08 Nisan 2011 Basın Özeti
Abone olEconomist'e göre Türkiye'nin Libya siyasetindeki 'bocalama' pragmatik kaygılardan kaynaklanıyor; Portekiz'in kurtarma talebi ardından AB ekonomisinin geleceği, Cameron'ların 'ucuz' tatili, ABD'nin Susam Sokağı'nı Pakistan'a taşıma planı.
Libya'da isyancılara ait bir konvoyun vurulmasıyla 13 kişinin
ölümü ardından isyancılar öfkeli...
Independent son günlerde NATO'nun yanlış tarafı vurduğu üçüncü vakanın Ecdebiye'deki isyancılar arasında tepkiye yol açtığını yazıyor.
"İsyancı bir savaşçı; 'Ellerinde türlü alet var, teknoloji var. Bizim ilerlediğimizi görmüş olmalılar. Biz saldırıyorduk, ileri gidiyorduk. Niye bizi vurdular? Kaddafi'nin kazanmasını mı istiyorlar?' diye soruyor. Bir İngiliz askeri ekibi tam da bu gibi 'istenmeyen kayıpları' önlemek için halihazırda Bingazi'de NATO karargahı ve Bingazi arasında güvenli bir iletişim kanalı kurmaya çalışıyor."
Guardian Türkiye'de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın açıkladığı üç ayaklı barış planının Kaddafi'ye iletileceğini duyuruyor:
Kaddafi güçlerinin kuşattığı kentlerde ateşkes, yardımın
ulaşması için insani koridorlar açılması ve yeni bir siyasi süreç
için müzakereler yapılmasını öngören planın gelecek hafta
Katar'daki Lİbya toplantısında konuşulacağı söyleniyor.
"Erdoğan'a yakın kaynaklar planın Türkiye'yi ziyaret eden Dışişleri Bakanı Ubeydi'ye iletildiğini, onun da mesajı Trablus'a götüreceğini söylüyor. Türkiye geçtiğimiz günlerde isyancıların konseyinin başkanı Mustafa Abdül Celil ile de görüştü. Celil'in plana olumlu baktığı haber veriliyor."
Türkiye'nin Libya siyaseti
Economist bu haftaki sayısında, Türkiye'nin Libya
siyasetini irdeliyor.
Yazıda, isyancılar elindeki Bingazi'de son dönemde Türkiye aleyhtarı eylemler düzenlendiği, konsolosluğun önüne giden 100 kadar kişinin buradaki Türk bayrağının indirilmesini istedikleri hatırlatılıyor.
AK Parti'nin Libyalı isyancıların silahlandırılması fikrine kati şekilde karşı olduğu; Türkiye'nin NATO operasyonlarına da "geçten geçe" destek verdiği belirtilen yazıda, bölgeye savaş gemileri ve son olarak bir yardım gemisi gönderilmesinin "dışlanmamak" ve "Türkiye'nin bölgesel süpergüç olma iddiasının zedelenmemesi" için atılan adımlar olabileceği savunuluyor.
"Türkiye'nin bocalamaları Erdoğan'a atfedilen batı aleyhtarı duygulardan değil daha çok pragmatizm ve biraz da ileri görüşlülükten kaynaklanıyor. Libya'da çalışan 20 bin Türkün büyük bölümü şimdi döndü. Ülkenin isyancılar kazanırsa iptal edilebilecek olan 15 milyar dolar tutarında devam eden sözleşmesi var.
"Ankara'dan savunma uzmanı Lale Kemal, 'Türkiye Kaddafi'nin iktidara tutunması ihtimaline karşı seçeneklerini açık tutmak istiyor' diyor. Erdoğan'ın da tekrar tekrar uyardığı gibi ülke bir iç savaş eşiğinde olabilir ve NATO operasyonları derinleştikçe, sivillerin de ölümü riski artıyor... 12 Haziran'da genel seçim varken, Erdoğan batıyla işbirliği ederek ellerine Libyalıların kanının bulaşmasını istemiyor."
Economist Türkiye için yeni krizin ise Suriye'de ortaya çıktığına dikkat çekiyor ve Erdoğan'ın Suriye lideri Hafız Esad'a tutumunu yumuşatma telkini yapmasının sonuç vermediğini belirtiyor.
"Kürtler protestoculara katılıp Esad'ın adamlarının ateşi altında kalır da binlerce kişi Türkiye sınırını geçmeye başlarsa ne olacak?" diye soruyor yazı; "Türkiye'nin ihtiyacı olan en son şey daha çok isyankar Kürt" diye ekliyor.
Açmaza doğru mu?
Daily Telegraph, komutayı NATO'ya devreden Amerikalı komutanın, ABD Kongresi'ne verdiği ifadesinde; "durumun bir açmaz haline geldiği" açıklamasına dikkat çekiyor...
"Orgeneral Carter Ham, isyancıların Trablus'a ilerlemesini fazla olası görmediğini söyledi. Buna karşılık kısa vadede isyancıları silahlandırma fikrine karşı çıktı ve önce onların kim olduğunu anlamamız gerek dedi..."
Gazetenin köşe yazarı Con Coughlin de İngiltere'nin Libyalı isyancıları eğitmek için paralı askerleri sahaya sürme fikrinin ters tepebileceği uyarısında bulunuyor.
"Eğitim vermeleri için Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi dost ülkeleri ikna etsek bile, eğitecekleri güçlerin batı karşıtı islamcı militanlar olmayacağını nasıl bileceğiz? Bu kaygı Londra'da kimsenin geçmişte El Kaide ve İslamcı grupları desteklemiş olan Suudi ve Yemenlilerden yardım istememesinin de bir nedeni.
"Orta Doğu'da bir başkasının davası için canlarını ortaya koyacak yegane savaçılar, Afganistan ve Irak'ta da gördüğümüz gibi islam devleti kurulmasını savunanlar oluyor. Bu nedenle Libya'da çok dikkatli davramalıyız" diyor Coughlin.
Portekiz ve AB ekonomisinin geleceği
Guardian Portekiz'in istediği kurtarma paketinin tutarının beklenenden yüksek olup 90 milyar euro'yu bulabileceğini yazıyor.
"Tutar devlete ait şirketlerde ve özel sektör iştiraklerinde gizli kalan borçlar nedeniyle, başta sanıldığından yüzde 20 daha fazla olacak. 90 milyar euro'luk bir talep, İrlanda'nın 85 milyar euro'luk kurtarma paketini geride bırakmış olacak."
İngiliz Maliye Bakanı'nın Portekiz'de yaşananların İngiltere'deki kesinti programının haklılığını gösterdiği açıklaması da gazetenin manşetinde yer alıyor. Muhalefetteki İşçi Partisi ise bakanı korku tellalığı yapmakla sulçamış.
Independent başyazısında Avrupalı liderleri "gerçekleri görmezden gelmekle" suçluyor:
"Durum krizin tabiatı üzerinde anlaşma ve eşgüdüm sağlanamamasıyla iyice felakete dönüşüyor. Dün, Portekiz Başbakanının euro bölgesinden yardım istemesinden saatler sonra Avrupa Merkez Bankası faizleri yükseltti. Böylece yetkililer bir elle verdiklerini öbür elle alıyor. Yüksek faizler hızla büyüyen Almanya gibi bir ülkeye uygun olabilir ama İspanya, Yunanistan, İrlanda gibiler için bu tam bir felaket demek."
Economist, Avrupalı liderlerin sorumluluğunun Portekiz'in kurtarma paketi talebinin karşılanması ile bitmediği görüşünü şu ifadelerle ifade ediyor:
"Daha önce pek çok kez savunduğumuz gibi, Yunanistan, İrlanda ve Portekiz'in borçları geri ödenebilir durumda değil ve yeniden yapılandırılmalı. Şimdi üç ülke de "kurtarılma" noktasına gelmişken, Avrupa'nın odağındaki siyasetçilerin derhal düzenli bir borç yeniden yapılandırması üzerinde çalışmaya başlaması gerek. Bu, siyasetçilerin şimdiye dek göstermediği bir cesaret gerektiriyor. Ancak Avrupa'daki borç karmaşasının altına bir çizgi çekmek için, bu bir önkoşul."
Krizin bir sonraki kurbanı pek çoklarının korktuğu gibi İspanya mı olacak? Times İspanya Ekonomi Bakanı Elena Salgado'nun "korkacak bir şey yok sözlerini" manşetine çekmiş, hemen ardından daha önce de pek çok kez bu tür açıklamalar yapıldığını anımsatmış.
Financial Times, yeterli adım atmamakla eleştirdiği Portekiz'in aksine, İspanya'nın yapılabilecek hemen her şeyi yaptığı kanısında ama hala bir sorun var.
"İspanyol bankaları Portekiz pazarına fazlasıyla yoğun şekilde girmiş durumda. "Ancak Madrid hükümeti dikkatli davranmaya devam ederse yine de kredbilitesini koruyabilir" diyor FT.
Times yazarı David Wighton da her şey Yunanistan, İrlanda ve Portekiz'in borç geri ödemelerinin altından kalkmayı başarıp başaramayacağına bağlı diyor. Bu borçların Almanya ve İspanya elinde toplandığını belirten yazar; "bir sonraki kriz için altı ay bekleyin" uyarısında bulunuyor.
Times başyazısında ise asıl sorunun euro'nun kendisi olduğunu savunuyor.
"Avrupa'nın güneyinde yoğunlaşan borç krizleri ortak para biriminin yapısal zaaflarını ortaya koyuyor. Bunun çözümü ise kurtarma paketleri değil" diyor gazete...
İngiltere'nin savunma kesintileri akılcı mı?
Libya'daki gelişmeler ardından, bütçede öngörülenin aksine kendisini yeni bir askeri müdahalenin içinde bulan İngiltere'nin savunma kesintilerini gözden geçirebileceği yolundaki haberler yoğunlaşıyor...
Financial Times ise bunun iyi bir fikir olmadığı kanısında:
Ordu gerekli kaynaklardan yoksun değil diyen gazete; "savunma stratejisi raporunun 2020'de yeni bir yapı öngördüğünü bunun için de zaten 2015'ten itibaren harcamaların artacağını belirtiyor.... "Hükümet huzursuz generallere bunların boş sözler olmadığını belirterek teskin etmeli"...
Kuzey Kafkaslar'da İslam
Economist bu haftaki sayısında Kuzey
Kafkaslar'da İslami akımların canlanmasını özel dosyalarla etraflı
şekilde işliyor.
"Müslüman köktencilik Kuzey Kafkaslarda yükselişte. Bunu önlemek
için Rusya'nın siyasetlerinin değişmesi gerek" deniyor.
Yazıda Çeçenistan, Dağıstan, İnguşetya ve Kuzey Osetya'daki durumdan örnekler veriliyor.
Dağıstan'daki yöneticilerin tutumu, bir umut ışığı olarak niteleniyor. Rusya Federasyonu Başkanı Dmitri Medvedev bu hafta Dağıstan lideri Yevkurov ile görüşmesinden sonra, normal hayatına dönmek isteyen herkese (isyancılara) şans tanınması gerektiğini söyledi.
"Yanlış algılamaları, hayata bakışları konusunda her türlü insanla konuşmak gerek; çoğu zaman yönlerini kaybetmiş, suç işlemeye hazır olsalar da. İnsanlar neyse odur, onları değiştiremeyiz" dedi. Bu Putin'in sert ifadelerinden ve Moskova'da milliyetçi gençlerin sıkça duyulan Kafkas aleyhtarı sloganlarından çok daha memnuniyet verici bir yaklaşımdı."
Bölgede Rus kimliğinin içinin boşaldığını belirten Economist "Putin Rusya'yı dağıtabilecek güçlere karşı mücadele sözü ile iktidara gelmişti" diyor;
"İktidarda geçirdiği 10 yılı aşkın zamanın ardından parçalanma riski hiç olmadığı kadar yüksek. Kremlin'in bunu önlemek için hiç bir stratejisi yok. Rusya'nın toprak bütünlüğüne en büyük tehdit ne Dağıstan'dan, ne de Kuzey Kafkaslar'ın başka bölgelerinden geliyor; sorun Rus devletinin ta kendisi."
Cameron'ların ucuz tatil kaçamağı
Daily Telegraph'ın ön sayfasında Stansted havalimanının yolcu terminalinde iki günlük İspanya tatilleri için biraz sıkılmış şekilde uçağa alınmayı bekleyen Cameron çiftinin fotoğrafı var.
Bu, İngiltere Başbakanı David Cameron'ın 40'ına giren eşi Samantha'ya; "dar bütçeli romantik tatil hediyesi" olarak niteleniyor.
Çift başbakanlığa yerleşeli beri çıktıkları ilk tatilde, normal yolcu terminalini kullandı, ucuz havayolu Ryanair ile yolculuk etti. Mütevazı bir otelde kaldıktan sonra dönüşü Easyjet ile yaptılar. Rezervasyonları ise başka bir isimle yaptıkları açıklandı.
Times da çiftin ziyaretinin Amerika Birleşik Devleti Başkanı'nın eşi Michelle Obama'nın 40 kişilik bir grupla yaptığı lüks İspanya tatiline göre bir hayli farklı geçtiğine dikkat çekiyor.
Susam Sokağı Pakistan'a taşınıyor
Guardian sayfalarında yer alan bir habere göre Amerikan Yardım İdaresi USAid, Susam Sokağı karakterlerinin Urduca konuşacağı prodüksiyonları için ülkeye 20 milyon dolar aktaracak.
Kurabiye Canavarı ve Minik Kuş'un yer almayacağı Pakistan yapımı Susam Sokağı, New York'tan Pakistan'da kalabalık bir köye taşınacak; başrolünde dünya hakkında pek çok soru soran çiftçi kızı Rani olacak. Güçlü kadın karakterler içerecek programın, yılda 1,5 milyar doları bulan Amerikan yardımlarından daha somut bir etki yapması umuluyor.
Guardian dört yıl sürecek ve devlet televizyonundan yayınlanacak 78 bölümlük programın bir bölümünün ülkedeki diğer dillerde de hazırlanacağını kaydediyor.
Gazete programın 3 milyon çocuğa ulaşacağını belirtiyor; bunun da, bu paranın okullara harcanmasıyla ulaşılabileceklerden çok daha fazla olduğu görüşüne yer veriyor.