1 Mayıs İngiltere basın özeti
Abone olFinancial Times yazarı David Gardner, Suriye'de beşinci yılına giren iç savaşın dinamiklerinin değişmeye başlamasıyla birlikte Beşar Esad Yönetimi üzerindeki baskının yeniden arttığını belirtiyor.
Financial Times yazarı David Gardner, Suriye'de beşinci yılına giren iç savaşın dinamiklerinin değişmeye başlamasıyla birlikte Beşar Esad Yönetimi üzerindeki baskının yeniden arttığını belirtiyor.
Gardner özetle şöyle diyor:
"Suriye'deki savaş hâlâ kafa karıştırıcı olsa da, dinamikler açısından belirgin bir harektlilik var. Esad rejiminin İran'la, varlığı için yaşamsal önem taşıyan ittifakı da, özellikle Tahran'ın BM Güvenlik Konseyi'nin beş daimi üyesi ve Almanya'yla vardığı nükleer çerçeve anlaşmasını resmileştirmesi durumunda sınanabilir.
"Esad, Şam'dan kuzeybatıda Akdeniz kıyısına kadar devletinin elinde kalan bölümlerinde şimdiye kadar güvenli ve rahattı. İktidar yapısı, düzenli ordunun bir bölümünün güvencesi altındaydı. İran Devrim Muhafızları ve Lübnan'da hamisi olduğu Hizbullah, milis grupları oluşturarak boşluğu doldurdu. Havada tekeli bulunan, varil bombasından füzelere her şeyi kullanan rejim, 2011 ayaklanmasında ortaya çıkan isyancılara direndi.
"İsyancılar hiç bir zaman ABD ve Avrupa Birliği'nin ya da bölgesel güçler Suudi Arabistan ve Türkiye'nin vadettiği yardımları alamadı. Boşluğu Irak Şam İslam Devleti doldurdu. IŞİD, ana akım isyancı gruplara odaklanan Esad rejimi tarafından rahatsız edilmedi. Ama artık bu kalıp değişebilir.
"Son haftalarda, isyancı koalisyonla kuzeybatıdaki İdlib kentinde Nusra Cephesi etrafında örgütlenen isyancı koalisyonuyla girdiği savaşı kaybetti. Nusra, El Kaide ile bağlantılı. Ancak son zamanlarda gaz zengini Katar'ın bu örgüte yardım için El Kaide'yle bağını kesmesi şartını koştuğu yolunda haberler var.
"Geçen hafta isyancılar Cizr el Sugur'u da aldı. Güneyde de rejimin karşı saldırısı başarısız oldu ve şimdi ana akım isyancılar Deraa'yı tehdit ediyor.
'Suudi Arabistan ve Ürdün Türkiye'yle anlaşmazlıklarını giderdi'
"Esad üzerindeki bu baskıyı üç ana değişikliğe bağlamak mümkün. Bu değişikler geçen yaz IŞİD'in Irak'taki saldırılarıyla başladı. Suriye rejimi, Batı'nın kendisinden yardım istemese bile üzerindeki baskıyı hafifleteceğini düşündü. Öncelikle Suudi Arabistan ve Ürdün, bölgede Müslüman Kardeşler'i destekleyen Türkiye ve Katar'la aralarındaki anlaşmazlıkları gidermiş görünüyor. Müslüman Kardeşler, Mısır'dan Suriye'ye göçtü. IŞİD ise yükselişte ve Tahran'ın Yemen'de Şii Husi hareketini destekleme kararı Sünnileri birleştirdi ve uzmanlara göre Suriye'deki ana akım ve İslamcı isyancılara düzen getirdi.
"İkincisi bu durum, isyancılara güneyden Ürdün, kuzeyden daha fazla yardım yapmasını sağladı. İsyancıların son başarılarında geçmişte ABD'nin şimdi de Suudi Arabistan'ın bolca sağladığı tanksavar silahlarına erişimi önemli rol oynadı.
"Üçüncüsü isyancılar şimdi hem Esad'dan hem de IŞİD'den daha az baskı görüyor olabilir. Geçen yıl IŞİD'in Irak'taki sürpriz saldırılarından sonra İran'ın eğittiği Iraklı Şii milisler ülkelerine dönmek zorunda kaldı. Irak'ta cihatçıların bazı yerleri orduya kaptırması, IŞİD'i Irak'a yoğunlaşmaya mecbur etti.
"Irak'ın Suriye üzerinde daha ileri sonuçları olabilir. Geçen yıl IŞİD, Suriye'den Irak'a hücum ettiğinde İran yönetimi mezhepçi politikaları Sünnileri ve Kürtleri rahatsız eden Nuri el Maliki'den desteklerini çekmeleri gerektiği sonucuna vardı. Şimdi Tahran, Beşar Esad'ın da vazgeçilmez olup olmadığını sorgulayabilir."
'Avrupa İstihbarat Örgütü'
Independent gazetesinde yer alan bir haberde, Alman gizli servisinin Brüksel'deki casusluk faaliyetlerinde Amerikan istihbaratına yardım ettiği yolundaki haberlerin ardından, Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Junker'in kendi İstihbarat örgütlerini kurma çağrısında bulunduğunu aktarıyor.
İddialara göre, Alman dış istihbarat servisi Bundesnachrichtendienst (BND) Avrupa Birliği yetkilileri, Fransa Dışişleri Bakanlığı ve Elysee Sarayı'nda casusluk faaliyetleri yürüttü.
"Siyasi casusluk"tan elde edilen istihbarat daha sonra Amerikan Ulusal Güvenlik Kurumu'na aktarıldı. Alman Süddeutche Zeitung gazetinin gündeme getirdiği bu iddiaların ardından Junker'in 28 komisyon üyesiyle bir araya gelip kendi istihbarat servislerinin kurulması önerisini ele aldığı belirtiliyor.
Junker toplantıdan sonra "Avrupa Komisyonu'na bizim de gizli servimizin olması gerektiğini söyledim. Çünkü ajanlar burada. Alman ajanların burada aktif olup olmadığını bilmiyorum. Bunu Almanların ve parlamento yetkililerinin halletmesi gerekiyor. Göreceğiz" dedi.
Independent, Fransızların iddiaları konusunda sessiz kaldığı ancak bir diplomatın, "Fransa-Almanya ilişkileri çok sağlamdır. Hatta sadakatsizlikler bile affedilebilir. Ama kurallara uyulmalı" dediğini aktarıyor.