1 Kasım'da vaatler oy getirecek mi?
Abone olSabah gazetesi yazarı Mahmut Övür, AK Parti, CHP, MHP ve HDP'nin seçim vaatlerinin 1 Kasım seçim sonuçların etkilerini bugünkü köşesinden analiz etti.
"Önümüzdeki 1 Kasım seçimlerinin teması ne olacak?
Seçmen neye göre oy verecek? Bu oy vermede en son AK Parti'nin de
açıkladığı ekonomik ve siyasi vaatler ne kadar etkili
olacak?"
1 Kasım erken seçimleri için sorulan bu kritik sorular Sabah yazarı
Mahmut Övür'ün bugünkü köşesinde. 7 Haziran seçimlerinde
seçmenlerin parti tercihleriyle yaklaşan 1 Kasım seçimlerine
ilişkin tercihleri arasındaki farkları analiz eden Mahmut Övür,
"Vaatler oy getirecek mi?" sorunun yanıtını bugünkü köşesinden
verdi.
İşte Mahmut Övür'ün bugünkü yazısından öne çıkan bölümler...
"...
7 Haziran seçimlerine gidilirken, ekonomik vaatler sokakta
konuşulsa da sonucu etkilemedi. O seçimde sonucu asıl belirleyen
"Kürt ve Milliyetçi" seçmenin siyasi tercihleri
oldu.
Bu tercihin öne çıkartılması ise tam anlamıyla bir projeydi. Bu
projeye de başta batı medyası olmak üzere, Doğan ve Paralel Medya
hatta ana muhalefet partisi CHP ciddi destek verdi. HDP de
siyasi stratejisini AK Parti'yi tek başına iktidardan etmek üzerine
kurunca seçim sonuçları farklı oldu. Yani 7 Haziran'ın ana temasını
vaatler değil, AK Parti karşıtlığı oluşturdu. Şimdi bambaşka bir
atmosferde yeni bir seçime gidiyoruz.
7 Haziran'ın üzerinden çok zaman geçmedi ama çok farklı bir tecrübe
yaşandı. Bu yüzden toplum, bu seçimde partilerin son 5 aydaki
performansına ve ülkenin son 13 yıldaki kazanımlarına bakarak oy
kullanacak. Oy vermede önemli bir etken de "toplumsal
kutuplaşmayı" azaltacak siyaset dili
olacak. Özellikle toplumun ana omurgasını oluşturan orta
sınıf, son 5 ayda, iki küçük milliyetçi partiye yönelmenin siyaseti
nasıl kilitlediğini, bu kilitlemenin son 13 yılda elde edilen her
türlü kazanımı nasıl riske sokabileceğini gördü. Ayrıca başta
Kürtler olmak üzere herkes ölümleri sonlandıran "çözüm süreci"nin
nasıl heba edildiğine ve dayatılan yüzde 60'lık blok siyasetinin
gerçekçi olmadığına tanık oldu.
Halk, şimdi bu tecrübeyle 1 Kasım seçimlerine gidiyor. Bu yüzden
partilerin "bol kepçe" vaatlerinden çok o vaatleri
yerine getirme "güvenilirliği"ne
bakıyor. Birkaç gündür arka arkaya 4 parti vaatlerini
açıkladı. Pazar günü de AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet
Davuoğlu'nun açıkladığı vaatleri dikkatle izledim. Daha önce
benzer adımlar atan, devletin olanaklarını iyi bilen AK Parti, bu
kez hem sokağı hareketlendiren gereksiz tartışmaların önünü kesti,
hem de uçmadan emeklilerden gençlere, çalışan kadınlardan asgari
ücretliye, çeşitlendirerek daha gerçekçi vaatlerde bulundu.
Ve bir şey daha yaptı; bu vaatleri siyasi
hamlelerle tamamladı. Cemevlerine hukuki statü verilmesi, seçim
barajının indirilmesi, disiplin suçları dışında askeri yargının
kaldırılması, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi ve çatışma
zeminine rağmen "çözüm süreci"ne sahip
çıkılması...
Bütün bu vaatler ve siyasi yaklaşımlar bir kez daha AK Parti'yi
seçimin favorisi yapıyor. Hâlâ ciddi bir alternatifi yok. Tek
başına iktidar şansı da hayli yüksek... AK Parti'yi aradaki oy
farkı sürse de "merkezde toparlanma" arzusu
nedeniyle CHP izliyor.
Seçmen, diğer iki partiyi, MHP ve HDP'yi vaatler açısından
"ciddiye" almıyor. Bu partilere oy verme nedenleri
de vaatler değil. Bu yüzden, 1 Kasım seçimlerde oy değişimi daha
çok "güvenilirlik" ve "merkezde toparlanma"
üzerinden olacak.
Kısaca ne vaat edilirse edilsin, özellikle iki milliyetçi partinin
bir daha 7 Haziran rüzgârını yakalama şansları yok.
Köprülerin altından çok sular aktı.