BIST 9.550
DOLAR 34,53
EURO 36,25
ALTIN 3.004,45
HABER /  GÜNCEL

Amerikanın Türkiye sırrı

Amerika 1 Mart tezkeresi geçmedi diye Türkiye'ye yüklenirken, meğer bakın öncesinde neler yaşanmış...

Abone ol

2003 yılının Ocak-Mart ayları esrarengiz gelişmeler yaşanıyor... ABD'nin CIA ve diğer askeri istihbarat birimleri yavaş yavaş bölgeye intikal ediyor. Bir bölümü güneyden Irak'a sızıyor. Diğer bir bölümü de çok yakından tanıdığımız bir yere, İncirlik'e iniyor. Oradan da, takma isimler ve yerel kıyafetleri ile Türkiye üzerinden 'saha çalışmasına' başlamak üzere Irak'a geçiyor.

Tam 45 gün Irak'ta Muhaberat ve Cumhuriyet Muhafızlarının üst düzey isimleri ile gizli pazarlıklar yapılıyor. İkna çalışmasının amacı, bu isimlerin birlikleri ile birlikte savaşa katılmaması. Karşılığında kendilerine, Amerika'da aileleri, yakın kurmayları ile birlikte yeni bir kimlik ve yeni bir hayat teklif ediliyor. Saddam belki de idama giden yolda ilk ihanetle o anda karşılaşıyor.

Adamlarının önemli bir bölümü bu teklifi kabul ediyor. Amerikan ordusu Bağdat'a yaklaşıyor. Büyük savaş burada bekleniyor. Ama Irak'ın başkentine girildiğinde Amerikan istihbaratının aslında zaferi çoktan kazandığı ortaya çıkıyor. Çünkü, kayda değer doğru dürüst büyük bir çatışma bile olmuyor. Kritik komutanların ciddi bir bölümü ülkeyi terk ettiği ve askerlerin başıboşlukta dağıldığı anlaşılıyor.

İhanet eden komutanlar ABD yolunda
O sırada, İncirlik Hava Üssünden kalkan C-5 ve C-17 uçakları daha önce hiç taşımadıkları yolcuları ile Amerika yolunda Atlantik Okyanusu üzerinde. Kimi uçaklar da çoktan bu Arap yolcularını Amerika'ya indirmiş durumda.
Yani, ABD, Irak Ordusu ve istihbaratının çökertilmesinde ikna ettiği Iraklı önemli kurmay isimleri Habur sınır kapısından karayolu ile gizlice İncirlik'e getiriyor. Oradan da, yeni hayatlarına uçuruyor. 300'den fazla Iraklı yetkili ve aileleri bu yolla Amerika'ya gönderiliyor. Büyük bölümü Orta Amerika'da olmak üzere yeni kimlikleri ve gizli devlet koruma sistemi ile önlerindeki hayata yelken açıyor.


(Haber : Metehan Demir)