikinci bir devrimin kesinlikle olmayacağı belirtmiş.
Mursi, erken seçim çağrılarını kabul etmediğini, anayasal düzen dışındaki çabalara müsamaha göstermeyeceğini, olası istifasının haleflerinin meşruiyetinin altını oyup ülkeyi kaosa götüreceğini söylemiş.
Mursi şöyle konuşmuş: “Gösteriler yapılabilir ve insanlar düşüncelerini ifade edebilir ama burada kritik olan Anayasanın benimsenmesi ve uygulanmasıdır.”
Guardian’ın ordunun ülke yönetimini kontrol için bir müdahale yapmak zorunda kalmayacağı konusunda kendisine ne kadar güvendiğine dair sorusuna Mursi, “Çok” yanıtını vermiş.
Medyanın küçük şiddet olaylarını ele alıp sanki bütün ülke şiddetin içinde yaşıyor gibi gösterdiğini belirten Mursi, kendisine yönelik hareketin derin devlet ve eski rejimin kalıntıları tarafından koordine edildiğini de belirtmiş.
Mursi şu yorumda bulunuyor: “Paraları var ve bu parayı yolsuzlukla elde ettiler. Bu yoz parayı eski rejimi iktidara geri getirmek için kullandılar. Bu yoz parayı eşkıyalara verdiler ve ondan sonra şiddet ortaya çıktı.”
Mısır’ın içişlerine karışıldığını da belirten Mursi, Guardian’ın bu ülkelerin Suudi Arabistan ya da Birleşik Arap Emirlikleri olup olmadığı yönündeki sorusuna “Hayır” cevabını vermiş.
'Alternatif kapitalist'
Financial Times, Pazartesi söyleşilerinde ‘alternatif kapitalist’ olarak tanımladığı bir iş adamıyla konuşmuş.
Bu isim Batı ülkelerinde doğal ürünler satan Whole Foods Market adlı market zincirinin sahibi, ABD’li işadamı John Mackey.
1970’lerde ABD’de felsefe ve din alanında eğitim gören Mackey, oüniversiteden mezun olduktan sonra kız arkadaşıyla Teksas’ta doğal beslenme ürünleri satan bir mağaza kurmuş.
Whole Foods’un ABD, İngiltere ve Kanada’da şu anda 350 mağazası ve 80 bin kişi çalışanı bulunuyor.
Mackey sadece kar anlayışına odaklanmayan bir kapitalizmi savunduğunu işlerini de buna uygun olarak yürüttüğünü söylüyor.
Doğayla dost, çalışanlara ve yerel topluluklara saygılı bir şirketi bulunduğunu, bunun şirketler için uygulanabilir bir model olduğunu, bunun yaşama geçmesi durumda dünyada daha insani bir hayatın kurulmasına katkıda bulunulacağını söylüyor.
Mackey şiketten aldığı maaşı da 2006 yılından sembolik olarak yılda bir dolara indirmiş. 2009 yılında Raj Sisodia’yla Bilinçli Kapitalizm Enstitüsü’nü kuran 2013 yılında da Sisodia’yla ‘Bilinçli Kapitalizm’ adlı bir kitap yazmış.
Hırvat lider: AB de reform yapmalı
Independent Avrupa Birliği’ne üyeliği kabul edilen Hırvatistan’ın Devlet Başkanı Kim Sengupta’yla görüşmüş.
Sengupta AB’den herhangi bir ekonomik yardım talepleri olup olmadığıyla ilgili şunları söylemiş: “Bize para verilmesi beklentisi içinde değiliz. Parayı kazanmamız, onun için mücadele etmemiz gerekiyor. Daha fazla reform gerçekleştirmeliyiz. Bunu yaparak ekonomik durumumuzu daha iyi hale getirebiliriz. AB’de olmak tabi ki bize yardımcı olacak ama ticari ve stratejik olarak bizim de Avrupa’ya bir şey sunabilmemiz gerekir. ”
Sengupta, AB’nin mevcut yapısının yeterli olup olmadığıyla ilgili de şunları söylemiş: “Her şey gibi Avrupa da gerekli olduğunda reform yapmalı. Avrupa’daki her şeyin mükemmel olmadığını kabul etmeliyiz.”
Hırvatistan lideri, Suriye konusundaki tavırlarının İngiltere ve Fransa gibi olduğunu ve muhaliflere silah yardımını savunduğunu da belirtmiş.